Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu Türk Ceza Kanunu madde 165’te düzenlenmiştir. Cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. TCK madde 165 düzenlemesi şu şekildedir:
- Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu dava zaman aşımı 8 yıl ceza zaman aşımı 10 yıldır.
Görevli mahkeme Asliye Ceza mahkemeleridir.
Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu Madde Gerekçesi
Suç işlemek, hukuk toplumunda kişiler için bir kazanç kaynağı olamaz. Bu nedenle, suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçilmek istenmiştir. Bu mülahazalarladır ki, bir suçun işlenmesi suretiyle veya bir suçun işlenmesi dolayısıyla elde edilmiş olan bir şeyin satın alınması ve kabul edilmesi suç olarak tanımlanmıştır.
Suçun konusunu, ancak ekonomik değeri olan şeyler oluşturabilir. Bu ekonomik değerlerin, daha önce işlenmiş bir suçtan elde edilmiş olması gerekir. Bu suçun, mutlaka malvarlığına karşı bir suç olması gerekmez. Bu suçtan dolayı daha önce bir mahkûmiyet kararı verilmiş olması gerekmez. Daha önce işlenmiş olan suçtan dolayı failinin kusurlu sayılması veya cezalandırılması gerekmez. Söz konusu suçun cezalandırılabilir olması da gerekli değildir. Bu suç zamanaşımına uğramış da olabilir. Önce işlenmiş olan suç, soruşturması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç olabilir. Hatta, bu suçtan dolayı şikâyet yoluna başvurulmamış veya şikâyetten vazgeçilmiş olabilir. Bu suç yabancı bir ülkede dahi işlenmiş olabilir.
Bir suçtan doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen her türlü ekonomik değer, yani malvarlığı değerleri, bu suçun konusunu oluşturabilir.
Bu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Buna göre; daha önce işlenmiş olan suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi veya satın alınması, söz konusu suçu oluşturmaktadır. Kabul olgusunun satın alma dışında başka bir hukukî işlemle, örneğin bağış yoluyla gerçekleşmesi gerekmektedir. Zira, suçtan elde edilen eşyanın satın alınması diğer bir seçimlik hareketi oluşturmaktadır. Bu kabul olgusu, örneğin suçtan elde edilen taşınır veya taşınmaz eşyanın kiraya kabul edilmesi veya suçtan hasıl olan paranın ödünç olarak kabul edilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Diğer seçimlik hareket, suçtan elde edilen eşyanın satın alınmasıdır.
Bu nedenle, söz konusu suç, bir çok failli suç türü olan karşılaşma suçudur. Bir tarafta, suçtan hasıl olan eşyayı bağışlayan, kiraya veren veya ödünç olarak veren ya da satan kişi; diğer tarafta ise, bağış, kiralanan veya ödünç olarak kabul eden ya da satın alan kişi bulunmaktadır.
Eşyayı satan kişi bunun elde edildiği suçu işleyen kişi ise, ayrıca ödünç olarak verme bağışlama ya da satma fiili dolayısıyla cezalandırılmayacaktır. Çok failli suçlarda işlenen suç dolayısıyla faillerden birinin cezalandırılabilip cezalandırılmaması, diğer fail(ler)in cezalandırılması üzerinde bir etki doğurmaz. Kişinin asıl suçun işlenişine iştirak etmiş olması, bu suç açısından sadece bir şahsî cezasızlık sebebi oluşturmaktadır.
Bu suç, doğrudan kastla işlenebileceği gibi, olası kastla da işlenebilir. Bu nedenle, madde metninde“bilerek” ifadesi kullanılmamıştır
Yargıtay Kararları
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Esas Numarası: 2018/257
Karar Numarası: 2022/88
Karar Tarihi: 15.02.2022
SUÇ EŞYASININ SATIN ALINMASI VEYA KABUL EDİLMESİ SUÇU
ARAMA VE YAKALAMA TUTANAKLARI
ÖZEL KAST
HIRSIZLIK SUÇU
Sanık H. İ. Y. ‘ın suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan TCK’nın 165/1, 21/2, 62, 52/2, 53, 58 ve 54. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis ve 60 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve müsadereye ilişkin K. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.02.2013 tarihli ve 331-38 sayılı hükmün, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 13.04.2015 tarih ve 6551-6739 sayı ile;
“Oluşa, dosya kapsamına, sanığın savunması ile arama ve yakalama tutanaklarına göre, içinde inşaat eldiveni ve testere ağzı, bagajında ise katılan kuruma ait telefon kabloları bulunan araçla yakalanan sanığın, hırsızlık suçundan cezalandırılması yerine nitelendirmede hataya düşülerek suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hüküm tesisi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 09.02.2016 tarih ve 261-69 sayı ile; “…Somut olayda, savunmasında beyan ettiği üzere sanık, hurdacılık işi ile uğraşmaktadır. Dosyada bulunan 30.11.2012 tarihli sosyal araştırma tutanağı da bunu doğrulamaktadır. Sanığın sanayi sitesinde iş yeri bulunmaktadır. Dolayısıyla aracında testere ağzı gibi bir aletin bulunması işi gereği olağandır. Yine eldiven de bir hurdacının işi gereği bulundurabileceği bir malzemedir. Sanığın suça konu kabloları çaldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu eşya da tek başına sanığın bu kabloları hırsızladığını göstermeye yetmemektedir. Kaldı ki, yapılan araştırmalara rağmen bu kabloların nereden kesildiği dahi tespit edilememiştir. Ancak hurdacılık işi ile iştigal eden sanığın, bu kabloların T. ‘a ait olabileceğini bilmesi gerekmektedir. Bu yönden savunmasına itibar edilmemiştir. Ceza yargılamasında şüpheden sanık yararlanır ilkesi hâkim ilkelerdendir. Sanığın hırsızlık suçunu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli delil bulunmamaktadır. Neticeten, mahkememizce sanığın T. ‘a ait suça konu kabloları bir şekilde kabul ettiği kanaatine varılmakla üzerine atılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun sübut bulduğu,” şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.04.2016 tarihli ve 2016/142591 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 637-1445 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 10. madde uyarınca, Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesine gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 10.05.2018 tarih ve 315-7186 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hırsızlık suçunu mu yoksa suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yakalama tutanağına göre, hakkında başka bir suçtan yakalama emri bulunan sanık H. İ. Y. ’ın arama çalışmaları devam etmekteyken aynı zamanda … plakalı … marka aracıyla geceleri komşu illere giderek bakır tel getirdiği yolunda duyumlar alınması üzerine sanığın takibe alındığı, Mobese sisteminden, 08.09.2012 tarihinde saat 02.30 sıralarında bahse konu aracın Uşak istikametinden geldiği tespit edilerek K. ilçesi hudutlarında sanığın yakalandığı, şüphe nedeniyle araçta yapılan aramada, aracın bagaj bölümünde telefon kablosu olduğu değerlendirilen, içinde bakır aksamı bulunan 56 adet kablo ile üç adet demir testere ağzı ve şoför koltuğunun alt tarafında bir çift inşaat eldiveninin ele geçirildiği, ayrıca aracın arka bagaj kapağında siyah renkli yağ ve pas lekelerinin olduğunun gözlemlendiği, sanığın evinde yapılan aramada da, balkon bölümünde teneke içinde kablosu eritilmiş bir miktar bakır tel, dört adet nato kablo borusu, iki adet çuval içinde metaller ve araçta bulunan kablolarla aynı özellikteki 50 adet kablonun ele geçirildiği,
Tanık olarak bilgisine başvurulan A. U. nun; sanıktan ele geçirilen kabloların, çalıştığı kuruma ait haberleşme amacıyla kullanılan kablolar olup başka bir yerde kullanılmadığını ancak artık kullanım özelliğini yitirmiş, hurda olarak değerlendirilebilecek hâle geldiklerini, bu kabloların K. T. İlçe Müdürlüğü hudutlarında çalınmadığını, başka il veya ilçelerden çalınmış olabileceğini beyan etmesi üzerine suça konu eşyanın T. T. yetkilisi A. U. ’ya yedd-i emin sıfatıyla teslim edildiği,
Görgü tespit tutanağında; sanığın aracında yapılan aramada ele geçirilen kabloların, uzunluğu 1 ile 1,2 metre arasında değişen, makas ile kesilmiş 56 adet telefon havai hat kablosu olduğu, kabloların üzerlerinde çelik kılavuz telinin bulunmadığı, ayrıca açılmamış paket içerisinde üçlü demir testere ağzının ele geçirildiği, sanığın evinde yapılan aramada da, araçta ele geçirilen kablolarla aynı cinste, yine uzunluğu 1 ile 1,2 metre arasında değişen 50 adet telefon havai hat kablosunun bulunduğu, kabloların kılavuz tellerinin çıkarılmış olduğu, iki adet çuval içerisinde toplamda 19 kilogram ağırlığında çelik kablo zırhı ile yakılarak plastik muhafazasından ayrılmış bakır teller ve 40-80 cm uzunluklarında, dört adet nato kablosu olarak tabir edilen BAYKOP kablo kılıfının ele geçirildiği bilgilerine yer verildiği,
İfadesine başvurulan sanığın, atılı suçlamayı kabul etmediğini ancak K. ilçesinde kablo hırsızlığı yapan şahısları ihbar etmek istediğini söyleyerek Y. Ç. , M. N. ve A. lakaplı M. isimli kişilerin kablo hırsızlığı yaptıkları, Kavacık Köyü’nde oturan M. T. ’nun da işin başı konumunda olduğu, diğerlerinin çalıp getirdiği kabloları M. T. ’nun köyün dışında bulunan evinin bahçesinde yakarak elde ettiği bakır telleri İzmir’deki … ve … isimli iş yerlerine sattığı, Y. Ç. ’ın, Kadir Gecesi’nde Selendi yolu üzerindeki direklerden kablo hırsızlığı gerçekleştirdiği, ifade tarihi olan 08.09.2012 tarihinden 40 gün kadar önce K. Tatlıçeşme-Eroğlu Köyü arasında 7 km uzunluğundaki aktif vaziyetteki kabloları da A. M. ve M. N.’in çaldıkları, yine K. Dereköy-Ortaköy arasındaki T. T. ’a ait kabloların dört gün içinde muhtelif zamanlarda Y. Ç. , A. M. , E. Ati ve soy ismini bilmediği U. isimli şahıs tarafından çalındığı, hırsızlık eylemlerini bizzat bu kişilerden duyduğu yönünde beyanda bulunması üzerine yapılan tahkikat kapsamında,
Afyonkarahisar, Denizli, Uşak, Eskişehir ve Kütahya İl Emniyet Müdürlüklerine yazı yazılarak 07.08.2012 ile 08.09.2012 tarihlerinde sorumluluk sahaları içinde kablo hırsızlığı olayı meydana gelip gelmediğinin sorulması üzerine gönderilen cevabi yazıda bu hususta herhangi bir ihbar gelmediğinin bildirildiği,
Sanığın beyanında bahsi geçen M. T. , M. N., Y. Ç. ve M. Ö. (A. M. ) isimli şahısların gerçek kişiler olup kimlik tespitlerinin yapıldığı, ayrıca U. B. , R. E. ve M. Ö. isimli şahısların da bu kişilerle birlikte olduklarının değerlendirildiği, adı geçen şahısların evlerinde yapılan aramada herhangi bir suç eşyasına rastlanılmadığı,
Sanığın, Y. Ç. ’ın, Kadir Gecesi’nde Selendi yolu üzerindeki direklerden kablo hırsızlığı gerçekleştirdiği yönündeki beyanı üzerine K. T. yetkilileri ile görüşüldüğünde, 14.08.2012 tarihinde saat 22.50 sıralarında arıza alarmı nedeniyle yapılan kontrolde K. merkez Selendi yolu üzerindeki direklerden 120 metre uzunluğunda kablo çalındığını tespit ettikleri bilgisine ulaşıldığı,
Sanığın, ifade tarihi olan 08.09.2012 tarihinden 40 gün kadar önce K. Tatlıçeşme-Eroğlu Köyü arasında 7 km uzunluğundaki aktif vaziyetteki kabloları A. M. ve M. N.’in çaldıkları yönündeki beyanı üzerine K. İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri ile görüşüldüğünde 24.06.2012 tarihinde saat 17.30 sıralarında bahsi geçen yerde 1500 metre uzunluğunda kablo çalındığının ihbar edildiğinin bildirildiği,
Sanığın, K. Dereköy-Ortaköy arasındaki T. T. ’a ait kabloların dört gün içinde muhtelif zamanlarda Y. Ç. , A. M. , E. Ati ve soy ismini bilmediği U. isimli şahıs tarafından çalındığı yönündeki beyanı üzerine K. İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri ile görüşüldüğünde, 28.06.2012 tarihinde Tatlıçeşme-Eroğlu Köyü arasında 625 metre, Dereköy-Ortaköy arasında 28.06.2012 tarihinde gece saatlerinde 65 metre ve 22.07.2012 tarihinde gece saatlerinde 240 metre kablo çalındığının tespit edildiğinin belirtildiği,
Araştırma tutanağında; sanığın, M. T. ’nun hırsızlıktan elde ettiği kabloları İzmir’de faaliyet gösteren … ve … isimli iş yerlerine sattığı yönünde beyanda bulunması üzerine … Metal yetkilileri ile görüşüldüğü, iş yerinin toptan hurda alım satım işi yaptığı, kayıtların incelenmesinde M. T. ’nun 02.08.2012 tarihinde toplamda 343 kilogram hurda bakır getirip 4.134 TL karşılığında sattığı belirtilerek buna ilişkin fatura örneğinin tutanağa eklendiği, diğer iş yerine geçildiğinde ise herhangi bir bilgiye ulaşılmadığının bildirildiği,
Sanığın beyanında bahsi geçen M. T. hakkında K. Anadolu Öğretmen Lisesi inşaatından demir ve kablo hırsızlığı iddiasıyla bir soruşturma yürütüldüğü, bu kapsamda M. T. ’nun ikamet ve ahırında yapılan aramada, açık besihane niteliğindeki ahırın duvarına yakın yerde telefon kablosu küllerinin bulunduğu, küllerin hemen yanında torba içine doldurulmuş vaziyette, telefon kablolarının içinde bulunan alüminyum folyoların görüldüğü, yine aynı alan içerisinde T. a ait olduğu değerlendirilen siyah kablo parçalarının olduğu, ancak soruşturmaya esas olan kabloların ele geçirilemediğine ilişkin 26.09.2012 tarihli tutanağın onaylı bir suretinin temyiz incelemesine konu dosya içine celp edildiği,
09.10.2012 tarihli tutanakta; M. Ö. , M. T. ve E. Ati’nin 2009 yılından bu yana tarih ve yer bilgileri de gösterilmek suretiyle çok sayıda haberleşme ve enerji nakil hatlarından hırsızlık olaylarına karıştıklarının belirtildiği,
Anlaşılmıştır.
Sanık H. İ. Y. ; suçlamayı kabul etmediğini, aracında ve evinde yapılan aramada ele geçirilen kabloları Eskişehir’den dönüş yolunda yol kenarında tesadüfen bulduğunu, para edeceğini düşünerek aldığını, çalmadığı gibi herhangi birinden satın da almadığını,
Bozma ilamı sonrası dinlenmesinde; K. İlçe Sanayi Sitesinde bulunan iş yerinde hurdacılık yaptığını, aracında eldiven bulunmasının normal olduğunu, hurdaları aldıktan sonra iş yerinde ayrıştırma işlemi yaptığını, bu esnada oksijen tüpü kullandığını, tüpün kapağı patladığında oksidasyonu engellemek için testere lazım olduğunu, testere ağızlarını da bu nedenle aracında bulundurduğunu,
Savunmuştur.
TCK’nın 141. maddesinde yer alan “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun basit hâli hüküm altına alınmış, aynı Kanun’un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır. Hırsızlık suçunun basit hâlinin oluşması için, başkasına ait taşınabilir eşyanın suçun nitelikli hâllerinde belirtilen şekiller dışında çalınması gerekmektedir.
Hırsızlık suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, bilerek ve isteyerek başkasına ait taşınır bir malı, zilyedinin rızasına aykırı olarak bulunduğu yerden almalıdır. Suçun oluşabilmesi için genel kastın yanında failin ayrıca “kendisine veya başkasına bir yarar sağlama maksadı” ile (özel kast) hareket etmiş olması gerekmektedir.
Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için genel kast yanında bulunması gereken “yararlanma” özel kastı, suça konu eşyadan doğrudan veya dolaylı şekilde istifade edilmesi şeklinde olabileceği gibi maddi ya da manevi nitelikte de bulunabilir. Başka bir ifadeyle failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz, yarar kavramının içinde değerlendirilir (Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul, 2007, s; 302).
Uyuşmazlık konusuyla ilgili diğer suç olan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu ise TCK’nın 165. maddesinde ise; “Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer mal varlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanun koyucunun bu suçu ihdas etmesinin sebebi, suç işlemek suretiyle elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçmektir. Suçun konusu, başka bir suçtan doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen her türlü ekonomik değer, yani mal varlığı değeridir. Konusu suç oluşturmayan veya suç olmaktan çıkarılmış ya da suç işlenmek suretiyle elde edilmeyen eşyanın satın alınması veya kabul edilmesi bu suçu oluşturmayacaktır.
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, seçimlik hareketli bir suç olup daha önce işlenmiş olan suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi veya satın alınması, söz konusu suçun oluşması için gerekli ve yeterlidir. Bu suç, doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık H. İ. Y. ’ın, katılan kuruma ait olan ve haberleşmede kullanılan telefon kablolarını, bu özelliğini bilerek alması şeklinde gerçekleşen eyleminin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu oluşturduğunun iddia ve kabul edildiği olayda;
Başka bir suç nedeniyle hakkında yakalama emri bulunan sanığın, 08.09.2012 tarihinde saat 02.30 sıralarında yakalanarak şüphe nedeniyle aracında arama yapıldığı, aracın bagaj bölümünde telefon kablosu olduğu değerlendirilen, içinde bakır aksamı bulunan 56 adet kablo ile kullanılmamış paket içerisinde üç adet demir testere ağzı ve şoför koltuğunun alt tarafında bir çift inşaat eldiveninin ele geçirildiği, sanığın evinde yapılan aramada da, balkon bölümünde teneke içinde kablosu eritilmiş bir miktar bakır tel, dört adet nato kablo borusu, iki adet çuval içinde metaller ve araçta bulunan kablolarla aynı özellikteki 50 adet kablonun bulunduğu, ele geçirilen malzemelerin gösterildiği katılan kurum yetkilisi A. U. ’nun, bu kabloların, çalıştığı kuruma ait olduğunu ancak K. T. İlçe Müdürlüğü hudutlarında çalınmadığını, başka il veya ilçelerden çalınmış olabileceğini beyan ettiği, kolluk tarafından Afyonkarahisar, Denizli, Uşak, Eskişehir ve Kütahya İl Emniyet Müdürlüklerine yazı yazılarak 07.08.2012 ile 08.09.2012 tarihlerinde sorumluluk sahaları içinde kablo hırsızlığı olayı meydana gelip gelmediğinin sorulması üzerine gönderilen cevabi yazıda bu hususta herhangi bir ihbar gelmediğinin bildirildiği hususları dikkate alınarak,
Sanığın, aracında ve evinde ele geçirilen kabloları kesmediğini, yol kenarında görmesi üzerine atılmış olduğunu düşünerek aldığını savunması, suça konu kabloların katılan kurumun kullandığı kablolar olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamakta ise de, nereden ve hangi tarihte kesilmiş olduklarının tespit edilememesi, dosya içinde sanığın kabloları kestiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi tarih ve yer bilgilerini belirttiği bölgelerde kablo hırsızlığı olayları meydana gelmiş olmakla birlikte o eylemleri gerçekleştiren kişilerin sanık ya da sanık tarafından ismi bildirilen kişiler olup olmadıklarının da belirlenememesi, söz konusu malzemelerin başka bir olay nedeniyle yakalanması sonrasında yapılan aramada sanıktan ele geçirilmesi, hurdacılık işi ile uğraşan sanığın aracında eldiven bulunmasının normal hayat deneyimlerine aykırı bir yönünün bulunmaması, görgü tespit tutanağında, araçta bulunan üç adet demir testere ağzının hiç kullanılmamış bir vaziyette ve ambalajı içinde görüldüğünün belirtilmesi karşısında, mesleği nedeniyle suça konu kabloların katılan kurumun kullandığı nitelikte kablo olduğunu bilmesi gereken veya bilebilecek durumda olan sanığın, adı geçen malzemeleri aracında ve evinde bulundurması şeklinde gerçekleşen eyleminin hırsızlık suçunu değil, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu oluşturduğu anlaşıldığından Özel Dairenin sanığın hırsızlık suçundan cezalandırılması gerektiğine ilişkin bozma ilamında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine ilişkin Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün denetlenmesi amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- K. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2016 tarihli ve 261-69 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- 23.07.2016 tarihli ve 29779-2 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun’la 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na eklenen Geçici 15. maddenin 12. fıkrasına dayanılarak, 05.11.2020 tarihli ve 31295 sayılı Resmî Gazete’de yayımı tarihinden 10 gün sonra yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 03.11.2020 tarihli ve 245 sayılı kararı ile Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 01.12.2020 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivinde bulunan tüm işlerin Yargıtay 6. Ceza Dairesine devrine karar verilmesi nedeniyle dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden oy birliğiyle; suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden ise oy çokluğuyla karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/26230
Karar Numarası: 2022/53
Karar Tarihi: 10.01.2022
HIRSIZLIK VE SUÇ EŞYASININ SATIN ALINMASI VEYA KABUL EDİLMESİ SUÇLARININDA ZAMANAŞIMININ SUÇ TARİHİNDEN İNCELEME TARİHİNE KADAR GEÇMİŞ BULUNMASI
Özeti: Hırsızlık ve suç eşyasını satın almak veya kullanmak suçları için öngörülen cezaların türü ve üst sınırına göre hesaplanan 12 yıllık zamanaşımı suç tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunmuştur.
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar …, … ve …’nin gündüz vakti müştekinin inşaat alanında bulunan otuz bir adet tam ve kırk adet yarım tahta kalıplarını çalıp, bir gün sonra bu malzemeleri hurdacılık işi yapan sanık …’ye satmaları şeklinde gerçekleşen olayda, sanıklar …, … ve …’nin eylemlerinin TCK’nın 142/1-e ve diğer sanık …’nin eyleminin TCK’nın 165/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlarını oluşturduğu, bu suçlar için öngörülen cezaların türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 67/4. maddelerine göre hesaplanan 12 yıllık zamanaşımının, hırsızlık suçu bakımından 07.01.2010 ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu bakımından 08.01.2010 olan suç tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 10.01.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
- CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/940
Karar Numarası: 2018/6501
Karar Tarihi: 07.05.2018
SUÇ EŞYASININ SATIN ALINMASI VEYA KABUL EDİLMESİ SUÇU Çalınan ve Yağmalanan Cep Telefonları Sanığa Satılıp Sanığın İşyerinde, Satılan Telefonlardan Birinin Ele Geçirildiği, Birinin İse Sanık Tarafından Satışa Konu Edildiğinden Bulunamadığı – Satıcının Yakalandığında Telefonları Sanığa Sattığını Beyan Ettiği – Sanığın Soruşturmada Yaptığı Savunmasında Telefonları Satın Aldığını Kabul Ettiği – Yargılamada Yaptığı Savunmasında Suçtan Kurtulmak Maksadıyla Telefonları Emaneten Aldığını Savunduğu – Telefonları Çalıntı Olması Nedeniyle Düşük Fiyata Satın Alarak Ticarete Konu Ettiği
Özeti: Çocuğun müştekilerden çaldığı ve yağmaladığı cep telefonlarını, cep telefonu alım satım işi yapan sanığa sattığı, sanığın işyerinde satılan telefonlardan … markalı olanın ele geçirildiği, … markalı olanın ise sanık tarafından satışa konu edildiğinden bulunamadığı,çocuğun yakalandığında telefonları sanığa sattığını beyan ettiği, sanığın soruşturmada yaptığı savunmasında telefonları satın aldığını kabul ettiği ancak yargılamada yaptığı savunmasında ise; suçtan kurtulmak maksadıyla suça sürüklenen çocuğun kendisinden borç istediği için telefonları emaneten aldığını savunmasına rağmen, sanığın rehin olarak aldığı telefonlardan birini kısa zaman içerisinde başka birine sattığının anlaşılması karşısında, sanığın müştekilere ait telefonları çalıntı olması nedeniyle düşük fiyata satın alarak ticarete konu ettiği sabit olduğundan,suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu oluşmuştur.
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Yargılaması ayrı yapılan temyiz dışı suça sürüklenen çocuk … ‘in müştekilerden çaldığı ve yağmaladığı cep telefonlarını, cep telefonu alım satım işi yapan sanığa sattığı, sanığın işyerinde satılan telefonlardan … markalı olanın ele geçirildiği, … markalı olanın ise sanık tarafından satışa konu edildiğinden bulunamadığı, suça sürüklenen çocuğun yakalandığında telefonları sanığa sattığını beyan ettiği, sanığın soruşturmada yaptığı savunmasında telefonları satın aldığını kabul ettiği ancak yargılamada yaptığı savunmasında ise; suçtan kurtulmak maksadıyla suça sürüklenen çocuğun kendisinden borç istediği için 20,00 TL ve 40,00 TL vererek telefonları emaneten aldığını savunmasına rağmen, sanığın rehin olarak aldığı telefonlardan Nokia markalı olanını kısa zaman içerisinde başka birine sattığının anlaşılması karşısında, sanığın müştekilere ait telefonları çalıntı olması nedeniyle düşük fiyata satın alarak ticarete konu ettiği sabit olduğundan, sanığın suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan mahkumiyeti yerine, suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik hayatın olağan akışına uygun olmayan savunmasına itibar edilerek yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi,
2-İddianamede sanık hakkında her iki müştekiye yönelik iki kez 5237 sayılı TCK’nın 165/1. maddesinin uygulanması talep edilmiş olmasına rağmen hükümde tek bir suçtan beraat hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 07.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Eskişehir Avukat Mahmut UYANIK saygıyla sunar.