Eskişehir Miras Hukuku Avukatı

Miras, malvarlığı planlamasının önemli bir yönüdür ve bir miras avukatı tutmak, mirasın karmaşıklığıyla uğraşan herkes için akıllıca bir karar olabilir. Bir miras avukatı, mirasın isteklerinize göre dağıtılmasını sağlamaya yardımcı olabilir ve ayrıca miraslarını idare etmede yardıma ihtiyaç duyabilecek hak sahipleri için yasal rehberlik sağlayabilir. Bu yazıda, bir miras avukatının rolünü ve mirasla ilgili yasal süreçte size nasıl yardımcı olabileceğini anlatacağız.

Miras Avukatı Baktığı Davalar

  • Tereke davaları,
  • Yaş ve isim tashihi,
  • Mirasın reddi,
  • Vasiyet sözleşmelerinin düzenlenmesi,
  • Nüfus davaları,
  • Veraset ve intikal davaları,
  • Vasi tayini,
  • Miras sözleşmelerinin hazırlanması,
  • Mirasın taksimi,
  • Ortaklığın giderilmesi davaları (izale-i şüyuu),
  • Tasarrufların iptali,
  • Mirasçılık belgesi alınması ve iptali,
  • Menkul & gayrimenkul kiraları,
  • Bina ve arsa kiralanmasında ortaya çıkan ihtilaflar,
  • Kira bedellerinin arttırılması, düşürülmesi davaları,
  • Ecri misil ile ilgili davalar,
  • Müdahalenin men-i,
  • Tahliye davaları,
  • Kooperatiflere ilişkin davalar,
  • Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri,
  • Tapu iptali & tescili hususlarında Eskişehir miras avukatı olarak ve yakın illerde avukatlık ve danışmanlık hizmet vermekteyiz.
Eskişehir Miras Avukatı
Eskişehir Miras Avukatı

Miras Avukatı Nedir?

Bir miras avukatı, mirasla ilgili konuları ele alma konusunda uzmanlaşmış bir hukukçudur. Müvekkillere miras hukukuna özgü muris muvazaası, izaley-i şuyu, ecri misil davaları gibi davalarda hukuki olarak yardımcı olan avukatlara miras avukatı denilmektedir.

Neden Miras Avukatı Tutmalısınız?
Bir miras avukatı tutmayı düşünmenizin birkaç nedeni olabilir. Örneğin, miras açıldıktan sonra mal paylaşımını sizin dışınızdaki mirasçılarla yapamamış bu konuda anlaşamamış olabilirsiniz. Miras bırakan mirasçılardan birine veya bir kısmına mirastan mal kaçırmak amacıyla mirasa konu mal varlığının bir kısmını veya tamamını tapuda satış göstermek suretiyle bağışlamış olabilir ki bu durumda müris muvazaası söz konusudur.

Ayrıca, bir miras avukatı, miraslarıyla ilgili anlaşmazlıklarla uğraşan hak sahiplerine yasal rehberlik sağlayabilir. Örneğin, mirasın nasıl dağıtılacağı konusunda bir anlaşmazlık varsa, bir miras avukatı lehtarı mahkemede temsil edebilir ve hakları için mücadele etmesine yardımcı olabilir.

Miras Avukatı Ne İş Yapar?

Bir miras avukatı, ihtiyaçlarınıza bağlı olarak çeşitli hizmetler sağlayabilir. Bir miras avukatının yapabileceği görevlerden bazıları şunlardır:

Veraset: Bir mirasın vasisi olarak adlandırılırsanız, bir miras avukatı, veraset sürecini yönlendirmenize ve mirasın merhumun isteklerine göre dağıtılmasını sağlamanıza yardımcı olabilir.

Uyuşmazlık çözümü: Mirasla ilgili bir anlaşmazlık varsa, bir miras avukatı lehtarları mahkemede temsil edebilir ve hakları için mücadele etmelerine yardımcı olabilir.

Miras konusunda yardıma ihtiyacınız varsa, varlıklarınızın isteklerinize göre dağıtıldığından emin olmak için bir miras avukatı tutmayı düşünün.

bir miras avukatı tutarken dikkate alınması gereken bazı ek noktalar şunlardır:

Deneyim: Bir miras avukatı tutarken, emlak planlaması ve miras hukuku konusunda deneyimli birini aramak önemlidir. Deneyimli bir avukat, yasal süreçte ilerlemenize ve çıkarlarınızın korunmasını sağlamanıza yardımcı olacak bilgi ve becerilere sahip olacaktır.

İletişim: Miras avukatınızla iletişim kurmak konusunda kendinizi rahat hissettiğinizden emin olun. İyi bir avukat, sorularınıza ve endişelerinize yanıt vermeli ve yasal süreç boyunca sizi bilgilendirmelidir.

Özetle, bir miras avukatı tutmak, mirasın karmaşık yasal sürecini yönlendirmenize ve varlıklarınızın isteklerinize göre dağıtılmasını sağlamanıza yardımcı olabilir. Bir miras avukatı tutarken, deneyimlerini, itibarlarını, iletişim becerilerini, ücretlerini ve diğer profesyonellerle çalışma isteklerini göz önünde bulundurduğunuzdan emin olun. Doğru avukat yanınızda olduğunda, haklarınızın emin ellerde olduğunu bilmenin huzurunu yaşayabilirsiniz.

Yüksek Mahkeme Kararları

Y.3.H.D. E.N. 2010/23159 K.N. 2011/4348 K.T. 21.03.2011

ECRİ MİSİL

KESİN DELİL

MÜDAHALENİN ÖNLENMESİ

ÖZETİ: Davacının, müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil konusunda açtığı dava sonucu ke­sinleşen karar, taraflar yönünden bu davada kesin delil ve emsal niteliğindedir. Bu davada dava konusu edilen dönemde davalı tarafın­dan işgale son verildiği de ileri sürülmediğine göre bilirkişi tarafından saptanan ecrimisile hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Dava dilekçesinde 67 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hü­küm kesin olarak verildiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HUMK 427/6. madde hükmü gereğince kanun yararına bozulması istenilmiştir.

YARGITAY K ARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, paylı mülkiyete konu taşınmazın davalı tarafından haksız işgali nedeniyle tahliye tarihine kadar ödenmeyen 21 gün karşılığı 67, 00 TL ecrimisilin tahsili istenilmiştir.

Mahkemece, davanın reddine miktar itibariyle kesin olarak karar veril­miştir.

Kural olarak ecrimisil; kötüniyetli zilyedin haksız işgali nedeniyle hak sahibine ödemekle yükümlü olduğu bir tür (haksız fiil benzeri eylem nedeniyle oluşan zarara ait) tazminattır (TMK m. 995).

Somut olayda, dava konusu bağımsız bölümün müşterek mülkiyet şek­linde kayıtlı olduğu ve davacının 7/36, davalının 4/36 nispetinde payları bulun­duğu, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/490-2009/30 sayılı kararı ile davalının müdahalesinin önlenmesine ve ecrimisile karar verildiği ve hük­mün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Davacının, müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil konusunda açtığı dava sonucu kesinleşen karar, taraflar yönünden bu davada kesin delil ve emsal nite­liğindedir. Bu davada dava konusu edilen dönemde davalı tarafından işgale son verildiği de ileri sürülmediğine göre bilirkişi tarafından saptanan ecrimisile hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhake­meleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeplerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gön­derilmesine 21/3/2011 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Y.23.C.D. E. 2015/14363 K. 2015/6972 K.T. 23.11.2015

SUÇ : Mala zarar verme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Katılanın mülkiyeti hazineye ait …………. köyü 118 ada 1 parsel nolu tarla vasfındaki taşınmaza buğday ektiği, daha sonra sanığın bu yeri traktörle sürmek suretiyle buğdaylara zarar vererek mala zarar verme suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;

…………… köyü 118 ada 1 nolu parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin hazineye ait olduğu, sanığın bahsi geçen yeri katılanın buğday ekmesi nedeniyle 3091 sayılı kanun hükümleri gereğince bu yerin kendi zilyetliğinde bulunduğunu belirterek şikayette bulunduğu ve tecavüzün önlenmesini talep ettiği, bunun üzerine …………. Kaymakamlığının 19.10.2010 tarihli kararında katılanın taşınmazdaki tecavüzün menine ve sanık tarafından ecrimisil ödenmek suretiyle kullanılmasına devam edilmesi kararı verildiği, bu karardan sonra sanığın davaya konu yeri sürdüğünün anlaşılması karşısında, unsurları itibariyle oluşmayan mala zarar verme suçundan sanığın beraatine kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.11.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

Kadastro tespit tutanağına göre uyuşmazlık konusu yerin sanığın babası olan İ. S.’ün işgalinde hazine arazisi olduğu, İ. S. tarafından açılmış bulunan kadastro tespitine itiraz davası sonucunda verilen Tufanbeyli Kadastro mahkemesinin 2001/232 esas, 28/06/2001 tarih ve 2001/149 sayılı kararı ile davanın reddine ve ilgili parselin hazine adına tapuya tesciline hükmedildiği, sanık H.. S.. tarafından ………… Kaymakamlığına yapılan başvuru ile G. Ü.’nün tecavüzünün önlenmesinin talep edilmesi üzerine, Tufanbeyli Kaymakamlığı İdare Kurulu tarafından 3091 sayılı Kanun gereğince verilen 19.10.2010 tarih ve 2010/02 sayılı kararda, davalının traktör ile ekim yapmak suretiyle tecavüzde bulunduğu belirtilip davacı ve davalının bu yerde hakları bulunmadığından davalının tecavüzünün önlenmesine, nizalı yerin kamuya teslimine karar verildiği, ayrıca kadastro tutanağında işgalci olarak gözüken İ. S.’ün mirasçısı olan davacı H.. S..’ün ecri misil bedelini ödemek suretiyle bu yerin kullanmaya devam etmesinin de kararlaştırıldığı, söz konusu men kararı infaz edilerek taşınmazın hazineye teslim edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Kaymakamlığın men kararında dosyamız sanığı olan H.. S..’ün de taşınmaz üzerinde hakkı olmadığı vurgulanmakla birlikte kiralama hükmü doğuracak şekilde bu kişinin kullanmaya devam etmesine karar verilmesi yok hükmünde sayılmalıdır. Çünkü hazine arazilerinin ne şekilde kiralanacağı mevzuatla belirlenmiş olup, kaymakamlar hazine arazilerini mevzuata aykırı şekilde istedikleri kişiye tahsis edemezler. Bu nedenle men kararının sonunda yer alan sanığın “araziyi kullanmaya devam etmesi” şeklindeki bölüm hukuki dayanaktan yoksun olup yok hükmündedir. Bu açıdan yasadan kaynaklanan bir yetkiye dayanmayan tahsis kararı sanığa araziyi kullanma hakkı vermemektedir. Nitekim Maliye tarafından mahkemeye verilen cevaplarda sanığın kiraladığı bir taşınmazın bulunmadığı belirtilmek suretiyle sözü edilen cümlenin kiralama anlamına gelmediği kabul edilmiş olmaktadır.

Hazineye ait olan taşınmaza tecavüz eden herkes ecri misil ödemek zorundadır. Ecri misil kararı haksız işgal tazminatı olduğundan gelecek adına hüküm ifade etmez. Bu nedenle hazine arazisini işgal eden kişinin ödediği ecri misil tazminatı ona geleceğe yönelik üstün hak bahşetmeyeceğinden boş olan bir araziyi bir başka yıl başka bir kimse işgal edebilir. İlgili mevzuat gereğince ecri misil ücreti tahsil edildikten sonra taşınmazın tahliyesine karar verilip hazineye teslim edilmesi gerekmektedir.

Söz konusu taşınmaza gelince 2010 yılında katılan tarafından işgal edilerek buğday ekildiği konusunda anlaşmazlık bulunmamaktadır. Mülk sahibi hazine olduğundan sanığın, işgalci olan katılan ile hazine arasındaki sorunun tarafı olmayacağı açıktır. Katılanın ecri misil ödemesi halinde o yılki ürünler kendisine ait olacaktır. Ancak dosya içerisinde bu işgalcinin ecri misil ödediğine ilişkin belge bulunmamaktadır. Mevzuata uygun olarak, tecavüzün men edilmesinden sonra taşınmaz, üzerindeki ekinlerle birlikte hazineye teslim edilmiştir. Artık ekinler de hazineye ait sayılmalıdır.

O halde;

Sanığın hiçbir hakkı olmamasına karşın, hazineye ait olan ekili bir araziyi sürerek zarar vermesi şeklindeki eylemi kamu malına zarar verme suçunu oluşturacağından, basit mala zarar verme suçundan kurulan hükmün vasıftan bozulması yerine; sayın çoğunluğun eylem suç oluşturmayacağından sanığın beraat etmesi gerektiği yönündeki bozma kararına katılmıyorum.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!