Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi Suçu Nedir?

Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu Türk Ceza Kanunu madde 262’de düzenlenmiştir. Cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

Kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçu Şikayete tabi olmayıp re’sen soruşturulup kovuşturulur.

Dava zaman aşımı süresi 8 yıl, ceza zaman aşımı süresi 10 yıldır.

Asliye Ceza Mahkemeleri bu suç ile ilgili yargılamaları yapmakla görevlidir.

TCK m. 262 düzenlemesi şu şekildedir:

  • Bir kamu görevini, kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden veya terk emri kendisine bildirilmiş olduğu halde görevi sürdüren kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi Suçu Madde Gerekçesi

Madde metninde, bir kamu görevinin hukuka aykırı bir şekilde üstlenilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suç, hukuka aykırı olarak, kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs etmek veya bu gö­revden ayrılması kendisine bildirilmiş olduğu hâlde, görevi sürdürmeye ça­lışmak suretiyle oluşmaktadır. Suçun oluşması için göz önünde bulundurul­ması gereken husus, kişinin kamu görevinin verdiği yetkileri kullanmaya teşebbüs etmesidir.

Yargıtay Kararları

YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2013/13764 Karar Numarası: 2015/16716 Karar Tarihi: 26.11.2015

SUÇ : Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;

Suçtan zarar görmesine ve yargılama aşamasında usulüne uygun olarak katılma isteminde bulunmasına rağmen, bu konuda haklarında karar verilmeyen ve 13/09/2011 tarihli dilekçe ile hükmü temyiz eden müşteki vekilinin CMK’nın 237/2. maddesine göre katılma talebinin kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

TCK’nın 262/1. maddesinde düzenlenen kamu görevini usulsüz üstlenme suçunun hareket öğesini; bir kamu görevini kanun ve diğer mevzuata aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs edilmesi oluşturmaktadır. Bu suçun meydana geldiğinden söz edilebilmesi için yalnızca bir kamu görevine ilişkin sıfatın kullanılması yeterli görülmemekte, eylemli olarak bir kamu görevinin fail tarafından yerine getirilmeye kalkışılması zorunlu bulunmaktadır. Bu bakımdan, suçun tamamlanması için failin üstlenmeye kalkıştığı kamu görevini tamamlaması veya bu fiilden dolayı çıkar sağlamış bulunması ya da mağdura bir zarar vermesi de gerekli değildir. Failin bir kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs ettiğinin saptanması durumunda suçun tamamlandığı kabul edilmelidir.

Sanığın 2004 yılından itibaren Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından seçilen Kayseri İli Merkez Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı görevini yürüttüğü, 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin 4. fıkrasında “Belediye meclislerinin her yenilenmesinde çiftçi mallarını koruma meclisi üyeleri ile murakabe heyeti üyeleri yukarki bentte bildirilen usule göre yeniden seçilirler.” hükmü bulunduğu, 29/03/2009 tarihinde yapılan mahalli seçimler sonrasında Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisinin yenilenmesine rağmen koruma meclisi ve murakabe heyeti seçimlerinin Büyükşehir Belediye Meclisince yapılmadığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan alınan görüşe istinaden, sanığın başkanlığını yürüttüğü çiftçi mallarını koruma sahalarında görev yapmak üzere Kocasinan ve Melikgazi Belediye Meclislerince koruma meclisi ve murakabe heyetlerinin oluşturulduğu, 04/05/2009 tarihinde 4081 sayılı Kanunun 4/4. maddesi uyarınca görevi sona erdiği halde, Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün Kayseri İli Merkez Çiftçi Malları Koruma Meclis Başkanlığı’na hitaben gönderdiği anlaşılan 25/05/2009 gün ve 4821 sayılı yazıda, seçilmemiş koruma meclisinin başkanı gibi işlemlerin yapılmaması gerektiği hususunda uyarı da yapılmasına rağmen sanığın zikredilen başkanlık ünvanını kullanarak imzaladığı 15/10/2009 tarihli “Bakiye Borç Muhtırası” isimli belgelerin ilgili şahıslara gönderildiği dosya kapsamı ile sabit olmakla, tüm unsurları gerçekleşen kamu görevini usulsüz üstlenme suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY4. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2007/3973 Karar Numarası: 2007/4885 Karar Tarihi: 22.05.2007

Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi

ÖZETİ: Ordu Donatım Komutanlığında astsubay olan sanığın, tarafı olduğu bir tartışma sırasında kimliğini gösterip “jandarmayım, devlet adamıyım” demekten ibaret eyleminde, mağdurun sanık tarafından karakola götürülmek istediğine yönelik iddiasının ne suretle kanıtlandığı açıklanmadan yasla olmayan yetersiz gerekçe ile hükümlülük kararı verilmesi yasaya aykırıdır.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; Ordu Donatım Komutanlığında astsubay olan sanığın, tarafı olduğu bir tartışma sırasında kimliğini gösterip “jandarmayım, devlet adamıyım” demekten ibaret eyleminde, mağdurun sanık tarafından karakola götürülmek istediğine yönelik iddiasının ne suretle kanıtlandığı açıklanmadan yasla olmayan yetersiz gerekçe ile hükümlülük kararı verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık Murat T.’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22.05.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞIOY :

Balıkesir ilinde Ordunat Astsubay Çavuş olarak görevli olan sanık Murat T.’ın olay günü gece saat 23.30 sıralarında yanında aynı köyden Turan Ç. olduğu halde otomobil ile birlikte komşularından evine dönmekte iken ihtiyaç için ayrılıp mahalle tuvaletine giren 1931 doğumlu Mehmet D.’ı takip ederek tuvalete girer girmez dövmeye başladıkları ve boğazını sıkarak park ettikleri otomobile doğru 10 metre sürükledikleri, beni neden dövüyorsunuz diye soran yaşlı mağdura seni karakola götüreceğiz orada öğrenirsin. Turan’ı neden üzüyorsun, oğullarının arasını neden bulmuyorsun, tarlalarını neden eşit paylaştırmıyorsun dedikleri, mağdurun bağırması üzerine duyup olay yerine gelen ve kendilerine müdahale etmek isteyen tanıklar Süleyman Ç., Mehmet D. ve Sami D.’a sanık Murat T.’ın karanlıkta askeri kimliğini göstererek ben Jandarmayım, devlet adamıyım, hükümet adamıyım, sivil polisim gibi sizler söylediği, mağdurun yakınlarının ve tanıkların ikazı sonucunda arabaya binerek olay yerinden uzaklaştıkları, iddia, sanık Murat’ın tevilli ikrarı, yeminli tanık beyanları ve dosya içeriği ile sabittir.

Sanıkların kendilerine memur süsü vererek mağduru korkutup direncini kırarak 10 metre sürüklemiş olmaları nedeniyle jandarmanın memuriyet görevinin sağladığı bir yetkiyi ifaya teşebbüs etmeleri nedeniyle 765 sayılı Yasanın 252/1. maddesinde yazılı suçun sübuta erdiği, bu nedenle usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2015/7076 Karar Numarası: 2015/30705 Karar Tarihi: 08.06.2015

Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi

BİR KAMU GÖREVİNİ KANUN VE NİZAMLARA AYKIRI OLARAK YERİNE GETİRMEYE TEŞEBBÜS ETME SUÇUNUN OLUŞABİLMESİ İÇİN SADECE BİR KAMU GÖREVİNİ ÜSTLENMENİN YETERLİ OLMADIĞI BUNUN YANINDA ÜSTLENİLEN KAMU GÖREVİ İLE İLGİLİ BİR EYLEM VEYA İŞLEMDE BULUNULMASI YA DA BUNA TEŞEBBÜS EDİLMESİ GEREKTİĞİ

ÖZETİ: “Bir kamu görevini, kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs etme” suçunun oluşabilmesi için, sadece bir kamu görevini üstlenmek yeterli değildir. Bunun yanında üstlenilen kamu görevi ile ilgili bir eylem veya işlemde bulunulması ya da buna teşebbüs edilmesi gerekmektedir. Sanığın, daha ucuza televizyon alabilme umuduyla Adana Mısır Çarşısı esnafından bazı kişilere polis olduğunu söylemesinden ibaret eylemin, üstlenilen kamu görevi ile ilgili bir eylem veya işlemde bulunmamış olması karşısında, kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırıdır.

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Karar: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

“Bir kamu görevini, kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs etme” suçunun oluşabilmesi için, sadece bir kamu görevini üstlenmek yeterli değildir. Bunun yanında üstlenilen kamu görevi ile ilgili bir eylem veya işlemde bulunulması ya da buna teşebbüs edilmesi gerekmektedir.

Sanığın, daha ucuza televizyon alabilme umuduyla Adana Mısır Çarşısı esnafından bazı kişilere polis olduğunu söylemesinden ibaret eylemin, üstlenilen kamu görevi ile ilgili bir eylem veya işlemde bulunmamış olması karşısında, kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesi,

Sonuç: Kanuna aykırı ve sanık S.Ç’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki düzeltilerek onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08/06/2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2013/1075 Karar Numarası: 2014/4771 Karar Tarihi: 29.04.2014

SUÇ : Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

TCK’nın 262/1. maddesinde düzenlenen kamu görevini usulsüz üstlenme suçunun hareket öğesini; bir kamu görevini kanun ve diğer mevzuata aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs edilmesi oluşturmaktadır. Bu suçun meydana geldiğinden söz edilebilmesi için yalnızca bir kamu görevine ilişkin sıfatın kullanılması yeterli görülmemekte, eylemli olarak bir kamu görevinin fail tarafından yerine getirilmeye kalkışılması zorunlu bulunmaktadır. Bu bakımdan, suçun tamamlanması için failin üstlenmeye kalkıştığı kamu görevini tamamlaması veya bu fiilden dolayı çıkar sağlamış bulunması ya da mağdura bir zarar vermesi de gerekli değildir. Failin bir kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs ettiğinin saptanması durumunda suçun tamamlandığı kabul edilmelidir.

Dosya kapsamı ve olayın oluş biçimine göre, sanığın eylemi ile bir kamu görevini yerine getirmeye kalkıştığından söz edilemeyeceği, yalnızca polis sıfatını üstlenmeye çalıştığı kabul edilse dahi, sıfatın üstlenilmesinin suç olarak düzenlenmemesi karşısında suçun maddi öğesinin oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraeti yerine dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2014/2665 Karar Numarası: 2016/5090 Karar Tarihi: 13.05.2016

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

TCK’nın 262/1. maddesinde düzenlenen Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi hareket öğesini; bir kamu görevini kanun ve diğer mevzuata aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs edilmesi oluşturmaktadır. Bu suçun meydana geldiğinden söz edilebilmesi için yalnızca bir kamu görevine ilişkin sıfatın kullanılması yeterli görülmemekte, eylemli olarak bir kamu görevinin fail tarafından yerine getirilmeye kalkışılması zorunlu bulunmaktadır. Bu bakımdan, suçun tamamlanması için failin üstlenmeye kalkıştığı kamu görevini tamamlaması veya bu fiilden dolayı çıkar sağlamış bulunması ya da mağdura bir zarar vermesi de gerekli değildir. Failin bir kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs ettiğinin saptanması durumunda suçun tamamlandığı kabul edilmelidir.

Dosya kapsamı ve olayın oluş biçimine göre, sanığın eylemi ile bir kamu görevini yerine getirmeye kalkıştığından söz edilemeyeceği, yalnızca polis veya başka kamu görevlisinin sıfatını üstlenmeye çalıştığı kabul edilse dahi, sıfatın üstlenilmesinin suç olarak düzenlenmemesi karşısında suçun maddi öğesinin oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraati yerine, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de;

Sanığın adli sicil kaydına konu Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/11/2009 tarih ve 2006/649 Esas, 2009/1811 Karar sayılı mahkumiyetinin kesinleştiği 01/12/2009 tarihinden itibaren üç yıllık süre içinde üzerine atılı suçu işlediği halde hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddleri uyarınca BOZULMASINA, 13/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Eskişehir Avukat Mahmut UYANIK saygıyla sunar.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!