Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma

Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası Türk Medeni Kanunu madde 162’de düzenlenmiştir. Düzenleme şu şekildedir:

“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

Hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranış Eskişehir boşanma avukatı
Eskişehir boşanma avukatı

Emsal Yargıtay Kararları

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2007/21691 Karar Numarası: 2008/3289 Karar Tarihi: 12.03.2008

HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA

EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA

ÖZETİ: Dava pek kötü veya onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı olarak açıldığı halde, mahkemece evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçe yapılarak boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR: Dava Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde belirtilen pek kötü veya onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı olarak açıldığı halde mahkemece, evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçe yapılarak (TMK. mad. 166/1.) boşanmaya karar verilmiştir. Bu nedenle delillerin Türk Medeni Kanununun 162. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek sonucu itibariyle karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamına göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12.03.2008


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2010/10334 Karar Numarası: 2010/13767 Karar Tarihi: 08.07.2010

HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE

BOŞANMA

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün davacı-karşılık davalı koca tarafından; tedbir nafakaları, davalı-karşılık davacı kadın tarafından ise kocanın boşanma davası ve birleşen nafaka artırımı davası yönünden temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 11.05.2010 günü duruşmalı temyiz eden davalı-karşılık davacı Sema ve karşı taraf temyiz eden davacı-karşılık davalı Uğur ile vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1 – Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadına verilen tedbir nafakasının kaldırılması yönünde davacı-davalı koca tarafından harcı yatırılmak suretiyle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2 – Davacı-karşılık davalı kocanın 16.12.2008 tarihli dilekçe ile kendisi için istemiş bulunduğu tedbir nafakası yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

3 – Dava, münhasıran onur kırıcı davranış nedeni ile boşanmaya ilişkindir. Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için ( TMK. md. 162 ) her türlü onur kırıcı davranış değil, ağır derecede onur kırıcı bir davranışın gerçekleşmesi gerekir. Toplanan delillere göre, mahkemece onur kırıcı davranış olarak kabul edilen maddi vakıaların bu nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesine dayanılarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2000/7804 Karar Numarası: 2000/9820 Karar Tarihi: 14.07.2000

HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA

EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA

ÖZETİ: Davacının açıklamalarına göre davalının 14.02.1999 tarihinde hollanda’ya geldiği bir hafta kalıp 21.02.1999 tarihinde türkiye’ye döndüğü anlaşılmaktadır. Davacının evi hollanda’da bağımsız olmayıp gelini ve oğlu ile birliktedir. Gelini tanık E.’nin anlatımına göre davalının ettiği ağır hakaretlerden sonra tarafların anlaşıp yeniden denemeye karar verdikleri ve davalının türkiye’ye dönüşünü ertelediği anlaşılmasına göre bu barışmadan önceki olaylar affedilmiş sayılır ve boşanma nedeni olarak dayanılamaz. Bundan sonra da bir olayın varlığı ıspat edilmediğine göre boşanma davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Davacının açıklamalarına göre davalının 14.02.1999 tarihinde Hollanda’ya geldiği bir hafta kalıp 21.02.1999 tarihinde Türkiye’ye döndüğü anlaşılmaktadır.

Davacının evi Hollanda’da bağımsız olmayıp gelini ve oğlu ile birliktedir. Gelini tanık E.’nin anlatımına göre davalının ettiği ağır hakaretlerden sonra tarafların anlaşıp yeniden denemeye karar verdikleri ve davalının Türkiye’ye dönüşünü ertelediği anlaşılmasına göre bu barışmadan önceki olaylar affedilmiş sayılır ve boşanma nedeni olarak dayanılamaz. Bundan sonra da bir olayın varlığı ıspat edilmediğine göre boşanma davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 14.07.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2010/11719 Karar Numarası: 2011/12472 Karar Tarihi: 18.07.2011

ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA

HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA

EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA

BOŞANMA NEDENİYLE YOKSULLUK NAFAKASI

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN SONA ERME ANI

ÖZETİ: Davacı-davalı kadın, davalı-davacı kocasın­dan katılma alacağı isteminde bulunmuştur. Katılma alacağı mal rejimi sona ermeden istenemezse (TMK. md. 225) de; boşanma hükmü kesinleşmekle mal rejimi boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona ermiş olduğundan; dava dinlenebilir hale gelmiştir. Mahkemece katılma alacağının Türk Medeni Kanununun 236/son maddesi gereğince red­dine karar verilmiştir. Eşin, artık değer üze­rinde pay oranının (katılma alacağının) tü­müyle kaldırılmasına ya da azaltılmasına karar verilebilmesi için; boşanmanın özel boşanma sebebi olarak zina (TMK. md. 161) veya hayata kast (TMK. md. 162) nedenine dayalı olarak gerçekleşmiş olması gereklidir. Mahkemece, tarafların Türk Medeni Kanu­nunun 166/1.maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bo­şanma nedenine dayalı olarak boşanmalarına kararı verilmiş ve boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu du­rumda, dinlenebilir hale gelen davacı-davalı kadının katılma alacağı istemiyle ilgili ola­rak; taraflara delillerini gösterme olanağı tanınması ve gösterdikleri takdirde toplana­rak, gerçekleşecek sonucuna göre karar ve­rilmek üzere hükmün bozulması gerektirmiş­tir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar, nafakalar, velayet ve katılma alacağı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemenin de kabul ettiği boşanmaya neden olan olaylardaki taraflara yüklenilen olaylardan taraflardan birinin kusurunu diğerinden üstün tutma olanağının bulunmadığı ve böylece tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiğinin anlaşılmasına göre; davacı-davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. ( TMK.m.175 ) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davacı-davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.

3-Davacı-davalı kadın, davalı-davacı kocasından katılma alacağı isteminde bulunmuştur. Katılma alacağı mal rejimi sona ermeden istenemezse ( TMK.md.225 ) de; boşanma hükmü kesinleşmekle mal rejimi boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona ermiş olduğundan; dava dinlenebilir hale gelmiştir. Mahkemece katılma alacağının Türk Medeni Kanununun 236/son maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Eşin, artık değer üzerinde pay oranının ( katılma alacağının ) tümüyle kaldırılmasına ya da azaltılmasına karar verilebilmesi için; boşanmanın özel boşanma sebebi olarak zina ( TMK.md.161 ) veya hayata kast ( TMK.md.162 ) nedenine dayalı olarak gerçekleşmiş olması gereklidir. Mahkemece, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1.maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel boşanma nedenine dayalı olarak boşanmalarına kararı verilmiş ve boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu durumda, dinlenebilir hale gelen davacı-davalı kadının katılma alacağı istemiyle ilgili olarak; taraflara delillerini gösterme olanağı tanınması ve gösterdikleri takdirde toplanarak, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3.bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.07.2011 günü oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Kadının sadakatsiz davranışlarına karşın, sadakatsiz davranışın yanı sıra fiziksel şiddette bulunan erkek ağır kusurludur.

Farklı düşünüyorum.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2023/3859 Karar Numarası: 2023/3742 Karar Tarihi: 05.07.2023

SAYISI : 2022/598 E., 2022/1154 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : … 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/458 E., 2022/4 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve erkeğin pek kötü davranış hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına; kadının zina ve erkeğin hayata kast ve onur kırıcı davranış sebebiyle açtığı boşanma davalarının ise reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin talep ettiği telefon kayıtları ve adli soruşturma evrakları getirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve erkeğin pek kötü davranış hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına; kadının zina ve erkeğin hayata kast ve onur kırıcı davranış sebebiyle açtığı boşanma davalarının ise reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından erkeğin kabul edilen davaları, kadının reddedilen zina davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafakalar, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve nafakalar; davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ile tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi ve miktarı yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince verilen birinci karara karşı sadece davalı-davacı erkek vekili tarafından hayata kast ve onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı davanın reddi, kusur belirlemesi ve erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş, kadın vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamış ve İlk Derece Mahkemesinin birinci kararı istinaf konusu yapılmayan yönlerden kesinleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen gönderme kararından sonra İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda erkeğin boşanma davalarının kabulü, kadının zinaya dayalı davası ile kadının tazminat ve nafaka talepleri hakkında birinci karardan farklı bir hüküm kurulmamıştır. Hâl böyle iken, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan kadının erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve pek kötü davranış nedeniyle boşanma taleplerinin kabulü, kadının zina sebebiyle boşanma talebinin reddi ve kadının maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden kararı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı-davalı kadın vekilinin erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve pek kötü davranış nedeniyle boşanma taleplerinin kabulü, kadının zina nedeniyle boşanma talebinin reddi ve kadının maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen yönler dışındaki ve davalı-davacı erkek vekilinin tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını, alkol alıp küfür ve hakaret ettiğini, erkeklerin bulunduğu iş yemeklerine kadının katılması için baskı uyguladığını, eşini kovduğunu, ölüm ile tehdit ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, sadakatsiz olduğunu, ilgisiz davrandığını, kadının ailesine karşı da ilgisiz ve saygısız olduğunu, eşini ilk evliliğinden olan çocukları ile görüştürmek istemediğini, kadının çocuklarını kötülediğini, onlara hakaret ettiğini, eşini çocuklarına zarar vermekle tehdit ettiğini, kredi çektirip borçlandırdığını ileri sürerek tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının kıskanç olup baskıcı davrandığını, kadının evliliğin ilk zamanlarındaki sadakatsizliği nedeniyle erkeğin bir kez onu itmek suretiyle fiziksel şiddet uyguladığını, bu olaydan sonra bir müddet ayrı yaşadıklarını ancak sonrasında barıştıklarını, en son olayda erkeğin geçirdiği kaza nedeniyle elinden ve ayağından ağır şekilde sol bacağında parçalı kırık ve sol elinde derin yarık olacak şekilde yaralandığını, ameliyatlı ve ayağının kırık olması nedeniyle evin giriş katında yattığını, hastane dönüşünde tarafların eve gelmelerinden yaklaşık on dakika sonra kadının çöp atacağını söyleyerek evden ayrıldığını ancak eve dönmediğini, erkeği zor durumda evde bırakıp evi terk ettiğini, erkeğin çok önemli projelerinin ve bilgilerinin bulunduğu bilgisayarın ve harici hard disklerin evde olmadığını fark ettiğini, bunun üzerine ihbarda bulunduğunu, yapılan kontroller neticesinde erkeğin ameliyat olduğu sırada evin ikinci katındaki tüm eşyaların alındığının öğrenildiğini, hırsızlık olarak kolluğa yansıyan bu olay nedeniyle erkeğin şirketini devraldığı kişi, kadın eş ve kadın eşin çocuklarının ifadelerinin alındığını, erkeğin tanığının kadının çocuklarının konuşmasına tanık olduğunu ve tüm eşyaları kendilerinin aldıklarını itiraf ettiklerini, dolandırıcılık suçundan adli soruşturmanın devam ettiğini, erkeğin ayrıca kadın hakkında yalan beyanda bulunmak suretiyle mahkemeyi ve kolluk kuvvetini yanıltmak suçundan da suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması, pek kötü davranış ve hayata kast ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına aylık 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 19.06.2017 tarih ve 2016/1075 Esas, 2017/621 Karar sayılı kararı ile; kadının zina, erkeğin de hayata kast ve onur kırıcı davranışa dayanan boşanma davalarının kanıtlanmadığı; kadının kendi işini göremeyecek durumda olan, tedavisi devam eden ve bakıma muhtaç eşinin üzerine kapıyı kilitlemek suretiyle evden ayrıldığı, ayağa kalkamayan erkeğin telefonla yardım çağırdığı, erkeğin cüzdanının da alınmış olması nedeniyle çağırdığı kişilerin yardımı ve ekonomik desteği ile tedavisine devam edildiği, kadının bu durumda eşini terk etmesi nedeniyle erkeğe pek kötü davranışta bulunduğu; evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tedavisi devam eden ve ayağa kalkamayan eşinin üstüne kapıyı kilitleyip onu terk eden kadın ile eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin eşit kusurlu olduğu, tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle maddî ve manevî tazminata hak kazanamayacakları, okul kantinini işleten kadın ile meslek sahibi olan, kaza geçirene kadar sürekli çalışan ve tedavi olduktan sonra da çalışabilecek olan erkeğin boşanmakla yoksulluğa düşmediği gerekçesiyle; kadının zina ve erkeğin hayata kast ve onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve erkeğin pek kötü davranış hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve 162 nci maddesi uyarınca boşanmalarına ve tarafların maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından hayata kast ve onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı davanın reddi, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

  1. Bölge Adliye Mahkemesinin 10.06.2020 tarih ve 2018/906 Esas, 2020/673 Karar sayılı kararı ile, erkeğin talep ettiği telefon kayıtları ve adli soruşturma evrakları getirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının zina, erkeğin de hayata kast ve onur kırıcı davranışa dayanan boşanma davalarının kanıtlanmadığı; kadının kendi işini göremeyecek durumda olan, tedavisi devam eden ve bakıma muhtaç eşinin üzerine kapıyı kilitlemek suretiyle evden ayrıldığı, ayağa kalkamayan erkeğin telefonla yardım çağırdığı, erkeğin cüzdanının da alınmış olması nedeniyle çağırdığı kişilerin yardımı ve maddî desteği ile tedavisine devam edildiği, kadının bu durumda eşini terk etmesi nedeniyle erkeğe pek kötü davranışta bulunduğu; evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tedavisi devam eden ve ayağa kalkamayan eşinin üstüne kapıyı kilitleyip onu terk eden ve hayatın olağan akışına aykırı zamanlardaki telefon görüşmeleri nedeniyle güven sarsıcı davranışları olan kadının ağır, eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin az kusurlu olduğu, erkek lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunduğu, dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre çalışmayan, az kusurlu erkeğin boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle; kadının zina ve erkeğin hayata kast ve onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve erkeğin pek kötü davranış hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve 162 nci maddesi uyarınca boşanmalarına, kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, erkek yararına 13.08.2020 tarihinden itibaren aylık 350,00 TL tedbir ve bir defaya mahsus 5.000,00 TL yoksulluk nafakasının ve 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, telefon kayıtları ile kadının güven sarsıcı davranışları olduğunun kanıtlanmadığını, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, kadının evden ayrılmakta haklı olduğunu, kadın aleyhine tazminat ve nafakalara hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek erkeğin kabul edilen boşanma davaları, kadının reddedilen zina davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafakalar, aleyhe hükmedilen tazminatlar ile nafakalar yönünden istinafa başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olmadığını ve toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, tazminatlar ile tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi ve miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek erkeğin kabul edilen boşanma davaları, kadının reddedilen zina davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafakalar, aleyhe hükmedilen tazminatlar ile nafakalar yönünden temyize başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; stinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kusur belirlemesi, tazminatlar ile tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi ve miktarı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı ve kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin maddî ve manevî tazminat talebi ile tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, uygun ise yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesinin ve nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

  1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Kanun ‘un 50 nci ve 51 inci maddeleri.

  1. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen birinci karara karşı sadece davalı-davacı erkek vekili tarafından hayata kast ve onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi ve erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş; davacı-davalı kadın tarafından istinafa başvurulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesinin 10.06.2020 tarih ve 2018/906 E., 2020/673 K. sayılı gönderme kararında da erkeğin istinaf dilekçesindeki sebeplere uygun istinaf sınırlaması yapılmıştır. Davalı-davacı erkek tarafından istinaf konusu edilmeyen her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davalarının ve erkeğin pek kötü davranış hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü, kadının zinaya dayalı boşanma davasının reddi, kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden hüküm kesinleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararından sonra İlk Derece Mahkemesince verilen son hükümde istinaf başvurusuna konu edilmeyerek kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek yerde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda da değinildiği üzere, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararı ile erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş ve erkeğin birinci karara karşı istinaf dilekçesinde reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden başvuruda bulunulmamıştır. Erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakasının reddedilmiş olması kesinleşmiş ve hüküm kadın lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı kadın vekilinin erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve pek kötü davranış nedeniyle boşanma davalarının kabulü, kadının zina nedeniyle boşanma davasının reddi ve kadının maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesinleşen yönlerden hüküm kurulması ve erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin kabul edilmesi yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleşen yönlerden hüküm kurulması ve erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin kabul edilmesi yönlerinden bozulmasına,

4.Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca onanmasına, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!