Türk Medeni Kanunu’na göre, zina, evlilik sözleşmesine aykırı bir davranıştır ve kesin boşanma sebeplerinden biridir. Zina sebebiyle boşanma davası, eşlerden birinin, diğer eşin zina yapmış olduğunu ispat etmesiyle veya zina karinesinin varlığı halinde açılabilir. Bu ispat, tanık beyanları, fotoğraflar, yazışmalar veya her türlü kanıt aracılığıyla gerçekleştirilebilir.
Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Madde Düzenlemesi
Zina sebebiyle boşanma Türk Medeni Kanunu madde 161’de düzenlenmiştir. İlgili hüküm şu şekildedir:
Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde
zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Zina (Aldatma) Sebebiyle Boşanma Davası İspat
Zina sebebiyle boşanma davalarında, zinanın gerçekleştiğinin kanıtlanması, davaların en önemli aşamasıdır. Zinanın kanıtlanması için, gerekli olan delillerin toplanması ve sunulması gerekmektedir. Bu nedenle, boşanma davaları genellikle uzun ve meşakkatli süreçlerdir. Bazı özel durumlarda zina karinesi var sayılabilir. Örneğin eşin, karşı cinsten yabancı bir kimsenin evinde diğer eşten habersiz şekilde konaklamasında olduğu gibi.
Zina sebebiyle açılan boşanma davalarında, dava sürecinde çocukların velayeti, mal paylaşımı, nafaka ve diğer konuların da çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Zina (Aldatma) Sebebiyle Boşanma Davası Zaman Aşımı ve Af
Zina sebebiyle boşanma davası açılması, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay ve her halükarda 5 yıl geçmesiyle sona erer.
Dava açmaya hakkı olan eşin diğer eşi affetmesi durumunda da dava açma hakkı sona ermektedir. Dava açmaya hakkı olan eş affettiğini açıkça söylemiş olmasa bile, affettiği yönünde davranışlar sergilemesi halinde affetmiş sayılır.
Genel Boşanma Sebebinden Farkı
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasının aksine, zina kesin boşanma sebeplerinden bir tanesidir. Zina durumununda veya zina karinesinin ortaya konulduğu durumda hakim boşanma kararı vermek zorundadır. Zina sebebiyle boşanma davası aynı zamanda çekişmeli boşanma davalarından bir tanesidir.
Sonuç olarak, zina sebebiyle boşanma davaları, Türk Medeni Kanunu’nda mevcut olan bir boşanma sebebidir. Ancak, bu tür davaların açılması ciddi sonuçları beraberinde getirebilir. Bu nedenle, boşanma sürecinde uzman bir avukatın desteği ve danışmanlığı önemlidir.
Yüksek Mahkeme Kararları
Y.2.H..D. E. 2014/19822 K. 2014/20613 K.T. 23.10.2014
ZİNA HUKUKİ SEBEBİNE DAYALI BOŞANMA TALEBİ
DAVA HAKKI OLAN EŞİN BOŞANMA SEBEBİNİ ÖĞRENMESİNDEN BAŞLAYARAK ALTI AY VE HER HALDE ZİNA EYLEMİNİN ÜZERİNDEN BEŞ YIL GEÇMEKLE DAVA HAKKININ DÜŞECEĞİ
ÖZETİ: Taraflar arasında boşanma davasının münhasıran zina sebebine (TMK. m. 161) dayalı olarak açıldığı konusunda bir çekişme de bulunmamaktadır. Durum böyleyken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, münhasıran Türk Medeni Kanununun 161. maddesine dayanan zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebidir. Buna göre, dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer (TMK. md. 161/2). Davacı kocanın, eşinin bir başka erkekle zina ettiğini Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/304 esas, 2010/134 karar sayılı dosyasının 15.09.2009 tarihli duruşmasında öğrendiği, zina nedeniyle boşanma davasını 01.04.2010 tarihinde açtığı, bu durumda davanın yasada öngörülen altı aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davasının münhasıran zina sebebine (TMK. m. 161) dayalı olarak açıldığı konusunda bir çekişme de bulunmamaktadır. Durum böyleyken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre manevi tazminatla ilgili temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile, karar verildi. 23.10.2014.
Karşı Oy Yazısı
Davacı, eşinin bir başka erkekle ilişkisi olduğunu ileri sürerek zina sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini istemiş; mahkemece; “davalının N. adlı kişiyle ilişkisinin olduğu” sabit kabul edilerek tarafların, davalının zinası (TMK. m. 161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmiş, kararla birlikte davacı lehine 10.000 lira manevi tazminata hükmedilmiş; kararı davalı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 161’nci maddesinde düzenlenen zina, yasal koşullarının gerçekleşmesi halinde; başkaca hiç bir şey aranmaksızın mutlak olarak boşanmayı sağlayan özel boşanma sebebidir. Yasa koyucu tarafından zinanın, özel boşanma sebebi kabul edilmesinin temelinde, bu olayın evlilik birliğini derin ve onarılmaz şekilde temelinden sarstığının baştan karine olarak kabul edilmiş olması yatar. Bu sebepledir ki, zinanın ispatlanması, boşanma için yeterli görülmüş, ayrıca bu olayın evlilik birliğini temelinden sarsmış olup olmadığının araştırılmasına lüzum görülmemiştir. Yasa, zina sebebiyle boşanma davasını, boşanma sebebinin öğrenilmesinden itibaren altı aylık hak düşürücü süreye bağlamış (TMK. m. 161/2), af halinde de dava hakkının yitirileceğini öngörmüştür. (TMK. m. 161/3)
Davacının, eşinin zinasını, diğer şahsa karşı işlediği suç sebebiyle hakkında ağır ceza mahkemesinde açılan davada bu şahsın 15.9.2009 tarihli duruşmadaki beyanıyla öğrendiği, boşanma davasını ise altı aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 1.4.2010 tarihinde açtığı doğrudur. Bu bakımdan davada, zina sebebiyle boşanma kararı verilmesine hak düşürücü süre engeldir. Ne var ki, zina sebebiyle boşanma talebinin içinde, bu olayın evlilik birliğini temelinden sarstığının karine olarak kabul edilmiş olması sebebiyle Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan “evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derece temelinden sarsılmış olması” sebebiyle boşanma kararı verilmesi isteği de mündemiçtir. Başka bir ifade ile, yasa koyucu tarafından özel ve mutlak boşanma sebebi kabul edilmekle evlilik birliğini temelinden sarstığı baştan karine olarak benimsenmiş olan bir olaya (zina) dayanarak boşanma talebinde bulunan tarafa, isteğinin içinde “birliğin temelinden sarsılması” sebebiyle boşanma yoktur denilemez.
Özel sebeple boşanma isteyen, o özel sebeple açıkça çatışmadığı sürece genel sebeple de boşanmayı evleviyetle istemiş demektir. Meğer ki, davacı taraf, eşini affetmiş olmasın. Bu bakımdan, “hak düşürücü” sürenin geçmiş olması sebebiyle zinaya dayalı olarak boşanma kararı verilememesi halinde, af söz konusu olmadıkça, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebiyle boşanma kararı verilmesi mümkündür ve buna engel bir yasa hükmü yoktur. Çünkü, davacı zina davasının reddinden sonra, aynı hadiseye dayanarak Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan sebeple boşanma davası açamayacaktır. Açtığı takdirde, böyle bir davanın görülmesine “kesin hükmün” varlığı engel olacaktır. Öyleyse, zina sebebiyle açılmış bir davada, zina eylemi sabit olduğu takdirde, hak düşürücü süre boşanma kararı verilmesine engel ise, af söz konusu olmadıkça, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı verilmesi mümkündür. Davalının bir başka erkekle cinsel ilişkide bulunduğu, bu suretle evlilik birliğinin temeli olan sadakat yükümlülüğünü (TMK. m. 185/3) ağır şekilde ihlal ettiği toplanan delillerle gerçekleştiğine göre, boşanmaya karar verilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine göre sonucu bakımından usul ve yasaya uygundur. Hüküm sonucu, esas bakımından usul ve yasaya uygun olup da, gösterilen gerekçe doğru görülmezse, gerekçenin değiştirilmesi suretiyle hükmün onanması imkan dahilindedir. (HUMK. m. 438/son) Bu bakımdan, davalının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olan hükmün, boşanmanın gerekçesinin “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” olarak değiştirilmesi suretiyle onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına iştirak etmiyorum.
Y.2.H.D. E. 2017/388 K. 2018/12347 K.T. 05.11.2018
Sebebiyle Boşanma İsteminde Bulunmuştur – Davacı Erkeğin Genel Boşanma Sebebine Dayalı Bir Talebi Bulunmamaktadır – Münhasıran Özel Boşanma Sebebine Dayalı Olarak Açılan Boşanma Davasında Genel Boşanma Sebebine Dayalı Olarak Karar Verilmesi Mümkün Değildir – Hakim Tarafların Talep Sonuçlarıyla Bağlıdır” target=”_blank”>BOŞANMA İSTEMİNDE TALEPLE BAĞLILIK Davacı Erkek, Zina Hukuki Sebebiyle Boşanma İsteminde Bulunmuştur – Davacı Erkeğin Genel Boşanma Sebebine Dayalı Bir Talebi Bulunmamaktadır – Münhasıran Özel Boşanma Sebebine Dayalı Olarak Açılan Boşanma Davasında Genel Boşanma Sebebine Dayalı Olarak Karar Verilmesi Mümkün Değildir – Hakim Tarafların Talep Sonuçlarıyla Bağlıdır
Sebebi Oluşturup, Hükmün Bu Sebeple Bozulması Gerekmiştir” target=”_blank”>HÜKMÜN KAPSAMI Mahkemece Kısa Kararda ve Gerekçeli Kararın Hüküm Kısmında Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesi Belirtilerek Davacı Erkeğin Boşanma Davasının Kabulü İle Tarafların Boşanmalarına Karar Verilmiştir – Mahkeme, Tarafından Kabul Edilen Boşanma Davası Yönünden Gerekçeli Karar Başlığında ve Gerekçe Kısmında Tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. Maddesi Gereğince Boşanmalarına Karar Verilmiştir – Buna Karşın Hükmün 1. Bendinde Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesi Gereğince Boşanmalarına Karar Verilerek Hüküm İle Gerekçe Arasında Çelişkiye Sebebiyet Vermiştir – Gerçekleşen Bu Durum, Tek Başına Bozma Sebebi Oluşturup, Hükmün Bu Sebeple Bozulması Gerekmiştir
Özeti:
Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi belirtilerek davacı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş olup, Mahkeme, tarafından kabul edilen boşanma davası yönünden gerekçeli karar başlığında ve gerekçe kısmında “Dava evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası” olarak nitelendirilmiş ve delilleri bu kapsamda değerlendirerek tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiş olup;hüküm ile gerekçe arasında yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturmaktadır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde gösterilen zina hukuki sebebiyle boşanma isteminde bulunmuştur. Davacı erkeğin genel boşanma sebebine (TMK m. 166/1) dayalı bir talebi bulunmamaktadır. Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m. 166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m. 26/1).
Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi belirtilerek davacı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Mahkeme, tarafından kabul edilen boşanma davası yönünden gerekçeli karar başlığında ve gerekçe kısmında “Dava evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası” olarak nitelendirilmiş ve delilleri bu kapsamda değerlendirerek tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Buna karşın hükmün 1. bendinde Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye sebebiyet vermiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında,mahkemece verilen karar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Öyleyse, yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturup, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05.11.2018
Y.2.H.D. E. 2021/4568 K. 2021/8420 K.T.10.11.2021
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA KARARI VERİLMEMESİ
ISLAH TALEBİ
KUSUR BELİRLENMESİ VE TAZMİNAT MİKTARI
Özeti: Kadının zina sebebine dayalı davası olmadığı ve zina sebebiyle karar verilmesine ilişkin ıslah dilekçesinin sözlü yargılama aşamasında verildiği, kadının münhasıran evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davası açtığı gerekçesiyle kadının davasının kabulüne hükmetmiştir.Celsede kadın vekilinin süre verilmesi isteminde bulunarak tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmadığı, mahkemece kadın vekilinin süre istemi konusunda olumlu olumsuz bir karar vermeden tahkikat aşaması sonlandırılarak sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü verilmesine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, kadın vekilinin henüz tahkikatın tümü hakkında hakkında açıklama yapmadığı nazara alındığında tahkikat aşamasının bittiğinden söz etmek mümkün değildir. O halde davacı kadın vekilinin ıslah dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun olarak zina sebebiyle boşanma kararı verilmesini de talep ettiği ve akabinde süresinde sunduğu ıslah dilekçesinde terditli olarak zina; olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine dayalı olarak boşanma talep ettiği dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadının öncelikle zina sebebine dayalı boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından zina sebebiyle boşanma kararı verilmemesi, ıslah talebi, erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi ve tazminat miktarları yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 02.11.2021 günü temyiz eden davalı-karşı davacı … ile vekili Av. … geldiler. Karşı taraf davacı-karşı davalı … ile vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
İlk derece mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarında erkeğin davasının TMK m. 166/2; kadının davasının ise TMK m. 166/1 uyarınca kabulü ile tarafların boşanmaları ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş, hükme karşı davacı-karşı davalı erkek; kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları; davalı-karşı davacı kadın ise; zina sebebiyle boşanma kararı verilmemesi, ıslah talebi, erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi ve tazminat miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş, bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı boşanma davası açılmış, davalı-karşı davacı kadın ise karşı dava dilekçesinde zina sebebine dayalı dava açma hakkını saklı tutarak evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmesini talep etmiş, daha sonra davalı-karşı davacı kadın; karşı davasında cevaba cevap dilekçesinde şiddetli geçimsizlik yanında açıkça zinaya dayalı olarak boşanma kararı verilmesi talebinde bulunmuştur. Ön inceleme celsesinde davalı-karşı davacı kadın vekili; evlilik birliğinin sarsılması sebebi yanında zinaya dayalı boşanma talepleri olduğunu beyan etmiştir. Davalı-karşı kadın vekili; 01.03.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle zina (TMK m. 161); olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebeplerine dayalı boşanma talep ettiklerini beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesi, kadının zina sebebine dayalı davası olmadığı ve zina sebebiyle karar verilmesine ilişkin ıslah dilekçesinin sözlü yargılama aşamasında verildiği, kadının münhasıran evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı boşanma davası açtığı gerekçesiyle kadının davasının TMK m. 166/1 uyarınca kabulüne hükmetmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tahkikatın sona ermesi” başlıklı 184. maddesinde hâkimin tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceğini ve tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceğini düzenlemiştir. 18.02.2021 tarihli celsede davalı-karşı davacı kadın vekilinin süre verilmesi isteminde bulunarak tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmadığı, mahkemece davalı-karşı davacı kadın vekilinin süre istemi konusunda olumlu olumsuz bir karar vermeden tahkikat aşaması sonlandırılarak sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü verilmesine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, davalı-karşı davacı kadın vekilinin henüz tahkikatın tümü hakkında hakkında açıklama yapmadığı nazara alındığında tahkikat aşamasının bittiğinden söz etmek mümkün değildir. O halde davalı-karşı davacı kadın vekilinin 01.03.2021 tarihli ıslah dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun olarak zina sebebiyle boşanma kararı verilmesini de talep ettiği ve akabinde süresinde sunduğu ıslah dilekçesinde terditli olarak zina(TMK m. 161); olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talep ettiği dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadının öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesindeki zina sebebine dayalı boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarına ve boşanmanın ferilerine yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 3.050 TL vekâlet ücretinin M.’dan alınarak A.’ye verilmesine, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 10.11.2021
Y.2.H.D. E. 2012/16833 K. 2013/17864 K.T. 24.06.2013
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA İSTEMİ
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASI
Özeti: Kadının ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Kocanın boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bozulması gerekir.
MAHKEMESİ :Konya 3. Aile Mahkemesi
TARİHİ :26.04.2012
NUMARASI :Esas no:2010/668 Karar no:2012/507
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; her iki boşanma davası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 25.06.2013 günü tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmedi. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı-karşı davalı (koca) tarafından zina hukuki nedeni (TMK md. 161) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK md. 166/1), davalı-karşı davacı (kadın) tarafından ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK md. 166/1) dayalı olarak boşanma talep edilmiş, mahkemece her iki davanın da kabulü ile Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir.
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı (kadın)’ın 16.07.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden karar verilmesi gerekli hale gelen davalı-karşı davacı kadının boşanma davası ve fer’ilerinin incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 25.06.2013 (Salı)
KARŞI OY YAZISI
Davacı-davalı koca tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK md. 166/1) ve zina hukuki nedenine (TMK md. 161), davalı-davacı kadın tarafından ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK md. 166/1) dayalı olarak açılan karşılıklı boşanma davalarında, mahkemece her iki tarafın “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” nedenlerine dayalı boşanma davalarının kabulü ile, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddeleri uyarınca BOŞANMALARINA karar verilmiş, davacı-davalı kocanın Türk Medeni Kanununun 161. maddesinden kaynaklanan ZİNA hukuki nedenine dayalı boşanma talebi ile bir karar verilmediği görülmektedir.
Hakim, tarafların talepleriyle bağlıdır (HMK md. 26). Taleplerin her biri hakkında hüküm kurulması zorunludur (HMK md. 297). Davacı-davalı kocanın ZİNA (TMK md. 161) hukuksal nedenine dayalı boşanma talebi konusunda da olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, sadece yazılı olduğu şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı talebi konusunda karar verilmesi isabetsiz olduğundan, sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Erkek eş tarafından “iki ayrı sebeple” , “tek boşanma davası” açıldığı konusunda değerli çoğunluk ile aramızda görüş birliği vardır.
Yerel mahkeme erkek eşin zina sebebiyle açtığı boşanma davası hakkında olumlu-olumsuz bir karar vermemiş olmakla hükmün “sadece bu sebeple” bozulması gerekir.
Değerli çoğunluk zina iddiası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği halde yerel mahkeme yerine geçerek zina vakıasının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda delil değerlendirmesi yaparak “zina vardır” şeklinde vakıa belirlemesi yapmıştır.
Yargıtay’ın görevi yerel mahkeme kararını denetlemektir. Yargıtay’ın, hakkında hüküm kurulmayan bir dava için delil değerlendirmesi yapma yetkisi yoktur. Farklı düşünüyorum.
Eskişehir Avukat Mahmut Rasul UYANIK saygıyla sunar.