İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçu

İhmali davranışla kasten öldürme Türk Ceza Yasası madde 83’de suç olarak düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir: “Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.”

Madde metninden de anlaşılacağı üzere söz konusu ihmali davranışın icari davranışa eş değer olması gerekir. Aynı zamanda kanun metninde yükümlü olunan bir icrai davranıştan söz etmektedir.

Kanun metni yine bize yol gösterici olmakta ve 2. fıkrasında ihmali davranış ile icrai davranışın eş değer kabul edilebilmesi için gerekli kriterleri iki bent halinde şu şekilde saymaktadır:

  • Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
  • Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması, gerekir.

Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi Suçunun Unsurları

Bu suçun faili, sonucu önleme konusunda belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğü altında olan kişidir. Suçun mağduru yaşayan insandır. Aynı zamanda suçun maddi konusu da yaşayan insandır.

İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçu Eylem

Suçun hareket ögesini, kişinin yükümlü olduğu belli bir icari davranışı gerçekleştirmemesi oluşturur. Ancak suçun oluşabilmesi için sonucu önlemek yönünde soyut bir ahlaki yükümlülüğün varlığı yeterli değildir. Bu konuda hukuksal bir yükümlülüğün varlığı gerekir. Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla ortaya çıkan ölüm sonucundan sorumlu tutulabilmesi için bu sonucun oluşumuna neden olan ihmali davranışın icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için üç durumdan birinin varlığı gerekir:

  • Yasadan doğan yükümlülük
  • Sözleşmeden doğan yükümlülük
  • Önceden yapılan tehlikeli eylemden doğan yükümlülük

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Teşebbüs: İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçuna teşebbüsün mümkün olup olmayacağı tartışmalıdır. İhmali davranışla kasten öldürme suçunun olası kastla işlenmesi durumunda, Yargıtay içtihatları ve doktrinde genel kabul gören görüşe göre olası kastla işlenen suçlara teşebbüs mümkün olmayacağından, sorumluluk gerçekleşen sonuca göre belirlenecektir.

İştirak: İhmali davranışla kasten öldürme suçuna iştirak mümkündür. Ortaklaşa (müşterek) failler bakımından her bir failin sonucu önleme yükümlülüğünün bulunması gerekir. Ancak bu yükümlülük azmettiren ve yardım eden için aranmaz. Failin icrai hareketle işlediği suça ihmali hareketle iştirak edilmesi mümkündür. Ancak bunun için iki fail arasında ortak suç işleme iradesinin bulunması gerekir.

İçtima: İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz (TCY m.43/3). Bir ihmali hareketle birden çok sonucun oluşması durumunda gerçek içtima hükümleri uygulanır.

İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçu Muhakeme

İhmali davranışla kasten öldürme suçunun soruşturması ve kovuşturması re’sen yapılır, şikayet aranmaz.

Kasten öldürme suçunun ihmali davranışla işlenmesi durumunda, suçun icrai davranışla işlenmesine göre, temel cezada indirim yapılabilmesi konusunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmıştır. Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar, öteki durumlarda ise on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı gibi, cezada indirim de yapılmayabilir (TCY 83/3).

İhmali davranışla kasten öldürme suçu Eskişehir ceza avukatı
Eskişehir Ceza Avukatı

Yüksek Mahkeme İçtihatları

Genel Kurul Kararı

Y.C.G.K. E. 2000/YYB-105 K. 2000/109 K.T. 16.05.2000

KASTEN ÖLDÜRMENİN İHMALİ DAVRANIŞLA İŞLENMESİ

TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU

Özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan sanık Faik K.’ın TCY.nın 455/2-son maddesi uyarınca cezalandırılması için Samandağ C.Başsavcılığının 24.9.1997 gün ve 473/325 sayılı iddianamesi ile açılan davada Samandağ Asliye Ceza Mahkemesi 22.11.1999 gün, 307/417 sayı ile “DSİ. İşletme Şefi olan sanığın memur olup MMHK. hükümlerine tâbi olduğu” gerekçesiyle yargılamanın durdurulmasına karar vermiştir. Yapılan itirazın reddi üzerine dosyanın gönderildiği Kaymakamlık makamı, “KİT personeli olan sanık hakkında Memurin Muhakemat Kanunu uygulanamayacağından bahisle” dosyayı iade etmiştir.

Bu suretle olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan bahisle dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının “kaymakamlık görevsizlik kararının kaldırılmasını” isteyen 4.5.2000 tarihli tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

1684 sayılı Umumi Mahkemeler ve Karar Hakimleri ve Müstantiklerle Umumi ve Hususi Kaza Selahiyetini Haiz Makamlar Arasındaki İhtilafın Halli Hakkında Kanunun 1. maddesinde “Umumi Mahkemeler, karar hakimleri ve müstantiklerle idare heyetleri ve sair kaza selahiyetini haiz makamlar arasında vazife ve selahiyet sebebiyle hadis olacak ihtilafların halli, Temyiz Mahkemesi Ceza Heyeti Umumiyesine aittir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm gereğince ve 4483 sayılı Yasanın Geçici maddesi de nazara alındığında, Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken bir görev veya yetki uyuşmazlığından söz edilebilmesi için, olumlu veya olumsuz uyuşmazlığın yargı yetkisine sahip olan mahkemeler ile il veya ilçe idare kurulları arasında doğması gerekir. Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaymakamlık veya Valilik makamları, yargı yetkisine haiz değillerdir.

İncelenen dosyada, Asliye Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine dosya Samandağ İlçe İdare Kuruluna gönderilmiş, ancak idare kurulunca bir karar verilmeden kaymakam imzası ile dosya iade edilmiştir. Kaymakamlık, 1684 sayılı Yasanın 1. maddesinde sayılan yargı yetkisine haiz makamlardan olmadığı için olumsuz görev uyuşmazlığı doğmamıştır. Bu nedenle, gereği mahallinde yapılmak üzere dosyanın incelenmeksizin iadesine karar verilmelidir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; görev uyuşmazlığı doğmadığından, incelenmeyen dosyanın gereği mahallinde yapılmak üzere iadesi için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine 16.5.2000 günü tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oy birliğiyle karar verildi.

12. Ceza Dairesi Kararı

Y. 12. C.D. E. 2012/24745 K. 2013/15126 K.T. 04.06.2013

İHMALİ DAVRANIŞLA KASTEN ÖLDÜRME SUÇU

ÖZETİ: Olay günü saat 04:36 sıralarında tanık R.P. tarafından tesadüfen bulunarak hastaneye kaldırılan A.A. ‘nın tedaviye yanıt vermeyerek 16.6.2009 tarihinde öldüğü, olay yerinden kaçtıktan sonra kazalı aracı damadına ait garaja koyup, bir süre sonra tamir ettirmeye çalışan, başaramayınca da 5.7.2009 tarihinde Jandarma’ya teslim olmuş bulunan sanığın 13.10.2009 tarihli duruşmadaki ifadesinde “Kızılot mevkiinde aniden önüme bir kişi çıktı. Ne olduğunu anlayamadan ben şahsa çarptım. Sonra paniklediğim için olay yerinden kaçtım” şeklinde beyanda bulunmuş olması nazara alındığında sanığın eyleminin T.C.K.nda düzenlenen ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturma olasılığı bulunduğu, bu suçtan yargılama yapma ve delil takdirinin Ağır Ceza Mahkemesine ait bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine dair hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair itirazlarının reddine,

Ancak;

Sanığın 13.6.2009 günü saat 03:45 sıralarında kapalı kasa kamyonetle Manavgat istikametine seyri sırasında, Çavuşköy yol kavşağına yaklaştığında, seyir istikametine göre yolun sağından karşıya geçmek isteyen yaya A. A.’ya çarparak kaçtığı olayda;

Olay günü saat 04:36 sıralarında tanık R.P. tarafından tesadüfen bulunarak hastaneye kaldırılan A.A. ‘nın tedaviye yanıt vermeyerek 16.6.2009 tarihinde öldüğü, olay yerinden kaçtıktan sonra kazalı aracı damadına ait garaja koyup, bir süre sonra tamir ettirmeye çalışan, başaramayınca da 5.7.2009 tarihinde Jandarma’ya teslim olmuş bulunan sanığın 13.10.2009 tarihli duruşmadaki ifadesinde “Kızılot mevkiinde aniden önüme bir kişi çıktı. Ne olduğunu anlayamadan ben şahsa çarptım. Sonra paniklediğim için olay yerinden kaçtım” şeklinde beyanda bulunmuş olması nazara alındığında sanığın eyleminin T.C.K.nın 83. maddesinde düzenlenen ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturma olasılığı bulunduğu, bu suçtan yargılama yapma ve delil takdirinin Ağır Ceza Mahkemesine ait bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden hükmün 5320 Sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı C.M.U.K.un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkının gözetilmesi koşuluyla BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 04.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık bu suçun şüphelisi veya sanığı olan müvekkillerini özenle ve profesyonelce müdafi olarak savunduğu gibi bu suçun mağduru veya suçtan zarar göreni olan müvekkillerini de Eskişehir Ceza Avukatı olarak temsil etmektedir.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!