İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi), süresi içerisinde istinaf kanun yoluna müracaat edilmesi halinde dava dosyasını üst mahkeme olarak incelemekle görevlidir. İstinaf mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) dava dosyasını inceledikten sonra, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırıp yeniden hüküm vermek dahil, gerekli olan tüm kararları verebilir.
Temyiz mahkemesi dosyayı sadece hukuka uygunluk, hukuka aykırılık açısından denetlerken ve verebileceği kararlar kendisinden önceki mahkemenin verdiği kararı onamak veya bozmak ve bozduğu takdirde hükmün hukuka aykırı kısmını veya yönünü belirtmekle sınırlıyken, istinaf mahkemesi önüne gelen dosya hakkında her türlü incelemeyi yapmakla yetkilidir.
İstinaf mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemeleri) 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. 5235 sayılı kanun 3. kısım, 1. bölümde kuruluş 2. bölümde görevler 3. bölümde nitelik ve atama 4. bölümde ortak hükümler düzenlenmiştir. 4. kısımda son hükümler düzenlenmiştir.
İstinaf kanun yolu olağan yasa yollarından birisidir. İstinaf kanun yolu 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 272, madde 286 arasında ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 341, madde 361 arasında düzenlenmiştir.
Olağan yasa yolları şunlardır:
- İtiraz
- İstinaf
- Temyiz
İstinaf Mahkemesinin Kuruluşu, Yargı Çevresinin Belirlenmesi, Değiştirilmesi ve İstinaf Mahkemesinin Kaldırılması
İstinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi) kurulurken, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutulur. Bu iş yoğunluğu ve coğrafi duruma göre belirlenen yerlere ilişkin istinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi) kurulması için, hakimler ve savcılar kurulunun olumlu görüşü alınır. Ardından adalet bakanlığınca istinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi) kurulur.
İstinaf mahkemelerinin (Bölge adliye mahkemelerinin) yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkemelerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulunca karar verilir.
İstinaf mahkemelerinin (Bölge adliye mahkemelerinin), kurulması, yargı çevrelerinin belirlenmesi, yargı çevrelerinin değiştirilmesi, istinaf mahkemesinin (Bölge adliye mahkemesinin) kaldırılması ile ilgili tüm kararlar resmi gazetede yayınlanır.
İstinaf Mahkemesi Başvuru Süresi
5235 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 273’e göre istinaf kanun yoluna başvuru süresi 7 gündür. Bu süre tefhim ile başlar. Hüküm istinaf kanun yoluna başvuru hakkı olanların yokluğunda verilmişse istinaf kanun yoluna başvurma süresi tebliğ ile başlar.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 345’e göre istinaf kanun yoluna başvurma süresi 2 haftadır ve bu süre her halde tebliğ ile başlar.
İstinaf kanun yolu Ceza Muhakemeleri Yasası bakımından ve Hukuk Muhakemeleri Yasası bakımından ayrı ayrı incelenmiştir. İlgili makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz: Ceza Muhakeme Yasası Bakımından İstinaf Kanun Yolu, Hukuk Muhakemeleri Yasası Bakımında İstinaf Kanun Yolu.
İstinaf Mahkemeleri (Bölge Adliye Mahkemeleri) Yapısı
İstinaf mahkemeleri (Bölge adliye mahkemeleri), başkanlık, ceza daireleri başkanlar kurulu, hukuk daireleri başkanlar kurulu, ceza daireleri, hukuk daireleri, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden oluşur.
Bazı İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) Kararları
İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/26
Karar Numarası: 2016/80
Karar Tarihi: 31.12.2016
İCRA TAKİBİNE İTİRAZIN KALDIRILMASI İSTEMİ Kararda Davanın Kısmen Kabulüne Değinmek Suretiyle İcra Takibindeki İşlemiş Faiz İle İlgili Olarak Harç Yatırılıp Dava Açılmamasına Rağmen Yargılama Giderleri Hesabında Davalı Yararına Ücreti Vekalete ve Yargılama Giderlerine Hükmedilmesinin Yerinde Olmadığı – Bu Hatanın Kamu Düzeni Düşüncesiyle Konulmuş Kurallardan da Olmadığı – Davacı Tarafından Bunun İstinafa Getirilmediği – İstinafa Davalının Gelmiş Olması ve Aleyhe Hüküm Kurma Yasağı Birlikte Değerlendirilerek Karardaki Bu Konu İle İlgili Hükümlerin Değiştirilemeyeceği Kanaati Oluştuğu – Harca Esas Değer Aynen Kabul Edilmiş Olduğundan Hakimin Taleple Bağlı Olması ve Bunun Kamu Düzeni Düşüncesi İle Konulmuş Mutlak Usul Kural Olması Bu Yönü İtibariyle Resen İncelenmesi Gerektiği – Karardaki Kısmen İbaresinin Yeni Kararda Yer Almaması Gerektiği – İstinafa Konu Kararın Gerekçesi ve Kararın Kısmen Kabulüne İlişkin İbare Kamu Düzeni Nedeniyle Resen Düzeltilerek Davalının İstinaf Talebinin Kabulü Gerektiği
Özeti: Kararda davanın kısmen kabulüne değinmek suretiyle icra takibindeki işlemiş faiz ile ilgili olarak harç yatırılıp dava açılmamasına rağmen yargılama giderleri hesabında davalı yararına ücreti vekalete ve yargılama giderlerine hükmedilmesi yerinde olmamakla birlikte bu hatanın kamu düzeni düşüncesiyle konulmuş kurallardan da olmadığı ve davacı tarafından bunun istinafa getirilmediği, istinafa davalının gelmiş olması ve aleyhe hüküm kurma yasağı birlikte değerlendirilerek karardaki bu konu ile ilgili hükümlerin değiştirilemeyeceği kanaati oluşmuştur.Harca esas değer aynen kabul edilmiş olduğundan hakimin taleple bağlı olması ve bunun kamu düzeni düşüncesi ile konulmuş mutlak usul kural olması bu yönü itibariyle re’sen incelenmesi gerekliliği dikkate alınarak karardaki ” kısmen ” ibaresinin yeni kararda yer almaması gerekir.İstinafa konu kararın gerekçesi ve kararın kısmen kabulüne ilişkin ibare kamu düzeni nedeniyle re’sen düzeltilerek davalının istinaf talebinin kabulü gerekir.
DAVA : Dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalıya verilen nakit borç para karşılığı alınan bonoya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, takip dayanağı senedin arkasına “teminat senedi olarak verilmiştir. Ciro edilemez” kaydının düşüldüğünü, bu durumda senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediğini, tacir olan davacının ticari defterlerinde iş bu senedin kayıtlı olması gerektiğini, senet bono vasfını kaybettiğinden takip tarihinden itibaren faiz istenebileceğini ileri sürerek davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere göre; kambiyo senedi vasfını yitiren bononun yazılı delil başlangıcı olduğu, borçlu tarafından bono bedeli olan 24.000 TL nin alacaklıya ödendiğine dair yazılı belge ibraz edilmediği, dava konusu edilen bononun zamanaşımına uğradığı, bu nedenle bono niteliğini yitirdiği, böylece bono üzerinde yazılı vade tarihinde borçlunun temerrüde düşmüş sayılamayacağı, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya delil ibraz edilmediği, bu durumda davacının ancak asıl alacak miktarı olan 24.000,00 TL yi talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davalı-borçlunun takip dosyasına yönelik itirazının 24.000.00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, fazla talebin reddine, likit olan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalı-borçludan tahsiline, davacı takipte kötüniyetli sayılamayacağından davalının kötü niyet tazminatına mahkumiyeti talebinin reddine hükmedilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf yoluna getirilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
1-Müvekkilinin senedin arkasına “teminat senedi” ibaresini kendi el yazısı ile yazdığını ileri sürdüğünden duruşmada hazır bulundurularak senetteki imzanın ve yazıların kendisine ait olup olmadığı hususunun sorulması ve isticvap edilmesi kanaatinde olduğunu,
2-Davacının takip dosyasına senet aslını ibraz etmediğini, senedin arka yüzünün fotokopisini de dosyaya ibraz etmediğini, takip konusu senedin gerçekliğinin şaibeli olduğunu,
3-Gerekçeli kararda belirtildiği üzere kambiyo senedi vasfını yitirmiş senedin ancak yazılı delil başlangıcı olduğunu, davacı tarafın alacaklı olduğunu ispatla yükümlü olduğunu,
4-Takip konusu senedin tacir olan davacının ticari defterlerinde kayıtlı olması gerektiğini, ticari defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettikleri halde, bu taleplerinin göz ardı edildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, ileri sürerek bu nedenlerle ve resen gözetilecek nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde; davalının istinaf başvurusunun reddine, kötü niyetli olduğunun kabulü ile davalı hakkında HMK’nın351. md. Yapılan atıfla 329. madde uyarınca müvekkili lehine hükmedilen avukatlık ücreti kadar bir miktarın da davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
HMK’nın 353. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre dosyada dava şartı eksikliği yoktur.
DELİLLER: 1-Dava konusu Bandırma 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4269 E. sy. Takip dosyasının aslının incelenmesinde; alacaklının davacı-A… Deniz ve Tatlısu ürünleri Tur. Ltd. Şti. Adına Harun Ö., borçlunun Ercan V., takibin 27.12.2008 tarihli 10.11.2009 vade tarihli 24.000 TL tutarlı bonoya dayandığı, takibin 26.02.2013 tarihinde 24.000 TL asıl, 12.669,19 TL. Reeskont-avans faizi, 72,00 TL komisyon, 36.741,19 TL toplam alacak üzerinden başladığı, davalı-borçlunun yasal 7 günlük sürede borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ederek Çanakkale icra dairesinin yetkili olduğunu ileri sürdüğü, alacaklı vekilinin davalı-borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazını kabul ederek dosyanın Çanakkale icra müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiği, Çanakkale 1. İcra Müd. Tarafından 2013/4269 E. sy. Takip dosyasından çıkarılan ödeme emrinin davalı-borçluya 04.06.2013 tarihinde tebliği üzerine davalı-borçlu vekilinin yasal sürede 10.06.2013 havale tarihli dilekçe ile borca ve takibe itiraz ettiği, ödeme emrine itiraz dilekçesinde takip dayanağı senet takip alacaklısına teminat senedi olarak verilmiş olup arkasına “teminat senedi olarak verilmiştir. Ciro edilemez” kaydının düşüldüğünü, taraflar arasında teminata konu hukuki ilişkinin sonlandığını ancak senet iade olmadığından takip alacaklısının uhdesinde kaldığını, borca takibe ve ferilerine itiraz üzerine takibin 11.06.2013 tarihinde durdurulduğu, görülmüştür.
2-SENET: Aslı mahkeme kasasında bulunduğu anlaşılan dava ve takip dayanağı 27.12.2008 tanzim ve 10.11.2009 vade tarihli 24.000,00 TL meblağlı “nakden” kaydı bulunan lehtarının A… Balıkçılık Tic. Ltd. Şti., borçlusunun Ercan V. olduğu, senedin arka yüzünün davacı-lehtar şirket tarafından kaşelenip cirolandığı ve arka yüzünde “teminat senedidir-ciro edilemez” kaydının bulunmadığı görülmüştür.
3-Davada harca esas değer takip dayanağı senetteki asıl alacak miktarı olan 24.000 TL olarak gösterilmiş ve harç bu miktar üzerinden yatırılmıştır.
Sonuç: İncelemeye konu itirazın iptali davasında davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, icra dairesinde itirazın süresinde ve usulüne uygun olarak yapıldığı, takip talebinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip talep edildiği ancak icra müdürlüğünce genel haciz yoluna özgü ödeme emrinin düzenlendiği bunun şikayete konu edilmediği görüldü.
Davanın 24.000,00-TL asıl alacak için harç yatırılarak açıldığı, 12.669,19-TL’lik işlemiş faiz yönünden herhangi bir harcın yatırılmadığı bu yönden de kararın bulunmadığı yine işlemiş faiz ile ilgili ve fer’ileri ile ilgili mahkeme kararına karşı herhangi bir istinaf nedeninin de bulunmadığı anlaşıldı.
İtiraz ve cevap dilekçelerinde zamanaşımının define dayanılmadığı, beyanlarda takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu ve teminata konu hukuki ilişkinin son bulduğu ancak senedin iade edilmediği ileri sürülmüş, davalı yargılama da delil olarak icra dosyası, bono, tanık, ticari defterler ve yemin delillerini ileri sürmüştür.
Davacı, dava dilekçesinde itirazın iptalini talep etmiş, senedin zamanaşımına uğradığını kabul ettiğini gösterir herhangi bir beyanda bulunmamış, aşamalarda hep alacağının kambiyo senedine dayandığı içerikli beyanlarda bulunmuş, delil olarak senet, icra dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık vs delillere dayanmıştır.
Mahkeme 18/06/2016 tarihli oturumda, senedin kambiyo vasfını yitirdiğini belirterek takipten önce borçlunun temerrüte düşürüldüğüne dair delillerini sunmasını davacıdan istemiş, davacı protesto evraklarını bankadan istenmesini talep etmiş ise de bu yönde müzekkerelere yazılmadığı gibi davacı davasını asıl alacak üzerinden harcını yatırıp, işlemiş faiz yönünden harç yatırmadığına ve bu yönde bu talep ve kararda bulunmadığına göre temerrüt yönünden bir araştırma yapılmasının da gerekmediği dava kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkeme istinafa konu kararında senedin zamanaşımına uğradığını re’sen nazara alarak delil başlangıcı olarak kabul ettiği senetle ile ilgili başkaca bir delil toplamadan davayı asıl alacak üzerinden kısmen kabul ettiği, kısa karar ve gerekçeli karardaki gerekçeden anlaşılmıştır.
Davalının istinafa geldiği ve dilekçesinde delil başlangıcı sayılan senet karşısında davacının başka delilleri sunulmadığına göre dava red edilmesi gerektiğini ayrıca senet aslının getirilmesi gerektiğini, senet üzerindeki yazıların davalı isticvap edilerek incelemesi, davacı defterlerin incelenmesi gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.
Davacı istinafa başvurmamıştır.
Senet aslı incelendiğinde, kambiyo senedinin zorunlu unsurlarını taşıdığı, üzerinde veya arkasında teminat kaydına ilişkin bir yazının bulunmadığı tespit edilmiştir.
BK. 161 maddesi gereği zamanaşımı itiraz değil defi olup mahkemece re’sen nazara alınamaz. Gerekçeli karar da senedin zamanaşımına uğradığından bahisle ve bu re’sen dikkate alınarak davacının dava konusu yaptığı asıl alacak yönünden kabul kararı verilmiş olduğu görülmektedir. Davacının talepleri kabul edilmiş ve yargılama giderleri ile ilgili aleyhe hükümleri istinafa getirmemiştir.
İstinaf yargılamasında, istinaf nedenleri ile bağlılık esas ise de bu kuralın istisnalarından olan kamu düzenine aykırılık yönünden hakimin re’sen zamanaşımını dikkate almasının istinaf da re’sen incelenip incelenemeyeceği yönünden dosya incelendiğinde, hakimin zamanaşımını re’sen dikkate almasının önemli, mutlak usul hukuk hatası olduğu kanaati oluşmuştur. Mutlak usul hukuk hataları da taraflarca ileri sürülmese dahi istinaf mahkemesince re’sen nazara alınır. Re’sen nazara alınması gereken kamu düzenini aykırılık kamu düzeni düşüncesi ile düzenlenmiş hükümlere aykırıdır. ( Yard.Doç.Dr. Tolga AKKAYA Medeni Usul Hukukunda İstinaf Yetkin Yayınevi, Ankara-2009 Syf. 263 ve devamı; Deniz Meraklı Yayla Medeni Usul Hukukunda İstinaf Kanun Yolunda Yeniden Tahkikat yapılması, Yetkin Yayınevi Ankara-2014 Syf 71 ve devamı; Dr. Cenk Akil İstinaf Kavramı Yetkin Yayınevi Ankara-2010 Syf 356 ve devamı )
Bu bağlamda eşitlik ilkesinin, silahlarının eşitliği ilkesinin, yazılı yargılanmaya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesinin, kanuni dinlenme hakkının, tarafsız mahkeme önünde yargılanma hakkının, hukuki ( kanuni ) dinlenme hakkının, Adil Yargılanma hakkının, Anayasa, Kanun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alması kamu düzeni düşüncesiyle gerçekleşmiştir. Somut olay da hakimin zamanaşımı definin re’sen nazara alması kamu düzeni düşüncesi ile düzenlenmiş olan yukarındaki hükümlere aykırılık teşkil ettiğinden ve hakimin yukarıdaki ilkeleri ve hakları düzenleyen hükümlere aykırı davranmasının tarafların serbestçe tasarrufta bulunabileceği konulardan da olmaması dikkate alınarak somut olaydaki usul hatasının istinaf nedeni olarak taraflarca ileri sürülmese de re’sen istinaf da dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmış ve mahkemenin bononun zamanaşımına uğramış olduğunu re’sen kabulü, kamu düzeni düşüncesiyle hukuk sistemiz de yer alan yazılı normlara aykırı olduğundan istinaf da bu usul hatası re’sen nazara alınması gerektiği dikkate alınarak kararın gerekçesi düzeltilmek suretiyle senedin bono vasfını kaybetmediğinin belirlenerek istinaf nedenlerini yönünden karar incelendiğinde, zamanaşımının define konu edilmeyen unsurlarını taşıyan bonoya dayalı takibe karşı yapılan itiraz da ve istinaf dilekçesinde teminat iddiasında bulunulmuş ise de bu iddianın yazılı delil ile ispatlanamadığı,
Senetteki yazıların incelenmesi ve davalının isticvabı hususu istinafa getirilmiş ise de imzasına karşı çıkılmamış olan belge ile ilgili olarak ilk defa istinaf da dile getirilen bu beyanları kambiyo hukukunun sonuçları itibariyle ve de yargılama sırasında ileri sürülemeyen hususların istinaf da ileri sürülemeyeceği hükmü gereğince bu istinaf nedeninin de yerinde olmadığı görülmüştür.
Kambiyo senedinin hukuki kıymeti ve sonucu, ödeme def iğinde bulunulmamış olması karşısında davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi talepli istinaf nedeninin de sonuca etkili olmaması ve yargılamanın çabukluğu ilkesi ve usul ekonomisi ilkesi gereğince yerinde görülmemiştir.
İstinaf nedeni olarak senedin yazılı delil başlangıcı olduğu yönündeki istinaf nedeninin de senet ve zamanaşımı içeriği ile ilgili olarak yukarıdaki açıklamalara göre yerinde olmadığı görülmüştür.
Mahkemece kararda davanın kısmen kabulüne değinmek suretiyle icra takibindeki işlemiş faiz ile ilgili olarak harç yatırılıp dava açılmamasına rağmen yargılama giderleri hesabında davalı yararına ücreti vekalete ve yargılama giderlerine hükmedilmesi yerinde olmamakla birlikte bu hatanın kamu düzeni düşüncesiyle konulmuş kurallardan da olmadığı ve davacı tarafından bunun istinafa getirilmediği, istinafa davalının gelmiş olması ve aleyhe hüküm kurma yasağı birlikte değerlendirilerek karardaki bu konu ile ilgili hükümlerin değiştirilemeyeceği kanaati oluşmuştur.
Harca esas değer aynen kabul edilmiş olduğundan hakimin taleple bağlı olması ve bunun kamu düzeni düşüncesi ile konulmuş mutlak usul kural olması bu yönü itibariyle re’sen incelenmesi gerekliliği dikkate alınarak karardaki ” kısmen ” ibaresinin yeni kararda yer almaması yönünde kanaat oluşmuştur.
Yukarıdaki gerekçelerle istinafa konu kararın gerekçesi ve kararın kısmen kabulüne ilişkin ibare kamu düzeni nedeniyle re’sen düzeltilerek esas hakkında aşağıdaki hükmün kurulması usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
SONUÇ : A- İstinaf Başvurusunun kabulü ile; Çanakkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/09/2016 tarih 2015/644 Esas 2016/552 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B- Davacının davasının kabulü ile, Davalı borçlunun Çanakkale 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4269 Esas sayılı dava dosyasındaki itirazının 24.000,00-TL asıl alacak üzerinden iptaline,
Likit olan asıl alacağın %20 oranında hesaplanan 4.800,00-TL icra inkar tazminatının İİK. 67.maddesi gereğince itirazında haksız çıkan davalı borçludan alınarak davacıya verilmesine,
Şartlar oluşmadığından davalının icra tazminat talebinin reddine,
C- 1- Alınması gereken 1.639,44-TL ilam harcından, peşin olarak yatırılan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.611,24-TL harcın davalıdan alınarak Hazine İrat kaydına,
2- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan ve aşağıda dökümü yapılan 93,80-TL yargılama giderinden 61,27-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- a-Davalı tarafından yerel mahkemede yatırılan ve aşağıda dökümü yazılı olan 34,10-TL yargılama giderinden 11,83-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyenin davalı üzerine bırakılmasına.
b- İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan ve kullanılan aşağıda dökümü yapılı toplam 29,00-TL giderin ve 79,70-TL İstinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c- İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 409,86-TL harcın yatırana iadesine,
5-Fazla yatırılan gider avansının kararın kesin olduğu nazara alınarak yatırana iadesine,
D-Davacı vekilinin istinaf aşamasında talep ettiği ücreti vekalet talebinin kötü niyetli istinafın söz konusu olmadığından reddine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 31.12.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/100
Karar Numarası: 2016/97
Karar Tarihi: 30.12.2016
BOŞANMA DAVALARININ AYRI YARGI ÇEVRESİNDE AÇILMASI HALİNDE BİRLEŞTİRME TALEBİ Davalar Ayrı Yargı Çerçevelerinde Yer Alan Aynı Düzey ve Sıfattaki Hukuk Mahkemelerinde Açılmış İse Bağlantı Sebebiyle Birleştirme İkinci Davanın Açıldığı Mahkemeden Talep Edilebileceği – Birinci Davanın Açıldığı Mahkeme Talebin Kabulü İle Davaların Birleştirilmesine İlişkin Kararın Kesinleşmesinden İtibaren Bununla Bağlı Olduğu – İlk Açılan Davanın Nafaka İkinci Açılan Davanın Boşanma Olması Birleştirecek Mahkemeyi Belirlemede Bu Düzenlemenin Ölçü Olamayacağı – Önemli Olan Aralarında Bağlantı Olan Davalardan Hangisinin Önce Açıldığı – Birinci Dava Eşlerden Kadın Tarafından İkinci Dava İse Diğer Eş Tarafından Açıldığı – Her İki Dava Arasında Yasanın Aradığı Nitelikte Bağlantı Mevcutsa da Birleştirmeyi Talep Eden Davalı Talebinde Dosyaların Birinci Davanın Açıldığı Yer Mahkemesindeki Dosya Üzerinde Birleştirilmesini Talep Etmesi Gerektiği – Dosyaların İkinci Davanın Açıldığı Aile Mahkemesi Dosyası Üzerinde Birleştirilmesini Talep Ettiği – Bu Durumda Davalının Usulüne Uygun Bir Birleştirme Talebi Bulunduğundan Söz Edilemeyeceği – Hal Böyleyken Birleştirme Talebinin Reddine Karar Verilip Davanın Esasına Girilmesi Gerektiği
Özeti: Davalar ayrı yargı çerçevelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise, bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bununla bağlıdır. İlk açılan davanın nafaka ikinci açılan davanın boşanma olması birleştirecek mahkemeyi belirlemede belirtilen yasa maddesi karşısında ölçü olamaz, önemli olan aralarında bağlantı olan davalardan hangisinin önce açıldığıdır. Birinci dava; eşlerden kadın tarafından, ikinci dava ise diğer eş tarafından açılmıştır. Her iki dava arasında yasanın aradığı nitelikte bağlantı mevcutsa da, birleştirmeyi talep eden davalı talebinde dosyaların birinci davanın açıldığı yer mahkemesindeki dosya üzerinde birleştirilmesini talep etmesi gerekirken, dosyaların ikinci davanın açıldığı Aile Mahkemesi dosyası üzerinde birleştirilmesini talep etmiştir. Bu durumda davalının usulüne uygun bir birleştirme talebi bulunduğundan söz edilemez. Hal böyleyken; birleştirme talebinin reddine karar verilip, davanın esasına girilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi gereği görüşüldü:
KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı/davalı asıl dosyadaki dava dilekçesinde özetle; davalı ile 24.06.2016 tarihinde evlendiklerini, kendisinin eğitimi nedeniyle Tokat ili Gaziosmanpaşa Üniversitesi Matematik bölümü son sınıfında öğrenimine devam etmek zorunda olduğunu, davalının ve ailesinin kendisine herhangi şekilde bir yakınlık göstermediklerini, öğrenimine devam etmek istemesini de yadırgadıklarını, davalının Bayburt Milli Eğitim Müdürlüğünde çalışıp 2.700 TL maaş aldığını belirterek 800 TL nafakanın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Konya 3. Aile mahkemesinin bu dava dosyası ile birleştirilen 2016/1495 esas sayılı dosyada davacı/davalı vekili 31/10/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek öncelikli olarak bu dava dosyasının Konya 5.Aile Mahkemesinin 2016/606 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, tarafların boşanmalarına, davacı için 800 TL tedbir, 900 TL yoksulluk nafakasına, 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata yasal faizi ile birlikte hükmedilmesini talep ve dava etmiş, mahkemesince 02/11/2016 tarihli 2016/1285 karar sayılı karar ile bu dosyanın Konya 5.Aile Mahkemesinin 2016/606 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı/davacı vekili asıl dosya açısından verdiği 30/09/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/465 esas sayılı dosyasında görülen dava ile birleştirilmesini talep etmiştir. İstinaf Mahkemesi.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle; Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/465 esas sayılı dosyası ile mahkemelerinin bu dava dosyası ve Konya 3.Aile Mahkemesinin 2016/1495 esas sayılı dosyaları arasında tarafların ve konusunun aynı olması nedeniyle bağlantı bulunduğu gerekçesi ile Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/465 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili davacı Serap tarafından 2016/606 esas sayılı dosyada 01/09/2016 tarihinde nafaka istemli dava açıldığı, bu davanın Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesinde 29/09/2016 tarihinde açılan 2016/465 esas sayılı dosyadan daha önce açıldığı halde davaların Konya 5.Aile Mahkemesi yerine Bayburt Asliye Hukuk Mahkemesinde birleştirilmesinin yanlış olduğunu, HMK 166 mad uyarınca bağlantı sebebiyle birleştirmenin ikinci davanın açıldığı mahkemede yapılması gerektiğini, ayrıca birleştirme kararının taraflara tebliğ edilip duruşma açılmadan tarafların yokluğunda verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davalar ayrı yargı çerçevelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise, bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bununla bağlıdır (HMK md. 166/2). İlk açılan davanın nafaka ikinci açılan davanın boşanma olması birleştirecek mahkemeyi belirlemede yukarıda belirtilen yasa maddesi karşısında ölçü olamaz, önemli olan aralarında bağlantı olan davalardan hangisinin önce açıldığıdır. Birinci dava; eşlerden Serap tarafından 01.09.2016 tarihinde Konya 5. Aile Mahkemesinde, ikinci dava ise diğer eş Samet tarafından 29.09.2016 tarihinde Bayburt (Aile) Mahkemesinde açılmıştır. Her iki dava arasında yasanın aradığı nitelikte bağlantı mevcutsa da, birleştirmeyi talep eden davalı talebinde dosyaların birinci davanın açıldığı yer mahkemesindeki dosya üzerinde birleştirilmesini talep etmesi gerekirken, dosyaların ikinci davanın açıldığı Bayburt Aile Mahkemesi dosyası üzerinde birleştirilmesini talep etmiştir. Bu durumda davalının usulüne uygun bir birleştirme talebi bulunduğundan söz edilemez. Hal böyleyken; birleştirme talebinin reddine karar verilip, davanın esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Bu nedenle aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Konya 5.Aile Mahkemesinin 08/11/2016 tarih ve 2016/606 esas, 2016/682 karar sayılı kararının HMK. nun 353 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Konya 5.Aile Mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL istinaf peşin harcının talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 11,00 TL tebligat gideri ile istinaf posta gideri 27,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştikten sonra davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan gider avansının harcanmayan kısmının davacıya iadesine,
6- HMK’ nun 27. maddesi uyarınca dairemiz kararının tebliğ ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere, 30.12.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Eskişehir Avukat Mahmut Rasul UYANIK saygıyla sunar.