TAŞIMA İŞİNDEN KAYNAKLI UYUŞMAZLIKLARDA UYGULANACAK KANUN HÜKÜMLERİ VE GÖREVLİ-YETKİLİ MAHKEMESİNİN BELİRLENMESİ
6102 sayılı TTK’nin 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıklarda Kanunun “Taşıma İşleri” başlıklı 4. Kitap hükümleri uygulanmaya başlandı. 28.05.2014 tarihinde tüketicilerin taraf olduğu hukuki işlemlerle ilgili olarak 6502 sayılı TKHK’nin yürürlüğe girmesi ile birlikte ise tüketicinin taraf olduğu taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıklarda uygulanacak kanun hükümleri konusunda tereddüt oluştu. Tüketicinin taraf olduğu uyuşmazlıkta TTK’nin taşıma işlerine ilişkin hükümlerinin mi yoksa 6502 sayılı Kanunun ayıplı hizmete ilişkin hükümlerinin mi uygulanacağı konusu, uyuşmazlığın çözümü bakımından özel önem arz etmektedir. Örneğin taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıklarda zamanaşımı, TTK md. 855/1 hükmü gereği kural olarak 1 yıl iken, 6502 sayılı Kanunda ayıplı hizmetten kaynaklı taleplerde zamanaşımı 2 yıl olarak öngörülmüştür.
Kanun çatışması durumunda kullandığımız temel ölçütler önceki kanun-sonraki kanun, özel kanun-genel kanun kıyaslamasıdır. Buradan hareketle 6102 sayılı TTK önceki tarihli genel kanun niteliğinde olduğundan, taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıklarda uygulanacak kanun hükümlerinin 6102 sayılı Kanun hükümleri olduğu söylenebilir ise de, TTK’nin “Taşıma İşleri” başlıklı 4. Kitap hükümleri, ticari ihtiyaçlar doğrultusunda, uluslararası gelişme ve anlaşmalar gözetilerek Alman Ticaret Kanunundan esinlenerek detaylı şekilde hazırlanmış ve taşıma hukukuna özgü emredici kurallar içermektedir.1 Dolayısıyla burada kanun çatışmasından ziyade hüküm bazında inceleme yapılarak TTK’nin “Taşıma İşleri” başlığı altında öngörülmüş hükümlerinin 6502 sayılı Kanun hükümlerine göre daha özel nitelikte hükümler içerdiği gözetilerek daha adil ve faydacı olması adına uyuşmazlığın, tüketici işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın, çözümünde TTK’nin “Taşıma İşleri” başlıklı hükümleri uygulanacaktır.
Taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıkların tüketici işleminden kaynaklanmasının önemi, görevli-yetkili mahkemenin belirlenmesi bakımından önem arz etmektedir. Yakın zamana kadar Yargıtay, taşıma işlerinin TTK’de düzenlenmesi sebebiyle adi iş/ticari iş/tüketici işlemi ayrımı yapmaksızın uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan bahisle asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu kabul etmekteydi.2 Ancak son dönem kararlarında TKHK md.83/2 hükmüne atıf ile göreve ilişkin konularda TKHK hükümlerinin uygulanacağını belirterek taşıma işinden kaynaklanan tüketici uyuşmazlığında tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna hükmetmektedir.3 Özetle güncel olarak, taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıklarda adi iş/ticari iş/tüketici işlemi ayrımına gidilerek söylenebilir ki tüketici işleminden kaynaklı uyuşmazlıklarda tüketici mahkemeleri; adi iş/ticari işten kaynaklı uyuşmazlıklarda ise asliye ticaret mahkemeleri görevlidir.
TKHK md.68 hükmü uyarınca taşıma işinden doğan uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklanması halinde, 01.10.2022 tarihinde yürürlüğe giren Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği md.6/2’ye göre başvuru tarihi itibariyle uyuşmazlık değerinin otuz bin Türk Lirasının altında olduğu uyuşmazlıklarda dava açmadan önce tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur.
Tüketici Hakem Heyeti kararlarına karşı ise kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin veya tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edilebilir. Uyuşmazlık değerinin 01.01.2023 tarihi itibariyle altmış altı bin4 Türk Lirasının üzerinde olması durumunda ise TKHK md.73/A hükmü uyarınca tüketici mahkemesinde dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru dava şartıdır. Şu kadar ki tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar ve tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar doğrudan dava konusu edilebilmektedir.
Taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlıklarda TTK veya TKHK’de öngörülmüş bir kesin yetki kuralı bulunmamaktadır. Dolayısıyla adi iş/ticari işten doğan taşıma işi uyuşmazlığında HMK’de yer alan yetki kurallarının yanında 6102 sayılı TTK md. 890’a göre malın taşınmak üzere teslim alındığı yer veya teslimi için öngörülen yer mahkemesinde de dava açılabilir.
Tüketici işleminden doğan taşıma işi uyuşmazlığında yukarıda bahsedildiği üzere TKHK md.83/2 gereği TKHK’de düzenlenen yetki kuralları geçerli olacaktır. Tüketici hakem heyeti kararına itiraz davalarında yetkili mahkeme, TKHK md.70/3 “Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin veya tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir.” hükmünde öngörülmüştür.
Tüketici hakem heyetinin görevine girmeyen taşıma işinden kaynaklı tüketici uyuşmazlığında HMK ve TTK’de öngörülen, yukarıda bahsedilen yetki kurallarına ek olarak TKHK md.73/5 hükmüne göre tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesi de yetkilidir. Arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu uyuşmazlıklarda, mahkemenin yetkisine ilişkin kuralların arabuluculuk bürosunun yetkisinin belirlenmesinde de geçerli olduğu unutulmamalıdır.
Taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlığın çözümü için başlatılan hukuki süreçlerde husumetin taşıyıcının tüzel kişiliğine değil de, taşıyıcının ilgili şubesine yöneltilmesi uygulamada sıkça rastlanan hatalardandır. Şubeler, merkeze bağlı olarak ve merkezi temsilen çalışan ve merkezden ayrı tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlardır.5 Dolayısıyla dava ve taraf ehliyeti bulunmayan şube ile yaşanan uyuşmazlıklarda husumet doğrudan taşıyıcının tüzel kişiliğine yöneltilmelidir. Ancak belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK md.14/1 uyarınca taşıma işinden kaynaklı uyuşmazlığın şubenin işleminden kaynaklanması halinde şubenin bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılması mümkündür. Çoğunlukla TTK md.890 hükmü ile örtüşen bu kural kargonun, teslimi için öngörülen adresten sehven başka bir adrese gönderilmesi ve buradaki şubede kaybolması veya burada ilgisiz üçüncü kişiye teslim edilmesi gibi istisnai durumlar için yararlanılabilecek alternatif bir yetki kuralı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son olarak, tüketici işleminden doğan taşıma işinden kaynaklı bir uyuşmazlığa ilişkin 6102 sayılı TTK’nin “Taşıma İşleri” başlıklı 850 vd. hükümlerinde somut bir kural yer almaması durumunda, önceki kanun-sonraki kanun, özel kanun-genel kanun çatışması gereği öncelikle 6502 sayılı TKHK’nin ilgili hükümlerine; burada da düzenleme olmaması halinde 6102 sayılı TTK’nin genel hükümlerine göre uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
AV. CANSU ÖNÇLER
1 Bahtiyar/Biçer: Adi İş/Ticari İş/Tüketici İşlemi Ayrımı ve Bu Ayrımın Önemi, Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a Armağan, İstanbul 2016, s. 395 vd.
2 Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/12163 E., 2016/9130 sayılı kararı.
3 Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3889 E. , 2018/6376 sayılı kararı.
4 Bkz. 16.12.2022 tarih, 32045 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tebliğ.
5 Bkz. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/19791 E., 2016/23608 sayılı kararı, Danıştay 4. Daire 2018/1697 E. , 2021/1771 sayılı kararı.