Sendikal Hakların Kullanılmasının Engellenmesi Suçu

Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçu Türk Ceza Kanunu madde 118’de düzenlenmiştir. Bu suç uzlaştırma kapsamında değildir. Soruşturması ve kovuşturması re’sen yapılır. Genel dava ve ceza zaman aşımı sürelerine tabidir. Genel dava zaman aşımı süresi 8 yıl, ceza zaman aşımı süresi 10 yıldır. Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçunun 118/1’de geçen düzenlemesinin cezası 6 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası, 118/2’de geçen düzenlemesinin cezası 1 yıl ile 3 yıl arasında hapis cezasıdır.

Türk Ceza Kanunu madde 118 düzenlemesi şu şekildedir:

(1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya,
sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki
görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


(2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir
sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur.

Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçu suçu Türk Ceza Kanunu 2. kitap, 2. kısım 7. bölümde “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.

Hürriyete karşı suçlar şunlardır:

Eskişehir Ceza Avukatı Sendikal Hakların
Eskişehir Ceza Avukatı-Eskişehir İş Avukatı

Sendikal Hakların Kullanılmasının Engellenmesi Suçu Madde Gerekçesi

Madde metninde, sendikal hakların kullanılmasını en­gelleme fiilleri suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suç tanımında çeşitli seçimlik hareketlere yer verilmiştir.

Birinci Fıkra

Maddenin birinci fıkrasına göre, bir kimseye karşı cebir veya tehdit kullanılarak, bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faali­yetlerine katılmaya veya katılmamaya ya da sendikadan veya sendika yöne­timindeki görevinden ayrılmaya zorlanması, suç oluşturmaktadır. Bu suçun tamamlanmış şekline göre cezaya hükmedilebilmesi için, cebir veya tehdide maruz kalan kişinin sendikaya üye olması veya olmaktan vazgeçmesi, sen­dikanın faaliyetlerine katılması veya katılmaktan vazgeçmesi ya da sendika­dan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılması gerekmemektedir. Bu amaçlarla, kişiye karşı cebir veya tehdit kullanılması, söz konusu suç ta­mamlanmış gibi cezalandırılabilmek için yeterlidir. Bu bakımdan söz ko­nusu suç, bir teşebbüs suçu niteliği taşımaktadır.

İkinci Fıkra

Maddenin ikinci fıkrasında cebir veya tehdit kullanılarak ya da hu­kuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bir sendikanın faaliyetlerinin cebir veya tehditle ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmiş olması hâ­linde, suç tamamlanmış olur.

Sendikal Hakların Kullanılmasının Engellenmesi Suçu Yüksek Mahkeme Kararları

Y.4.C.D. E. 2012/3804 K. 2012/18937 K.T. 01.10.2012

SENDİKAL HAKLARIN KULLANILMASININ ENGELLENMESİ SUÇU

ÖZETİ: TCK’nın 118/1. maddesinde düzenlenen sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçunun, cebir veya tehdit kullanmakla oluşacağı gözetilmeden, hangi sanığın hangi mağdura karşı ne şekilde cebir veya tehdit kullandığı Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde hükmün gerekçesinde gösterilmeden hükümler kurulması yasaya aykırıdır.

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Karar: 1) Katılanlar vekilinin, katılan Handan Kır yönünden yasal süresinde hükmü temyiz etmesine karşın, diğer katılanlar E. O., S. T., A. M., K. D., N. C., M. I., N. S., S. O., U. V., N. K., A. G., S. G. ve F. E. yönünden hükmü yasal süresi geçtikten sonra temyiz ettiği,

Anlaşıldığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1 ve 1412 sayılı CMK’nın 317.maddesi uyarınca katılanlar E. O., S. T., A. M., K. D., N. C., M. I., N. S., S. O., U. V., N. K., A. G., S. G. ve F. E. vekilinin TEMYİZ İSTEKLERİNİN REDDİNE,

2) Diğer temyiz istemlerinin incelenmesinde ise;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

A) Sanıkların, Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçlarından hükümlülüklerine dair dosyanın incelenmesinde;

Katılanların Edirne Giyim Sanayi A.Ş de işçi oldukları ve Teksif Sendikasına üye oldukları, sanıkların ise aynı yerde müdür, şef, yönetici ve işçi grup başkanı olarak görev yaptıkları, katılanların iddiasına göre; sendikanın 09.02.2009 tarihinde grev kararını ilan edip, 02.04.2009 tarihinde fiilen greve başlanması üzerine işverenin, işten çıkartma baskısı ile işçilerin gruplar halinde notere giderek sendika üyeliğinden istifa ettiğinin, istifa eden kişilerin daha sonra tekrar sendikaya üye olmaları üzerine bazılarının işten atıldığının bazılarının ise çalıştıkları bölümlerin değiştirildiğinin ileri sürüldüğü, sanıkların ise 2009 yılındaki ekonomik kriz nedeni ile isçilere izin verdiklerini, kimseye sendikadan ayrılmaları için baskı yapmadıklarını, işten çıkartmakla tehdit etmediklerini savunması, dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde;

a) Katılanlar A. M., N. S., K. D.’un, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılığına kendilerine sendika üyeliğinden istifa etmeleri yönünde herhangi bir şey söyleyen olmadığı yönündeki anlatımda bulundukları, mağdur N. Ö.’in, sendika üyeliğinden istifa etmesi yönünde baskı görmediğini ifade ettiği,

b) Edirne Giyim Sanayi A.Ş’nin, 06.05.2009 tarihinde Edirne İş Mahkemesine, grevin durdurulması için dava açtığı, mahkemenin, 05.06.2009 tarih ve 195/199 sayılı kararındaki “sendikaya kayıtlı işçilerin 3/4’ten fazlasının noter aracılığıyla sendika üyeliğinden istifa etmiş olması ve çoğunluk tarafından BK’nun 23 ve devamı maddeleri gereğince hata, ikrah gibi nedenlerle iradeyi ortadan kaldıran bir nedenle istifa ettikleri de kanıtlanamadığından” şeklindeki gerekçe ile grev kararını kaldırdığı, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.09.2009 tarih ve 32450/23201 sayılı ilamı ile onandığı,

c) Sendikanın şikayeti üzerine Baş İş Müfettişi M. Y.’ün sendikadan istifa eden işçilerin, kendi irade ve istekleri ile ve kendi imkanları ile üyelikten çekildikleri, işverenin herhangi bir baskısının olmadığına dair rapor hazırladığı,

d) Edirne Giyim Sanayi A.Ş’nin iş yaptığı Almanya menşeli Hugo Boss firmasının, denetçisi Franz Riedinger tarafından hazırlanan raporda Edirne İş mahkemesinin 05.06.2009 tarih ve 195/199 sayılı kararından bahsedilerek “işçilerin, çevrede yeteri kadar iş imkanı olmadığı için işlerini kaybetme endişesi ile gönüllü olarak sendikadan istifa ettiklerini, diğer bazı arkadaşlarının istifa etmesi nedeni ile diğerlerinin de bu şekilde davrandığını, işverenin baskısı olmadan kendi kararları ile istifa ettiklerini” belirttiği,

e) Kovuşturma aşamasında dinlenen Noter Katibi tanık S. İ.’ın, üyelikten istifa etmek için işçiler geldiğinde iki kişinin de notere gelerek işçilere “istifa edemezsiniz”, Notere ise “isitifaname yazamazsınız” diye baskı yaptıklarını, polis çağrılması üzerine noterliği terk ettiklerini beyan ettiği,

f) Katılanlar ve katılanlar tarafından gösterilen, duruşmada dinlenen tanıkların özetle, sanıklar tarafından katılanlara sendika üyeliğinden ayrılmaları yönünde baskı yaptıklarını, işverence temin edilen arabalarla sendikaya gönderilip, istifa ettirildiklerini, noter masraflarının da işveren tarafından karşılandığını ifade ettikleri, sanıklar ve savunma tanıklarının da özetle; çalışanların sendika üyeliğinden ayrılmaları yönünde herhangi bir baskı olmadığını, istifa edenlerin kendi rızaları ile sendika üyeliğinden ayrıldıklarını ifade ettikleri,

g) Katılanların bir kısmının işten ayrıldığı, bir kısmının ise halen çalıştığı ancak işverene karşı tazminat davası açtıkları, davanın halen derdest olduğu, anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamına göre; katılanların çalışma vardiya saatleri, notere gidiş tarih ve saatlerine dair belgeler, izne ayrılmaları ve işe başlamalarına dair evraklar getirtilip, katılanların iş çalışma saatlerinde notere gidip gitmedikleri araştırılıp, katılanlar tarafından işverene karşı açılan davalar incelenip, fotokopiden ibaret belgelerin aslı temin edilip ya da aslı gibidir şeklinde onaylatılıp, katılanların anlatımlarındaki çelişkiler giderilmeye çalışılıp, farklı anlatımda bulunan tanıklar yüzleştirilip, istifanameyi düzenleyen noter, sanıklar ve katılanlar tarafından dilekçe ile dinlenilmesini istenilip, herhangi bir gerekçe gösterilmeden dinlenilmeyen tanıklar duruşmada dinlendikten sonra tüm belgeler gerekirse bilirkişiye verilerek, işverence yapılan izne ayırma işleminde hukuka aykırılık olup olmadığına dair rapor alınarak, yukarıda bahsedilen kanıtlar bütün halinde değerlendirilerek, hangi belge ve anlatımlara ne gerekçeyle üstünlük tanındığı da gerekçeye yansıtılmak suretiyle sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile hükümler kurulması,

B) N. E.’un, iddianamede ve gerekçeli karar başlığında mağdur olarak yer almamış olması, sanıkların bu kişiye karşı herhangi bir eyleminden bahsedilerek dava da açılmamış olması, N. E.’un 16.12.2010 tarihli duruşmada tanık olarak dinlenmesi karşısında; sanık S. U.’un, N. E.’a sendikadan istifa etmesi için baskı yaptığı kabul edilerek, temel cezanın TCK’nın 43. maddesi ile artırılması sureti ile CMK’nın 225/. maddesine aykırı olarak açılmamış davadan hüküm kurulması,

C) Sanıklar H. A., A. A., C. P., S. U., S. Y., A. G. ve Z. B.’e, ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nın 43. maddesi uygulanarak CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması,

D) İddianamede ve gerekçeli karar başlığında mağdur ve katılan olarak gösterilen A. G. duruşmaya çağrılarak, aleyhe kanıt sunma imkanı tanınmadan ve davaya katılmak isteyip istemediği sorulmadan hüküm kurularak CMK’nın 234. maddesine aykırı davranılması,

E) Haklarında hükümlülük kararı verilen sanıklar yönünden, CMK’nun 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair düzenlemenin uygulanıp uygulanmayacağının tartışmasız bırakılması,

F) Kabule göre de;

a) TCK’nın 118/1. maddesinde düzenlenen sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçunun, cebir veya tehdit kullanmakla oluşacağı gözetilmeden, hangi sanığın hangi mağdura karşı ne şekilde cebir veya tehdit kullandığı Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde hükmün gerekçesinde gösterilmeden hükümler kurulması,

b) Görevsizlik kararında sanıklara 5237 sayılı TCK’nın 117/1-4 maddelerinin de uygulanmasının istenmesi karşısında sanıkların eylemlerinde suç tekliği ya da çokluğu olup olmadığı da değerlendirilmeden, iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçundan açılan davada hüküm kurulmaması.

Sonuç: Yasaya aykırı, katılan H. K. vekili ile sanıklar H. A., A. A., C. P., S. U., S. Y., A. G. ve Z. B. müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 01.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık bu suçun şüphelisi veya sanığı konumunda olan müvekkillerine özenle ve profesyonellikten taviz vermeden Eskişehir Ceza Avukatı olarak müdafilik hizmeti verdiği gibi bu suçun mağduru veya suçtan zarar göreni konumunda olan müvekkillerini de mahkemede Eskişehir Ceza Avukatı olarak özveriyle temsil etmekte ve haklarını savunmaktadır.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!