Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?
Eskişehir Ceza Avukatı yazdı: Özel yaşama ve yaşamın gizli alanına karşı suçlar haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun da içerisinde bulunduğu altı başlık altında Türk Ceza Kanununda sayılmıştır. Bunlar şunlardır:
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK m. 132)
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (TCK m. 133)
Özel yaşamın gizliliğini ihlal suçu (TCK m. 134)
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu (TCK m. 135)
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu (TCK m. 136)
Bu makalemizde Türk Ceza Kanunu Madde 132’de kendisine yer bulan Hbaerleşmenin gizliliğini ihlal suçu işlenecektir. TCK madde 132 suçu: “Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.” şeklinde düzenlemiştir. Görüleceği üzere ilk cümle suçun basit halini oluştururken ikinci cümlede aynı suçun nitelikli haline yer verilmiştir.
Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihmal suçu daha basit bir anlatımla, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesidir. Bu suçun oluşabilmesi için kişiler arasındaki haberleşmenin ne şekilde yapıldığı önem arz etmemektedir. Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık bu suçun şüphelisi veya sanığı olan müvekkillerine Eskişehir Ceza Avukatı olarak müdafilik hizmeti vermekle beraber aynı zamanda bu suçun mağduru veya suçtan zarar göreni olan müvekkillerini de mahkemede vekil olarak temsil etmektedir.
Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa etmek
Türk Ceza Kanunu madde 132/2: “Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” diyerek haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna yer verilmiştir. Burada haberleşmenin içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya hukuka aykırı olarak birinci fıkrada yazan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. Bu hükümde geçen ifşa kelimesinden anlaşılması gereken bir şeyi ortaya dökmek yaymak, ilan etmektir.
Kişinin Kendisiyle yapılan haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu Türk Ceza Kanunu madde 132/3’de düzenlenmiş olup ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme olanağı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgilileri rızası dışında ifşa etmesi bu suç kapsamında cezalandırılmaktadır. (12. CD 02.04.2014 E. 2013/21755 K. 2014/13367) Bu suçun oluşabilmesi ancak doğrudan kast ile mümkün olup aksi takdirde suçun oluşması mümkün değildir. Aynı zamanda bu hükme göre cezaya hükmedilebilmesi için fiilin haber verme hakkının sınırlarını aşması gerekir.
Suçun nitelikli şekilleri
Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini kayda almak suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi
Suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi
Suçun belli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi
Tüm bunların yanında belirtmekte fayda vardır ki ilgilinin rızası bu suç bakımından bir hukuka uygunluk sebebidir. Yine haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Madde Gerekçesi
Madde metninde, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suç olarak tanımlanmaktadır.
Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir.
Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Ancak, bu gizlilik ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir.
Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin soruşturma kapsamında Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde öğrenilmesinin veya kayda alınmasının hukuka uygun olduğu muhakkaktır.
İkinci Fıkra
Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Haberleşme içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, haberleşme içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Fıkra metninde bu ifşanın hukuka aykırı olması açıkça vurgulanmıştır. Bu bakımdan örneğin kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâlinde, bu suç oluşacaktır.
Üçüncü Fıkra
Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, ifşanın alenen yapılması gerekir. Bu bakımdan, örneğin kişi kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası dışında bir başkasına okutması halinde, bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması halinde, söz konusu suç oluşacaktır.
Dördüncü Fıkra
Dördüncü fıkrada, kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması halinde, ikinci veya üçüncü fıkralara göre verilecek cezanın belli oranda artırılması öngörülmüştür. Ancak bu hüküm 2012 yılında 6352 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır.