Mirasçılar, miras bırakanın ölümüyle mirası bir bütün olarak kanun gereği kazanırlar. Ancak kanun gereği kendiliğinden geçen mirasın mirasçılar tarafından istenmemesi durumunda kanun koyucu tarafından mirasın reddi müessesi öngörülmüştür. Mirasın reddi ve hükümleri 4721 sayılı TMK 605 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre mirasın reddi, tek taraflı kullanılan bozucu yenilik doğuran bir hak olup, yasal ve atanmış mirasçılar tarafından kullanılabilmektedir.
Gerçek Ret
Mirasçıların kanun gereği intikal eden mirası edinmek istememeleri halinde TMK madde 606’ya göre yasal mirasçılar miras bırakanın ölümünü öğrendikleri, vasiyetname ile atanmış mirasçılar miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren üç ay içinde mirası reddedebilirler. Üç aylık süre hak düşürücü olup, bu süre içinde mirasın reddedilmemesi haline miras kayıtsız şartsız kabul edilmiş sayılır. TMK 615’e göre istisnai hallerde sulh hukuk mahkemesinden ret süresinin uzatılması istenebilir. Önemli sebeplerin varlığı halinde hakim, yasal veya atanmış mirasçıya tanınmış ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tayin edebilir. TMK 610/2’ye göre ret süresinin dolmasından önce mirasçının açık kabul beyanında bulunması, mirasçı sıfatıyla tereke işlemlerine karışması, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için mutad olmayan işler yapılması ya da mirasçının tereke mallarını gizlemesi veya kendine mal etmesi durumunda, ret süresi dolmamış olsa dahi mirası reddedemez. Açık kabul beyanı, yazılı veya sözlü olarak murisin son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde yapılabilir. Ancak bu usul zorunlu olmayıp, mirasçının ilgili kişilere kabul beyanında bulunması halinde de geçerlidir. Mirasın reddini isteyen yasal veya atanmış mirasçılar, sulh hukuk mahkemesine yazılı veya sözlü beyan ile başvurabilirler. Ret beyanının gerekçeli olması gerekemez. Hakim, yazılı veya sözlü yapılan ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Reddin kayıtsız şartsız yapılması gerekmektedir. Örneğin murisin borçlarının reddedilip, aktif malvarlığının kabul edilmesi mümkün değildir. Usule uygun yapılmış ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh hukuk mahkemesince özel kütüğüne yazılır. Reddeden mirasçının talep etmesi halinde kendisine reddi gösteren bir belge verilir. “Bir mirasçı, mirası ret için gerekli süreyi geçirdikten ve mirası kabul etmiş sayılmasından sonra yasaya aykırı olarak sulh hukuk mahkemesinde reddi tescil ettirmiş ise, tereke alacaklılarının bu usulsüz tescili iptal, geçersizliği hüküm altına aldırmak için, hukuki yararları olması sebebiyle dava açma hakları vardır.”
Hükmi Ret
4721 sayılı TMK 605/2’ye göre ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmişse ayrıca ret beyanına gerek olmaksızın miras reddedilmiş sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/4-332 E., 2008/336 sayılı kararının “…İkinci fıkrası “Ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu “veya” dan önceki cümle ilgilendirmektedir. Türk Medeni Kanununun 545. maddesinin sadeleştirilmiş şekli aynen kaleme alınmıştır. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK. m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır…” gerekçesiyle ifade edildiği gibi gerçek retten farklı olarak
hükmi rette miras bırakanın ölümü ile birlikte miras kendiliğinden mirasçılara intikal etmeyecektir, meğerki mirasçı açıkça mirası kabul etmiş olsun veya yukarıda TMK 610/2’de zikredilen davranışlardan birini gerçekleştirsin. Nitekim bu husus Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/5093 E., 2017/2120 sayılı “…Dava miras bırakanın yasal mirasçıları tarafından açılmıştır. Davacılar miras bırakanın ölüm tarihinde, terekesinin borca batık olduğunu belirtip bu sebeple terekenin borca batık olduğunun tespitine kararı verilmesini talep etmişlerdir ( TMK. m. 605/2 ). Yasal mirasçılar, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işleri yapmamış olmaları veya terekeyi sahiplenmemiş bulunmaları halinde terekenin ölüm tarihinde borca batık olduğu yönünde tespit kararı verilmesini isteyebilirler. Terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmeleri Türk Medeni Kanununun dürüstlük kuralına aykırı olur. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz…” karar gerekçesinde de ifade edilmiştir. Miras bırakanın aczinin kabul edilebilmesi için, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/4-332 E., 2008/336 sayılı kararının “…Bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi, miras bırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı gibi, maaşının da bulunmadığı, herhangi bir işte de çalışmadığı belirlenmiştir. Yani miras bırakanın ödemeden aczi açıkça bellidir. Karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olup, aksi davacı tarafından ispat edilememiştir…”
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13823 E., 2017/7231 sayılı kararının “…Mirasın hükmen reddine dair olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü vb. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir…” gerekçeleri ile ifade edildiği gibi murisin aktif malvarlığının bulunmaması, muris hakkında aciz vesikası bulunması gibi durumlarda aciz halinde bulunduğu kabul edilmektedir.
Koruma Önlemi Olarak Terekenin Deftere Geçilmesi
TMK 607’da koruma önlemi olarak terekenin deftere geçirilmesinden bahsedilmektedir. Koruma tedbiri olarak defter tutmada, mirasçılar mirasa tedbir koydurmak için veraset ve intikal vergisi matrahına girmesi gereken malların kaçırılmasına ilişkin ihtimallerin bulunduğu hallerde vergi dairesince tereke defterinin tutulmasını talep edilebilmektedir. Tereke defterinin yazılması sadece vergi dairesinin talebine yönelik olmayıp, mirasçıların mirasla ilgili haklarını da koruyan bir uygulamadır. Vergi dairesince tereke defterinin tutulması talebinin kabulü halinde, mirası reddetmek isteyen yasal veya atanmış mirasçılar, yazım işleminin sona erdiğinin sulh hukuk hakimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlayacaktır. Ret süresi TMK 606’da zikredildiği gibi üç aydır.
Ret Hakkının Sonradan Gelen Mirasçılara Geçmesi
TMK 608’e göre mirasçının mirası reddetmeden ölmesi halinde ret hakkı kendi mirasçılarına geçecektir. Sonradan gelen mirasçılar için üç aylık ret süresi, kendilerinin miras bırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Kanun koyucu sonradan gelen mirasçılar için ret süresine ilişkin koruyucu bir düzenleme getirmiştir. Buna göre ret süresi, kendilerinin miras bırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez. Ancak sonradan gelen mirasçının murisinin mirası reddetmesi ile önceki murisin mirasçısı halin gelmesi halinde bu mirasçılar için ret süresi, mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlayacaktır.
Mirasın Reddi Sonuçları
Mirasın reddi, reddeden mirasçı bakımından geçmişe yönelik sonuç doğurur. Buna göre mirasçılık sıfatı geçmişe yönelik olarak sona erecektir. TMK 611’e göre mirasın paylaştırılmasında reddeden mirasçı ölmüş gibi değerlendirilerek onun payı diğer hak sahiplerine geçer.
Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu takdirde ret, sulh hâkimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.
Mirasın en yakın mirasçıların tümü tarafından reddedilmesi halinde, sulh hukuk mahkemesi, mirası iflas hükümlerine göre tasfiye edecektir. Miras mirası reddedenin yerini alan mirasçılara geçmez. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. En yakın mirasçılar değil de mirasın yalnızca murisin altsoyunun tümü tarafından reddedilmesi halinde bunların payı sağ kalan eşe geçer.
Mirasın Reddi Beyanının İptali
Kanun koyucu reddi miras beyanının iptaline izin verir düzenleme öngörmemiştir. Ancak ret beyanı, TBK genel hükümler kapsamında iradeyi sakatlayan hallerden biri neticesinde verilmişse, yanılma, aldatma, korkutma sonucu yapılan ret işlemi için iptal talebinde bulunulabilir. Mirasçı ret beyanının iptalini genel hükümler dairesinde dava yolu ile ileri sürecektir.
Mirasçıların Alacaklılarının Korunması
TMK 617’ye göre malvarlığı borcuna yetmeyen yani aciz halinde olan mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden itibaren altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir. Kanun koyucu böylelikle borcu ödemekten kaçınmak amacıyla mirası reddeden mirasçıların alacaklıların haklarının korunmasını amaçlamıştır.
Mirasbırakanın Alacaklılarının Korunması
TMK 618’e göre borca batık bir mirası reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar. Kanun koyucu bu hükme bir istisna getirerek olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyizi bu sorumluluğun dışında tutmuştur. Ayrıca 618/3 fıkrasında getirilen hükümle iyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu tutulmuş, böylelikle iyi niyetle mirası reddeden mirasçılar korunmuştur. Bu husus Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/2123 E., 2015/7239 sayılı kararının “…Davacılar, murisin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır.
Ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar ( m. 618 f.l). Murisin alacaklılarının korunması aşağıdaki koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için; Miras açılmış olmalıdır. Ödemeden aciz bir muris bulunmalıdır. Miras süresinde reddedilmelidir. Reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olmalıdır. Mirasın kayıtsız şartsız reddi kararının iptali davalı tüm mirasçılara yöneltilmelidir. Bu konuda açılacak dava herhangi bir süreye tabi değildir. Kanun koyucu mirası reddin iptali için altı aylık hak düşürücü süreyi mirasçıların alacaklarının korunması için koymuştur ( m. 617 f.1)…” gerekçesiyle de ifade edilmiştir.
Mirasın Reddinde Avukatlar İçin Özel Vekaletname Zorunluluğu
Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasçının vekille temsil edilmesi halinde mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Buna göre genel vekaletname ile vekil tayin edilen avukatlar, müvekkil adına mirasın reddi beyanında bulunamaz ve müvekkili bununla ilgili davalarda temsil edemez.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/5640 E., 2017/5405 sayılı kararının “…Dava, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır ( m. 605/2 ). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur… Ayrıca, davacının verdiği vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacı vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi de yerinde değildir…” Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13823 E., 2017/7231 sayılı kararının “…Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606.maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet
yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı
mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına
İlişkin Tüzüğün 39/2.fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da
zorunludur…” gerekçeleri ile özel vekaletname zorunluluğu vurgulanmıştır.
Eskişehir Avukat Cansu ÖNÇKLER UYANIK