Soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarda, şikayet eden kişinin yaptığı şikayet başvurusunu etkisiz bırakmasına şikayetten vazgeçme denir.
Şikayetten vazgeçmeye şikayetin geri alınması da denilmektedir.
Şikayete bağlı suçlara Ceza Hukukunda Şikayet ve Şikayete Tabi Suçlar Nelerdir? isimli makalemizden ulaşabilirsiniz.
Şikayet hakkını kullanmamış olan mağdur veya suçtan zarar görenin, diğer mağdur veya suçtan zarar görenlerin şikayeti üzerine başlatılmış bir davada, şikayetten vaz geçmesi mümkün değildir. Çünkü şikayetten vazgeçebilmek için daha önceden şikayette bulunmak gerekir.
Şikayetçinin birden fazla olması durumunda her bir müşteki şikayetten vazgeçme hakkını diğerlerinden bağımsız olarak kullanabilir.
Şikayet koşula bağlanamaz. Şikayetten vazgeçen, diğer kişisel haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamamış ise ilgili kişisel hakları için hukuk mahkemelerinde dava açabilir (TCK m 73/7).
Şikayetten vazgeçme yasada aksine hüküm yoksa davanın düşmesi sonucunu doğurur. Ancak bu sonucun doğması için yasada aksine hüküm bulunmayan durumlarda şikayeti geri almanın sanık tarafından kabul edilmesi gerekir (TCK m 73/6). Aksi durumda şikayetten vazgeçme sonuç doğurmaz. Sanıklar birden fazla ise her birinin kabul hakkı diğerinden bağımsızdır.
Yargıtay’a göre sanık hükme karşı yasa oluna başvurmazsa şikayetten vazgeçmeyi kabul etmiş sayılır. Burada açık kabule gerek olmayıp zımni kabulünde geçerli olduğunu görmekteyiz.
İştirak Durumunda Şikayetten Vazgeçme
İştirak durumunda suç işlemiş sanıklardan biri hakkında şikayetten vazgeçme diğer sanığı da kapsar (TCK 73/5).
Bundan dolayı, şikayetçinin, iştirak durumunda işlenen suçun sanıklarından biri hakkında şikayetinden vazgeçip, diğer sanıklar hakkında şikayetten vazgeçmemesi mümkün değildir.
Sanıklardan biri davanın düşmesini istemiyorsa vazgeçme teklifini reddedebilir. Bu durumda dava kendisi hakkında yürümeye devam eder.
Vaz geçmenin diğer sanıklara da etki edebilmesi için bu sanıkların aynı eylemden dolayı sorumlu olması gerekir.
Eylemler farklı ise mağdur sanıklardan biri hakkında şikayetinden vazgeçip diğeri hakkında şikayetini sürdürebilir.
Vazgeçmeden vazgeçme olmaz bu sebeple sanık, şikayetten vazgeçme teklifini reddetmiş ise ancak yeni bir şikayetten vazgeçme teklifini kabul edebilir.
Süresi
Şikayetten kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar vazgeçilebilir. Bu bakımdan şikayetten vazgeçme kesinleşmiş cezanın infazına engel olmaz (TCK 73/4).

Yüksek Mahkeme Kararları
Y.4.C.D. E.2013/24136 K. 2015/39157 K.T. 24.06.2015
HAYATA KARŞI TEHDİT SUÇUNU OLUŞTURDUĞU VE TAKİBİNİN ŞİKAYETE BAĞLI OLMADIĞI GÖZETİLMEDEN KANUNİ OLMAYAN GEREKÇE İLE ŞİKAYETTEN VAZGEÇME NEDENİYLE DÜŞME KARARI VERİLMESİ
ÖZETİ: Sanığın, eşinin babası olan mağdura yönelik “…Alaca’da yaşatmam seni, vurdururum…” şeklinde sözler söylediğinin, mağdur ile tanık B. C.’ın soruşturma aşamasında ki birbiriyle tutarlı beyanlarından anlaşılması karşısında, mağdur ve aynı tanığın, sanıkla akraba olmaları sebebiyle, duruşma aşamasında sanığı cezadan kurtarmaya yönelik olduğu anlaşılan ve eylemi sair tehdit suçuna sokan beyanlarına itibar edilmek suretiyle eylemin, TCK’nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen, hayata karşı tehdit suçunu oluşturduğu ve takibinin şikayete bağlı olmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçe ile şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi kanuna aykırıdır.
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığın, eşinin babası olan mağdura yönelik “…Alaca’da yaşatmam seni, vurdururum…” şeklinde sözler söylediğinin, mağdur ile tanık B. C.’ın soruşturma aşamasında ki birbiriyle tutarlı beyanlarından anlaşılması karşısında, mağdur ve aynı tanığın, sanıkla akraba olmaları sebebiyle, duruşma aşamasında sanığı cezadan kurtarmaya yönelik olduğu anlaşılan ve eylemi sair tehdit suçuna sokan beyanlarına itibar edilmek suretiyle eylemin, TCK’nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen, hayata karşı tehdit suçunu oluşturduğu ve takibinin şikayete bağlı olmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçe ile şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Y.10.C.D. E. 2004/13427 K. 2004/1294 K.T. 14.02.2005
ŞİKAYETTEN VAZGEÇİLMEMESİ
3167 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Ahmet İlgar’ın yapılan yargılanması sonunda; kamu davasının düşürülmesine dair BAKIRKÖY 6. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 03.07.2003 gün ve 2001/1685 esas, 2003/779 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ile 22.09.2004 tarihinde daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
1-Müştekiye 4814 S.K.nın Geçici l.maddesi uyarınca çıkartılan davetiyenin tebliğinden sonra, ” bildirilen tarihteki celseye haklı mazereti gereği katılamayacağına ancak suçtan zarar görmesi nedeniyle davaya müdahil olarak katılmak istediğine ” ilişkin 05.05.2003 günlü ve hakim tarafından havale edilmiş dilekçe verdiği dikkate alınarak, şikayetçinin bu talebinin kamu davasındaki şikayetinin sürdüğü anlamını taşıdığı nazara alınıp yargılamaya devamla sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a-Yargı çevresi dışında ikametgahı olduğu anlaşılan müştekiye istinabe yoluyla bulunduğu yer mahkemesince ” 4814 S.K.nın geçici l.maddesi uyarınca duruşmaya katılmaması durumunda şikayetten vazgeçmiş sayılacağı” açıklamasını içeren davetiye tebliği sağlandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
b-Müştekiye meşruhatlı davetiye tebliğinden sonraki ilk celseye katılmadığı dikkate alınarak ikinci duruşma günü verilip bu oturuma katılıp katılmamasına göre bir karar verilmesi lüzumunun nazara alınmaması,
SONUÇ: Yasaya aykırı, müdahil vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün sair yönleri incelenmeksizin istek gibi BOZULMASINA, 14.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Y.6.C.D. E. 2021/2243 K. 2021/2684 K.T. 18.02.2021
ŞİKAYETE TABİ SUÇLARDA MÜŞTEKİNİN ŞİKAYETTEN VAZGEÇMESİ DURUMUNDA SANIKLARIN DA ŞİKAYETTEN VAZGEÇMEYİ KABUL ETMELERİ GEREKTİĞİ Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Soruşturulması ve Kovuşturulmasının Şikayete Tabi Olduğu – Müştekinin İfadesinde Olayı Anlattıktan Sonra “Ben Kimseden Şikayetçi Değilim” Dediği – Beyanın Şikayetten Vazgeçme Olarak Değerlendirilmesi Gerektiği – Ceza Muhakemeleri Kanunu’Nun İlgili Maddesi Uyarınca Sanıklara Şikayetten Vazgeçmeyi Kabul Edip Etmediklerinin Sorulup, Sonucuna Göre Hukuki Durumlarının Değerlendirilmesi Gerektiği
Özeti: Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Müşteki verdiği ifadesinde olayı anlattıktan sonra “Ben kimseden şikayetçi değilim” demiş ve bu irade beyanı oturum tutanağına yazılmıştır. Müştekinin beyanı şikayetten vazgeçme niteliğindedir. Sanıklara müştekinin şikayetten vazgeçme olarak değerlendirilen beyanına karşı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorulup, sonucuna göre hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nizip Ağır Ceza Mahkemesinin 04/06/2014 tarihli ve 2014/55 Esas, 2014/96 karar sayılı kararı ile ile sanıklar …, ve …’in, Müşteki …’e yönelik eylemleri nedeniyle; yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj suçlarının yanı sıra özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan da TCK’nun 134/1-son maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmiş, hükmün sanıklar müdafiileri tarafından süresi içerisinde temyizi üzerine, Dairemizin 07/10/2015 tarihli ve 2015/5119 Esas, 2015/43372 Karar sayılı ilamı ile sanıkların üzerine atılı özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hükmün onanması kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12/01/2021 tarih ve 2020/110688 sayılı yazısı ile özetle, “ 5237 sayılı TCK’nın 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Kayden 01/01/1972 doğumlu olan …, 14/05/2014 tarihli duruşmada müşteki sıfatı ile verdiği ifadesinde olayı anlattıktan sonra “Ben kimseden şikayetçi değilim” demiş ve bu irade beyanı oturum tutanağına yazılmıştır. Sanıklar …, ve …’e müştekinin şikayetten vazgeçme olarak değerlendirilen bu beyanına karşı, 5271 sayılı CMK’nın 73/6. madde ve fıkrası uyarınca şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorulmamıştır. Kovuşturmanın sonunda mahkeme tarafından sanıklar …, ve … hakkında mağdur …’e yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 5237 sayılı TCK’nın 134/1, 134/1-son cümlesi ve 53/1-2-3. maddeleri uyarınca 3’er yıl hapis cezasına ve hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.
Sanıklar …, ve …’e müştekinin şikayetten vazgeçme olarak değerlendirilen beyanına karşı 5271 sayılı CMK’nın 73/6. madde ve fıkrası uyarınca şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorulup, sonucuna göre hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden mahkemece yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması ve bu kararın Yüksek Daire tarafından onanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık oluşturduğu” gerekçesi ile Dairemizin 07/10/2015 tarihli ve 2015/5119 Esas, 2015/43372 Karar sayılı Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan “Onama” ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi yönünde itiraz talebinde bulunulması üzerine, dosya Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
1-)Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İTİRAZININ KABULÜNE,
2-)Dairemizin 07/10/2015 tarihli ve 2015/5119 Esas, 2015/43372 Karar sayılı, sanıklar …,ve … hakkında müşteki …’e yönelik Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hükme ilişkin “onama” ilamının kaldırılmasına,
3-)Sanıklar …, ve … hakkında müşteki …’e yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler kurulunun takdirine göre, suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanıkların üzerlerine atılı suçun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçlardan olması, müştekinin mahkemedeki 14/05/2014 tarihli beyanında sanıklar hakkında şikayetçi olmadığını beyan etmiş olması karşısında; müştekinin beyanının şikayetten vazgeçme niteliğinde olduğu ve sanıkların da şikayetten vazgeçmeyi kabul etmeleri halinde sanıklar hakkında açılan kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle TCK’nin 73/4 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …,ve … ile müdafiilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, 18/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Y.1.C.D E. 1983/2794 K. 1983/3431 K.T. 26.10.1983
ŞİKAYETTEN VAZGEÇME
KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇUNA İŞTİRAK
KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU
DAVA: Evli olan Nazlı’nın zorla kaçırılması suçunda katılmaktan sanıklar Aziz ve İsmail’in yapılan yargılamaları sonunda; TCK.nun 429/2, 55/3, 65/3 ve 59. maddeleri gereğince sanık Aziz’in 3 sene 10 ay 20 gün İsmail’in 2 sene 11 ay ağır hapis cezasiyle mahkumiyetlerine ve sanıklardan manevi tazminat alınarak müdahile verilmesine…….. 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 9.05.1983 gün ve 1983/65 Esas, 1983/113 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR: Yasal süresi içersinde yerine getirmeyen sanık Aziz’in temyiz isteminin reddiyle incelemenin diğer sanık İsmail’in temyizine hasren yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü :
KARAR: Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.,
Ancak;
Kamu davası açıldıktan sonra 21.02.1983 tarihinde Kale Sorgu Hakimliğine verdiği dilekçesinde bu sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini bildiren mağdurenin müdahilliğine karar verilemiyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde müdahilliğine ve buna bağlı olarak tazminat, nisbi harç ve vekalet ücretine hükmolunması, yasaya aykırı sanık İsmail vekilinin temyiz itirazları yerinde ise de, yeni bir yargılamayı gerektirmeyen bu hususun CMUK.nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün olduğundan mağdure Nazlı’nın bu sanık ile ilgili müdahillik sıfatı ile yükletilen manevi tazminat vekalet ücreti ve nisbi harcın karardan çıkartılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.10.1983 gününde oybirliği ile karar verildi.
Y.7.C.D. E. 2006/11529 K.2008/50 K.T. 21.01.2008
ŞİKAYETTEN VAZGEÇME
ÇOCUK TESLİMİ EMRİNE MUHALEFETİN CEZASI
SORUŞTURULMASI VE KOVUŞTURULMASI ŞİKAYETE BAĞLI SUÇLAR
ÖZETİ: Katılan vekili hükümden sonra 19.09.2007 havale tarihli dilekçesi ile sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini bildirmiş olduğundan, suçun takibi şikayete bağlı olması nedeniyle yeniden inceleme yapılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA: HUMK. nun 113/A maddesine muhalefetten sanık F. G. hakkında yapılan duruşma sonunda, beraatine dair Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nden verilen 15.09.2005 tarihli hükmün Yargıtay’ca incelenmesi katılan vekili tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının onama isteyen 17.07.2006 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Çocuk teslimine ilişkin mahkeme ara kararlarıyla alınan tedbire muhalefet suçlarının HUMK. nun 113/A maddesi kapsamındaki suçu oluşturduğu uygulaması yerleşmiş olmakla birlikte, suç tarihinden sonra 30.07.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı yasanın 96. maddesi ile İcra İflas Kanunu’nun 341. maddesinde yapılan değişiklik sonucu çocuk teslimi hakkındaki ara kararlarına aykırı davranışın bu madde kapsamında düzenlendiği ve şikayete tabi olduğu dikkate alındığında;
Katılan vekili hükümden sonra 19.09.2007 havale tarihli dilekçesi ile sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini bildirmiş olduğundan, suçun takibi şikayete bağlı olması nedeniyle 5237 sayılı TCK. nun 73. maddesine göre yeniden inceleme yapılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekmesi,
SONUÇ: Bozmayı icabettirdiğinden hükmün sair yönleri incelenmeksizin 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.01.2008 günü oybirliği ile karar verildi.
Eskişehir Ceza Avukatı Mahmut UYANIK saygıyla sunar.