Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu

Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu Türk Ceza Kanunu madde 264’de düzenlenmiştir. Düzenleme şu şekildedir: “Bir rütbe veya kamu görevinin veya mesleğin, resmi elbisesini yetkisi olmaksızın alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giyen veya hakkı olmayan nişan veya madalyaları takan kimseye üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”

“Elbisenin sağlayacağı kolaylık ve olanaklardan yararlanarak bir suç işlenirse, yalnız bu fiilden ötürü yukarıdaki fıkrada belirtilen cezalar üçte biri oranında artırılarak hükmolunur.”

Görüleceği üzere suçun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suç uzlaşmaya tabi değildir ve re’sen soruşturulup kovuşturulur. Dava zaman aşımı süresi 8 yıl, ceza zaman aşımı süresi 10 yıldır.

Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu Madde Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrasında, bir rütbe ya da kamu görevinin veya mesleğin resmî elbisesini yetkisi olmadan alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giymek veya hakkı olmadığı hâlde belirli nişan veya madalyaları takmak suç olarak tanımlanmıştır.

Elbisenin ait olduğu kamu görevine ilişkin işlerin yapılmasına teşebbüs edilmesi, ayrı bir suç oluşturur. Bu durumda ayrıca yukarıdaki madde hükmüne göre cezaya hükmetmek gerekir.

Maddenin ikinci fıkrasında, haksız olarak giyilen elbisenin sağlayacağı kolaylık ve olanaklardan yararlanılarak suç işlenmesi hâlinde, elbise giymeye ait cezanın artırılacağı açıklanmıştır. Böylece hem haksız elbise giymenin cezası artırılacak ve hem de işlenen suçtan dolayı ceza verilecektir.

Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu
Eskişehir avukat

Emsal Yargıtay Kararları

YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2000/1437 Karar Numarası: 2000/2034 Karar Tarihi: 24.02.2000

Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu

Kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme suçu

DAVA: Tedbirsizlik ve dikkatsizlik neticesi yaralamaya sebebiyet vermekten sanık F’ın yapılan yargılaması sonunda; mahkuûmiyetine dair ( Sarıgöl Asliye Ceza Mahkemesi )den verilen 17.11.1998 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekil itarafından süresinde dilekçeyle istenmek ve dava evrakı C. Başsavcılığı’nın 11.2.2000 tarihli tebliğnamesiyle daireye gönderilmekle okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR: 1.10.1986 doğumlu olan sanığın 21.9.1997 suç tarihinde 10 yaşında olup 11 yaşından küçük olması sebebiyle 2253 sayılı kanunun 11. maddesi gereğince hakkında kamu davası açılmasının mümkün olmadığı, c. savcılığınca yaşı yönünden kuşku duyulması halinde Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açılıp yaşının düzeltilmesinin istenmesi ve sonucunda 11 yaşından büyük olduğu anlaşılırsa kamu davasının açılması gerekli olduğu cihetle CMUK’nun 255. maddesine göre yaş tashihlerinin ceza mahkemesinde yapılmasının usulen açılmış davalarda uygulanabileceği gözetilerek aynı kanunun 253/4. maddesi uyarınca yargılamanın durmasına ve dosyanın C. Savcılığına tevdiine karar verilmesi gerekirken hatalı olarak açılan davada yargılama sürdürülüp yaş tashihi de yapılmak suretiyle hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak ( BOZULMASINA ), 24.2.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2013/10303 Karar Numarası: 2015/23086 Karar Tarihi: 06.04.2015

Dolandırıcılık suçu

İşaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçu

ÖZETİ: Sanık hakkında özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçundan verilen hükme yönelik incelemede; Katılanın beyanında sanığın zabıta kıyafetiyle geldiğini, şapkasını araçta bıraktığını beyan etmesi, adli emanetin 2011/94 sırasına kayıtlı zabıta şapkasını polislere teslim etmesi, hastanenin güvenlik kamera kayıtlarında sanığın hastane içinde zabıta kıyafetiyle dolaştığının belirlenmesi karşısında, sanığın TCK’nın 264. maddesinde düzenlenen özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiştir.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Olay günü sanığın kendisini zabıta görevlisi olarak tanıtıp katılana İ.’in nerde olduğunu sorduğu, katılanın İ. isimli nakliyeciyi aradığı, ancak İ.’in kimseyle taşıma konusunda sözleşmediğini söylemesi üzerine, katılanın sanığa hangi İ.’i aradığını sorduğunda sanığın “neyse boşver” diyerek katılana “Terme’de çekyat var onu alıp gelelim” dediği, katılanın kabul etmesi üzerine birlikte kamyonete bindikleri, Devlet Hastanesi önüne geldiklerinde sanığın, kayınbiraderi olduğunu, bakıp geleceğini söyleyip katılanın beklemesini istediği, 2-3 dakika sonra sanığın geri gelerek yabancı paraları çıkartıp acele para gerektiğini, dolar bozup bozamayacağını sorduğu, katılandan doları bozmasını ya da para varsa Terme’de iade etmek üzere vermesini istediği, katılanın sanığa 500 TL, verdiği, sanığın parayı alıp hastaneye girdiği ancak bir daha gelmediği olayda;

1- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

2- Sanık hakkında özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçundan verilen hükme yönelik incelemede;

Katılanın beyanında sanığın zabıta kıyafetiyle geldiğini, şapkasını araçta bıraktığını beyan etmesi, adli emanetin 2011/94 sırasına kayıtlı zabıta şapkasını polislere teslim etmesi, hastanenin güvenlik kamera kayıtlarında sanığın hastane içinde zabıta kıyafetiyle dolaştığının belirlenmesi karşısında, sanığın TCK’nın 264. maddesinde düzenlenen özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 06.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


Eskişehir avukat Mahmut Rasul UYANIK saygıyla sunar.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!