Göçmen kaçakçılığı suçu Türk Ceza Yasası madde 79’da tanımlanmıştır. Maddede geçen tanımına göre: “Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan; bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan, türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan, kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren diğer suçlarla ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
2010 yılında 6008 sayılı kanunun 6. maddesi ile “Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.” hükmü maddeye eklenmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere göçmen kaçakçılığı suçunun cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adli para cezasıdır.
Suçun Unsurları
Göçmen kaçakçılığı suçu özgü bir suç olmayıp genel bir suçtur. Genel suçların faili herkes olabilir. Suçun mağduru, yasal olmayan yollardan ülkeye sokulan veya kalmasına ya da yurt dışına çıkmasına olanak sağlanan yabancıdır. Aynı zamanda yasal olmayan yollardan ülkeden çıkmasına olanak sağlanan Türk vatandaşı da bu suçun mağduru olabilir.
Mağdurluk ve faillik sıfatı kural olarak birleştirilemeyeceği için bu mağdurların göçmen kaçakçılığı suçundan dolayı cezalandırılması mümkün değildir.
Göçmen kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Kanun maddesinde belirtilen hareketlerden birinin işlenmesi bu suçun oluşması için gerekli ve yeterlidir. Seçimlik hareketli fiilleri belirtmek gerekirse:
- Yasal olmayan yollarla bir yabancının ülkeye sokulması
- Yasal olmayan yollarla ülkede kalmasına olanak sağlanması
- Yasal olmayan yollarla Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına olanak sağlanması
Göçmen Kaçakçılığı Suçu Nitelikli Şekilleri
Bu suçun nitelikli şekilleri Türk Ceza Yasası madde 79/2 de düzenleme bulmuştur. Buna göre:
- Suçun, mağdurların yaşamı bakımından bir tehlike oluşturması durumunda verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.
- Suçun, mağdurların onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır
- Göçmen kaçakçılığı suçunun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır.
Burada suç örgütü deyiminden anlaşılması gereken, maddi çıkar elde etmek amacıyla var olan, üç veya daha fazla kişiden oluşan hiyerarşik biçimde yapılanmış sürekli ve disiplinli bir iş birliği öngören ve amaca yönelik suçları işlemek için oluşturulmuş bir insan grubudur.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Manevi Unsuru
Göçmen kaçakçılığı suçunun manevi unsuru kasttır. Ancak bu suçun oluşabilmesi için failin kast ile hareket etmesi yeterli olmayıp TCY madde 79/1 metninden de anlaşılacağı üzere aynı zamanda “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi bir yarar elde etmek amacıyla” hareket etmiş olması gerekir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Hukuka Aykırılık Unsuru
Mağdurun rızası göçmen kaçakçılığı suçunda bir hukuka uygunluk nedeni değildir. Zira bu suç, ancak mağdurun rızasıyla işlenebilir. Mağdurun rızasının olmadığı durumda hürriyeti tahdit, mağdurun rızasının hileli davranışlarla işlendiği durumda ise dolandırıcılık suçu söz konusu olur.
Yüksek Mahkeme Kararları
8. Ceza Dairesi Kararı
Y. 8.C.D. E. 2006/2028 K. 2006/3617 K.T. 25.04.2006
GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI SUÇU GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI SUÇUNUN MAĞDURU ZİNCİRLEME SUÇ KABULÜ İLE CEZA VERİLMESİ SUÇTAN ZARAR GÖRENİN BELİRLENMESİ
ÖZETİ: Sosyal olarak suçtan zarar gören durumunda bulunan göçmenlerin göçmen kaçakçılığı suçunun yasal mağduru durumunda bulunmayıp suçun konusu oldukları, suçun yasal mağdurunun uluslararası toplum olduğu, göçmenlerin sayıca çok olmasının TCK. uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesini gerektireceği gözetilmeden, zincirleme suç kabulü ile 5237 sayılı TCK. nun 43/2. madde ve fıkrasının uygulanması suretiyle ceza tayini bozmayı gerektirmiştir.
Göçmen kaçakçılığı suçundan sanık A.’ın yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne dair (T.) Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 25.11.2005 gün ve 190 esas, 110 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile 17.3.2006 günü daireye gönderilmekle incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Hükmolunan cezanın süresine göre sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMUK.nun 318. maddesi gereğince (REDDİNE),
Dosya üzerinden yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; ancak,
1- 5237 sayılı TCK.nun 79. maddesinde, 765 sayılı TCK.nun 201/a-2 madde ve fıkrasındaki düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle göçmen kaçakçılığı suçunun bütün hallerine teşebbüsün olanaklı olduğu gözönüne alınarak, Van ilinin Çaldıran ilçesinden İstanbul’a getirmek üzere aldığı 36 göçmeni çalıntı bir minibüsün içine koyarak yola çıkan ve Tutak ilçesinde kolluk tarafından yakalanan sanığın eylemiş göçmenleri ülkeye sokmaya katıldığına dair delil de bulunmadığından, tüm dosya kapsamına göre göçmenlerin yurtdışına çıkmalarına imkan sağlamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun ülkede kalmalarına imkan sağlamak suretiyle göçmen kaçakçılığı olduğu ve tamamlandığı kabul edilerek yazılı şekilde uygulama yapılması,
2- Sosyal olarak suçtan zarar gören durumunda bulunan göçmenlerin göçmen kaçakçılığı suçunun yasal mağduru durumunda bulunmayıp suçun konusu oldukları ,suçun yasal mağdurunun uluslararası toplum olduğu, göçmenlerin sayıca çok olmasının TCK.nun 61. maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesini gerektireceği gözetilmeden, zincirleme suç kabulü ile 5237 sayılı TCK.nun 43/2. madde ve fıkrasın uygulanması suretiyle ceza tayini,
3- Kabul ve uygulamaya göre de; sanığın mahkumiyetinin sonucu olarak 5237 sayılı TCK.nun 53/1. madde ve fıkrasında belirtilen haklardan yoksun bırakılmasın karar verilirken, mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar olduğunun belirtilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan CMUK.nun 326. maddesi uyarınca ceza miktarı itibariyle kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla hükmün bu sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), 25.4.2006 gününde 2 nolu bozma oyçokluğu, diğer hususlarda oybirliği ile karar verildi
Genel Kurul Kararı
Y.C.G.K. E. 2008/8-221 K. 2009/20 K.T.10.02.2009
GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI SUÇU KAMU GÖREVİNİN USULSÜZ OLARAK ÜSTLENİLMESİ YARGI GÖREVİ YAPANI ETKİLEME SUÇU ADİL YARGILAMAYI ETKİLEMEYE TEŞEBBÜS SUÇU
ÖZETİ: Somut olayda, göçmenler Türk kara sınırları içerisinde bulunan İpsala Gümrük Sahası içinde ve sınır dışına çıkmadan yakalandıklarına göre göçmen kaçakçılığı suçu kalkışma aşamasında kalmıştır. Bu itibarla olayda suçun tamamlandığını kabul ederek kalkışmaya ilişkin hükmü uygulamayan Yerel Mahkeme kararında ve bu kararı onayan Özel Daire çoğunluk görüşünde isabet bulunmamakta olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Göçmen kaçakçılığı suçundan sanık Ö…. K…… ’nin yapılan yargılama sonunda 5237 sayılı TCY’nın 79/1-b ve 52. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay hapis ve 1000 gün karşılığı 30.000 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, yabancı uyruklu göçmenleri yasa dışı yollardan yurt dışına çıkarmak için gerekli ortamı hazırlama fiili tamamlandığından teşebbüsle ilgili TCY’nın 35. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin İpsala Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.02.2007 gün ve 378-37 sayılı hüküm, sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 19.09.2007 gün ve 7189-6020 sayı ile oyçokluğuyla onanarak kesinleşmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 09.10.2008 gün ve 148404 sayı ile;
“Sanığın kullandığı TIR aracının kara sınırlarının dışına çıkmadan ve serbest bölge statüsünde olmayan gümrük sahasının Türkiye tarafında tel örgü ile çevrili alanda bulunduğu sırada kaçak göçmenlerin yakalandığının belirlenmesi karşısında, Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 25.12.2007 gün ve 149-277, 05.02.2008 gün ve 234-16, 15.04.2008 gün ve 33-83 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere 5237 sayılı TCY’nın 79. maddesindeki düzenlemeye göre göçmen kaçakçılığı suçunun teşebbüse olanaklı olması, suçun ülke kara sınırlarının dışına çıkıldığı anda tamamlanmış sayılacağı hususları dikkate alındığında sanığın eyleminin göçmen kaçakçılığı suçuna teşebbüs aşamasında kaldığı, bu itibarla hakkında 5237 sayılı TCY’nın 35. maddesinin uygulanması gerektiği” düşüncesiyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Ö…. K…… hakkında göçmen kaçakçılığı suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece oyçokluğuyla onanarak kesinleşmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, göçmenlerin ülke kara sınırlarını terk etmeden yakalanmış olmaları nedeniyle suçun tamamlanmadığını ve teşebbüs aşamasında kaldığını belirterek itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık, somut olayda göçmen kaçakçılığı suçunun tamamlanıp tamamlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İncelenen olayda;
Sanığın, 19.11.2006 tarihinde şoför olarak çalışmakta olduğu E…. Petrol Şirketine ait tır aracının çektiği dorsenin içine maddi yarar sağlamak amacıyla Suriye ve Filistin uyruklu 46 göçmeni İstanbul İlinden alarak yasadışı yollardan Yunanistan’a geçirmek için İpsala Gümrük sahasına getirdiği ve burada araçtan inen göçmenlerin gümrük sahası içinde kolluk görevlilerince yakalandıkları, göçmenlerin ve tutanak imzacıları tanıkların anlatımları, olay tutanakları ve tüm dosya kapsamı ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulu’nun 25.12.2007 gün ve 149–277, 05.02.2008 gün ve 234–16 ile 15.04.2008 gün ve 33–83 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere;
5237 sayılı TCY’nın “Göçmen kaçakçılığı” başlıklı 79. maddesi; “(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan,
Kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” şeklinde olup, maddede 765 sayılı TCY’nın 201/a maddesinde olduğu gibi kalkışmanın tamamlanmış suç gibi cezalandırılacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCY’nın 262, 277, 288, 309, 310, 311 ve 312. maddelerinde kimi kalkışma suçları düzenlenmiş ve bu maddeler kapsamındaki suçlarda kalkışma hali tamamlanmış suç gibi yaptırıma bağlanmıştır. TCY’nın 79. maddesinde böyle bir hükme yer verilmediğine göre, göçmen kaçakçılığı suçunun, bir kalkışma suçu olmadığının kabulü gerekmektedir. Bunun doğal sonucu olarak da, genel hükümler çerçevesinde, koşullarının varlığı halinde, bu suç yönünden artık kalkışma hükümlerinin uygulanabilmesi ve saptanacak temel cezanın kalkışmanın varlığı nedeniyle indirimi olanaklıdır.
Kalkışma hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan koşullar ise şunlardır:
a- Suç kalkışmaya elverişli bir suç olmalıdır.
b- Belirli bir suç işleme kastı bulunmalıdır.
c- Suç işleme kararı icraya başlanılmalıdır.
d- Engel nedenlerle sonuca ulaşılamamalıdır.
Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçu, yasa maddesinde öngörülen; göçmenin yasal olmayan yollardan, “ülkeye sokulması”, “ülkede kalmasına imkân sağlanması” ya da “yurt dışına çıkartılmasına imkân sağlanması” suretiyle işlenebilmektedir. Bu seçimlik hareketlerden, “yurt dışına çıkmaya imkân sağlama” bakımından netice, ülke karasuları, hava sahası veya kara sınırlarının dışına çıkılmasıyla gerçekleşmektedir. Bu koşullar gerçekleşmedikçe, eylemin kalkışma aşamasında kaldığını kabul etmek zorunludur.
Öte yandan, Anayasanın 90/son maddesi uyarınca onaylanmakla iç hukuk mevzuatı haline giren, “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol”ün 6. maddesi 2/a bendindeki, “Her taraf devlet… kendi hukuk sisteminin temel kavramlarına bağlı kalmak kaydıyla göçmen kaçakçılığına teşebbüsü suç haline getirmek için gerekli yasal ve diğer önlemleri alır” biçimindeki hüküm, kalkışma halini tamamlanmış suç gibi cezalandırmayı gerektiren zorlayıcı bir düzenleme değildir. Protokolde yazılı bulunan “taraf devletin kendi hukuk sisteminin temel kavramlarına bağlılık” kuralı göz önüne alındığında, göçmen kaçakçılığı suçu açısından, suçun tamamlanmış haline göre, kalkışmayı belirli bir oranda indirimle ceza yaptırımına bağlayan Türk Ceza Mevzuatının protokole aykırı bir düzenlemeyi öngörmediği açıktır.
Somut olayda, göçmenler Türk kara sınırları içerisinde bulunan İpsala Gümrük Sahası içinde ve sınır dışına çıkmadan yakalandıklarına göre göçmen kaçakçılığı suçu kalkışma aşamasında kalmıştır. Bu itibarla olayda suçun tamamlandığını kabul ederek kalkışmaya ilişkin hükmü uygulamayan Yerel Mahkeme kararında ve bu kararı onayan Özel Daire çoğunluk görüşünde isabet bulunmamakta olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi, “olayda göçmenleri maddi menfaat karşılığı İstanbul’dan kullanmış olduğu tır ile alıp İpsala Gümrük Sahası içine kadar getirerek yurt dışına çıkmalarına imkân sağlayan sanığın eyleminde, göçmen kaçakçılığı suçunun tamamlandığı” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 19.09.2007 gün ve 7189–6020 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- İpsala Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2007 gün ve 378–37 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
4-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.02.2009 günü yapılan müzakerede oy çokluğu ile karar verildi.
Eskişehir Ceza Avukatı Mahmut Rasul Uyanık göçmen kaçakçılığı suçunun şüphelisi veya sanığı olan müvekkillerini özenle ve profesyonelce müdafi olarak savunmakla beraber bu suçun mağduru olan müvekkillerini mahkemede temsil etmekte ve hukuki danışmanlık vermektedir. Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık gerek Eskişehir Ceza Avukatı gerek Eskişehir Ağır Ceza Avukatı olarak mesleğini icra etmektedir.