Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu Türk Ceza Kanunu madde 98’de düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu madde 98/1’in cezası 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Türk Ceza Kanunu madde 98/2’de düzenlendiği şekilde bu suç sonucunda kişinin ölmesi durumunda yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun sonucu sebebiyle ağırlaşmış şekli söz konusu olur. Bu durumda suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu uzlaştırma hükümlerine kapsamında bir suç değildir. Aynı zamanda bu suç şikayete tabi değildir ve re’sen soruşturulup kovuşturulur.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu zaman aşımı bakımından genel hükümlere tabidir. Türk Ceza Kanunu madde 66 hükmü uyarınca bu suçta dava zaman aşımı süresi 8 yıl, ceza zaman aşımı süresi 10 yıldır.
Yargılaması asliye ceza mahkemelerinde görülür.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu nedir?
Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye durum ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmemek ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmemek bu suçu oluşturur.
Bu suçun hukuksal konusunu “kendini idare edemeyecek durumda olan kimselerin yaşam ve vücut bütünlüğü hakkı” ile “toplumsal dayanışmanın sağlanmasına yönelik kamusal yarar” oluşturur.
Madde Düzenlemesi
(1) Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu Türk Ceza Kanunu 2. kitap 2. kısım 4. bölümde “Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlali” başlığı altında düzenlenmiştir.
Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlali başlığı altında düzenlenen suçlar şunlardır:
- Terk (m.97)
- Yardım Ve Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi (m.98)
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi Suçunun Unsurları
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu, genel bir suçtur; herkes bu suçun faili olabilir. Suçun mağduru ise yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimsedir.
Bu suçun maddi konusu; yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimsedir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketler mağdura “durum ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmemek” ya da “durumu derhal ilgili makamlara bildirmemek”tir.
Belirtmek gerekir ki mağdura gerekli müdahalelerin yapılabilmesine yönelik bir kurumun olduğu yerlerde, kişilerin yardım için girişimde bulunmaması suç oluşturmaz. Ancak ilgili makamların durumdan haberdar olmaması durumunda, kişilerin durumu derhal ilgili makamlara bildirmemesi suçtur.
Teşebbüs, İştirak, İçtima
Teşebbüs: Bu suça teşebbüs mümkün değildir çünkü ancak ihmali hareketle işlenebilen bir suçtur ve failin hareketleri bölünemez niteliktedir.
İştirak: İştirak konusunda genel hükümler uygulanır.
İçtima: Taksirle bir trafik kazasına neden olan kişi, kaza sonucunda yardım yükümlülüğü altına girmektedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi sonucunda ve yaralı kişinin ölmesi halinde, kazaya neden olan kişiyi ihmali davranışla kasten öldürme suçundan sorumlu tutmak gerekir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi Suçu Madde Gerekçesi
Madde metninde, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun konusu, yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimse olabilir. Suçun faili ise, herkes olabilir.
Belirtilen durumlarda bulunan bir kimseye karşı yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, bu suç oluşacaktır. Ancak, belirtilen durumlarda bulunan kişilere gerekli müdahalenin yapılabilmesine yönelik olarak bir teşkilatlanmanın olduğu yerlerde, kişilerin yardım için girişimde bulunmaması suç oluşturmayacaktır. Ancak, ilgili makamların bu durumdan haberdar olmaması halinde, kişilerin durumu derhal ilgili makamlara bildirme yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi de bu madde kapsamında suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında, netice sebebiyle ağırlaşmış suç haline ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
Yüksek Mahkeme Kararları
2. Ceza Dairesi Kararı
Y.2.C.D. E. 2009/20201 K. 2010/32787 K.T. 06.12.2010
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİ
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1- TCY’nın 98. maddesinde düzenlenen yardım ya da bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu ile korunan hukuki yarar/değer vücut bütünlüğünü ve yaşam hakkını korumaktır. Başka bir anlatımla yaşı, hastalığı ya da yaralanması dolayısıyla veyahut başka bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye yardım edilmediğinde ortaya çıkacak zararlı sonucun/neticenin büyümesinin önlenmesi amacı güdülmektedir. Burada herkes fail olabilir, yalnız yardım, ya da bildirim yükümlülüğü içinde bulunulan hal ve koşulların durumuna göre fail yardım etmemekten ya da durumu derhal ilgililere bildirmemekten sorumlu olabilir.
Yardım ya da bildirim, yükümlülüğünün yerine getirilmesi anında zararlı sonucun/neticenin sınırlandırılmasına olanak bulunmalıdır. Böyle bir olanak yoksa yine suçun oluşması söz konusu olmayacaktır.
Somut olayda 9 yaşındaki ölen A. H.’ın dereye yüzmek için girdiği fakat suyun derin kısımlarında yüzemeyerek çırpınmaya başladığı, onunla birlikte yüzmeye giden arkadaşları 11 yaşındaki B.’ın ardından da H.’in öleni kurtarmak amacıyla suya girdikleri ancak kurtaramadıkları, bu durumu gören 15 yaşındaki sanığın bu hal ve şartlar içerisinde suya batan ölene yardım etmeme veya kurtarılabilmesi için yetkili kurumlara bildirim yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle sorumlu tutulma olanağı bulunmamaktadır. Çünkü suya giren ölen A. H.’ın kısa bir süre içerisinde boğularak suyun dibine gittiği diğer arkadaşları B. ve H.’in gerekli yardımı yapmaya çalışmalarına karşın boğulmaya engel olamamaları nedeniyle sanıktan bu koşullarda yardım yükümlülüğünü beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır.
Ayrıca suda boğulma olayının ani gelişen olaylardan olduğu da gözetildiğinde derhal ilgililere bildirme yükümlülüğünün de sanığa yüklenmeyeceği açıktır. Çünkü burada yasa koyucunun bildirim yükümlülüğünü getirmesinin amacı neticenin sınırlandırılmasına ya da önlenmesine yönelik olup, bu olayda ölümle sonuçlandığı için sanık derhal ilgili makamlara bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesinden sorumlu tutulamaz.
Açıklanan nedenlerle yardım ya da bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun öğeleri oluşmadığından sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
2- Sanığın suç tarihi itibariyle daha önce üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması karşısında suçu işledikten sonraki yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği nazara alınıp tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, sanığın yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği hususunda bir değerlendirme içermeyen ve sadece yeniden suç işlemekten çekineceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığına dair yasal ve yeterli olmayan soyut gerekçeyle cezanın ertelenmemesine karar verilmesi,
3- Kasıtlı suçtan mahkumiyeti olmayan ve hükmolunan cezanın tür ve süresi itibariyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel bir durumunun bulunmadığı anlaşılan sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat ile mağdurun zarar talebi olup olmadığı ve bu zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği araştırılarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekirken sadece sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığına yönelik yasal ve yeterli olmayan soyut gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 06.12.2010 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
6. Ceza Dairesi Kararı
Y.6.C.D. E. 2002/24330 K. 2003/1135 K.T. 01.04.2003
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİ
YAĞMA SUÇU
Gasp ve saldırgan sarhoşluktan sanık ve tutuklu Uğur Ş. hakkında yapılan duruşma sonunda, mahkumiyetine dair Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 24.10.2002 tarihli hükmün temyizen tetkiki sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından onama isteyen 10.12.2002 tarihli tebliğname ile 30.12.2002 tarihinde daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli delillere, gerekçeye ve Hakimler Kurulu’nun takdirine göre sanık Uğur Ş.’ın saldırgan sarhoşluk suçuna yönelik temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle hakkındaki usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğname gibi ONANMASINA,
Yağma suçuna yönelik temyiz itirazına gelince;
Sanık alkollü olarak açık alanda yapılan düğün yerine gelip, düğün sahibi tanık İsmail Ç.’e tüfek getirip havaya ateş etme isteğinden bahsederek kabul edilmemesi üzerine, bu defa yakınanın yanına yaklaşarak, ondan para istediği, olumsuz yanıt verilmesi üzerine “eve gidip oradan tüfekle ateş ederim, tüfek alır burayı dağıtırım” şeklinde konuşmasını sürdürmesi üzerine sabır zorlayan davranışları ile düğün ortamını etkileyeceğini düşünen yakınanın sanığa 2 milyon lira verip ortamı terk etmesini istemesine karşın, adı geçenin ayrılmayıp, halay çekenler ile tartışmaya girdiği olayda, sanık tarafından getirilen olumsuz davranışların yağma suçunun oluşması için yasada ön görülen cebir, şiddet, tehdit boyutlarına ulaşmadığı dikkate alınmadan yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi;
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, sanık Uğur Ş.’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni ile tutuklama tarihine göre sanığın başka suçtan dolayı tutuklu veya hükümlü değilse tahliyesine ve salıverilmesinin sağlanması amacıyla C. Başsavcılığına yazı yazılmasına 01.04.2003 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık bu suçun şüphelisi veya sanığı konumunda olan müvekkillerine özenle ve profesyonellikten taviz vermeden Eskişehir Ceza Avukatı olarak müdafilik hizmeti verdiği gibi bu suçun mağduru veya suçtan zarar göreni konumunda olan müvekkillerini de mahkemede Eskişehir Ceza Avukatı olarak özveriyle temsil etmekte ve haklarını savunmaktadır.
Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık saygıyla sunar.