Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu

Türk Ceza Kanunu madde 170’de genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu düzenlenmiştir. Bu suçun TCK m.170/1’de geçen düzenlemesine göre cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası, suçun TCK m.170/2’de geçen düzenlemeye göre işlenmesi halinde cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.

Genel güvenliği kasten tehlikeye atma suçu şikayete tabi değildir. Bu sebeple re’sen soruşturulup kovuşturulur. Bu suç aynı zamanda uzlaştırma hükümleri kapsamında da değildir.

Dava zaman aşımı süresi 8 yıl, ceza zaman aşımı süresi 10 yıldır.

Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu Madde Düzenlemesi

(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak
biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

a) Yangın çıkaran,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine
neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu Türk Ceza Kanunu 2. kitap 3. kısım 1. bölümde Genel Tehlike Yaratan Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir.

Genel tehlike yaratan suçlar şunlardır:

  • Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması (m.170)
  • Genel Güvenliğin Taksirle Tehlikeye sokulması (m.171)
  • Radyasyon Yayma (m.172)
  • Atom Enerjisi İle Patlamaya Sebebiyet Verme (m.173)
  • Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması Veya El Değiştirmesi (m.174)
  • Akıl Hastası Üzerindeki Bakım Ve Gözetim Yükümlülüğünün İhlali (m.175)
  • İnşaat Veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama (m.176)
  • Hayvanın Tehlike Yaratabilecek Şekilde Serbest Bırakılması (m.177)
  • İşaret Ve Engel Koymama (m.178)
  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma (m.179)
  • Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma (m.180)
Eskişehir Ceza Avukatı Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu
Eskişehir Ceza Avukatı Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu

Madde Gerekçesi

Madde metninde, genel güvenliği kasten tehlikeye so­kan fiiller, suç olarak tanımlanmıştır.

Maddenin birinci fıkrasında, bu suçu oluşturan seçimlik hareketler, yangın çıkarmak; bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak; silâhla ateş etmek veya izinsiz patlayıcı madde kullanmak, olarak belirlenmiştir. Ancak, bu fiiller dolayısıyla cezaya hük­medebilmek için, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekir. Böylece, söz konusu suç, bir somut tehlike suçu olarak tanımlanmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, bir soyut tehlike suçu tanımına yer ve­rilmiştir. Bu hükümde, yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olmak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fiiller dolayısıyla cezaya hükmedebilmek için, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerek­memektedir.

Bu fiillerin işlenmesiyle bir zarar neticesinin meydana gelmesi hâ­linde, meydana gelen zarara ve bu zararın meydana gelmesi açısından failin kast veya taksirine göre başka suçlar oluşacaktır. Örneğin, toplumda genel güvenliği tehlikeye sokan bir etki meydana getiren fiiller sonucunda bir veya birkaç kişi ölmüş veya yaralanmış ya da kişiler malvarlığı itibarıyla zarar görmüş olabilir. Bu gibi durumlarda, farklı neviden fikri içtima hükümleri­nin uygulanması gerekir.

Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu Yüksek Mahkeme Kararları

8. Ceza Dairesi Kararı

Y.8.C.D. E. 2012/21848 K. 2013/26764 K.T. 07.11.2013

GENEL GÜVENLİĞİ KASTEN TEHLİKEYE SOKMA SUÇU

ÖZETİ: Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın aralarında çıkan tartışma üzerine olay yerinden kaçmak isteyen müştekiyi hedef alarak ruhsatsız silahıyla ateş etmek suretiyle şikayetçiyi yaraladığı, sanığın, belli bir kişiyi hedef: alarak hareket etmesi, çok sayıda kişiye yönelik korku, kaygı yaratmak kastının bulunmaması nedeniyle sadece kasten yaralama suçundan hüküm kurulması ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA karar verilmiştir.

Gereği görüşülüp, düşünüldü,

Karar: 1- Sanık hakkında yaralama ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık müdafiinin, bir sebebe dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükümlerin oybirliğiyle ONANMASINA,

2- Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;

Sonuç: Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın aralarında çıkan tartışma üzerine olay yerinden kaçmak isteyen müştekiyi hedef alarak ruhsatsız silahıyla ateş etmek suretiyle şikayetçiyi yaraladığı, sanığın, belli bir kişiyi hedef: alarak hareket etmesi, çok sayıda kişiye yönelik korku, kaygı yaratmak kastının bulunmaması nedeniyle sadece kasten yaralama suçundan hüküm kurulması ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

Genel Kurul Kararı

Y.C.G.K. E.2014/8-698 K. 2016/135 K.T. 15.03.2016

GÜVENLİĞİN TEHLİKEYE SOKULMASI SUÇU – İddianamede Nitelikli Dolandırıcılık Suçuna Dair Bir Anlatım ve Bu Suçtan Açılan Bir Dava Bulunmadığından Özel Dairece Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçundan Kurulan Hükmün Esas Yönünden İncelenmesi Gerektiği” YANGIN ÇIKARMAK SURETİYLE GENEL GÜVENLİĞİN TEHLİKEYE SOKULMASI SUÇU İddianamede Nitelikli Dolandırıcılık Suçuna Dair Bir Anlatım ve Bu Suçtan Açılan Bir Dava Bulunmadığından Özel Dairece Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçundan Kurulan Hükmün Esas Yönünden İncelenmesi Gerektiği

Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Olup Yerel Mahkemece de Bu Suçtan Hüküm Kurulmasının Yerinde Olduğu” KASTEN YANGIN ÇIKARMA Suç Adının Kasten Yangın Çıkarma Olarak Gösterildiği Olayda İddianamede Tarif Edilen ve Cezalandırılması İstenen Eylem Yangın Çıkarmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Olup Yerel Mahkemece de Bu Suçtan Hüküm Kurulmasının Yerinde Olduğu

Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Olduğu – Nitelikli Dolandırıcılık Suçuna Dair Bir Anlatım Bulunmadığı” İDDİANAMEDE SUÇ ADININ YANLIŞ YAZILMASI Kasten Yangın Çıkarma Olarak Gösterildiği Olayda İddianamede Tarif Edilen ve Cezalandırılması İstenen Eylem Yangın Çıkarmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Olduğu – Nitelikli Dolandırıcılık Suçuna Dair Bir Anlatım Bulunmadığı

Özeti: Toplanan deliller incelendiğinde; şüphelilerin kasten yangın çıkarma suçunu işledikleri tespit edilmiştir…” şeklinde anlatıldığı, suç adının kasten yangın çıkarma, sevk maddesinin de buna uygun biçimde 5237 Sayılı TCK’nın 170/1-a madde ve fıkrası olarak gösterildiği olayda; iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylem yangın çıkarmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması olup yerel mahkemece de bu suçtan hüküm kurulmuştur. Özel Daire bozma ilamında, iddianamede sanıkların sigorta bedelini almak maksadıyla kasten yangın çıkardıkları, bu eyleme dair delilleri takdir ve tartışmanın ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, iddianamede nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabilecek bir anlatıma yer verilmediği görülmektedir. Bu sebeple iddianamede nitelikli dolandırıcılık suçuna dair bir anlatım ve bu suçtan açılan bir dava bulunmadığından Özel Dairece genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kurulan hüküm esas yönünden incelenmelidir.

Yangın çıkarmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan sanıkların beratlerine ilişkin, Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen hükmün katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince;

“… İddianamede sanıkların sigorta bedelini almak maksadıyla kasten yangın çıkardıklarının iddia olunması karşısında, eylemin TCK’nın 158/1-k madde, fıkra ve bendine aykırılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delilleri takdir ve tartışmanın 5235 Sayılı Kanun’un … maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…”,

İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 2013/234097 sayı ile;

“… Sanıkların eyleminin TCK’nın 170/1-a madde ve fıkrasında belirtilen ‘genel güvenliği tehlikeye sokacak şekilde kasten yangın çıkarma’ ve 158/1-k madde ve fıkrasında belirtilen ‘sigorta bedelini almak maksadıyla nitelikli dolandırıcılık’ suçlarını oluşturacağı, gerçek içtima kuralı gereğince, subut halinde iki ayrı suçtan mahkumiyete gidilmesi gerekeceği, eylemin iki ayrı suç oluşturması sebebiyle birbirine dönüşmeyeceği ve buna göre uygulama yapılmasının gözetilmesi gerekmektedir.

Sanıklar hakkında TCK’nın 170/1-a madde ve fıkrasında belirtilen ‘Genel güvenliği tehlikeye sokacak şekilde kasten yangın çıkarma’ suçundan dava açılmış, ancak; TCK’nın 158/1-k madde ve fıkrasında belirtilen ‘sigorta bedelini almak maksadıyla nitelikli dolandırıcılık’ suçundan dava açılmamıştır. TCK’nın 158/1-k madde ve fıkrasında belirtilen ‘sigorta bedelini almak maksadıyla nitelikli dolandırıcılık’ suçundan zamanaşımına kadar her zaman dava açılarak yargılama yapılabileceğinden ve sanıkların eylemi iki ayrı suç oluşturduğundan Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesinin ‘İddianamede, sanıkların sigorta bedelini almak maksadıyla kasten yangın çıkardıklarının iddia olunması karşısında, eylemin TCK’nın 158/1-k madde, fıkra ve bendine aykırılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delilleri takdir ve tartışmanın 5235 Sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasına’ dair bozma kararının kaldırılarak mahalli mahkeme kararının esastan incelenmesi gerektiği…”,

Görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır:

KARAR : Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yangın çıkarmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kurulan hükmün, “eylemin sigorta bedelini almak amacıyla nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delillerin değerlendirilmesinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu” gerekçesiyle bozulmasının isabetli olup olmadığı, bu bağlamda nitelikli dolandırıcılık suçundan açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede yargılama konusu suç adının “kasten yangın çıkarma” olarak gösterildiği, anlatım kısmında ise; “Şüphelilerden …, çektiği ekonomik sıkıntıyı hafifletmek amacıyla işyerini yakarak sigortadan para almayı düşünmüş ve bu düşüncesini diğer şüpheliye açarak ondan yardım istemiştir. Her iki şüpheli bu konuda anlaşmışlar ve birkaç kez işyerini yakma girişiminde bulunmuşlarsa da başarılı olamamışlardır. Olay günü şüpheliler; işyerinin ardiye olarak kullanılan kısmına yanar halde bir mum bırakmışlar bu mumun etrafını da kolayca tutuşabilecek malzemelerle beslemişler ve daha sonra işyerinden ayrılmışlardır. Gecenin ilerleyen saatlerinde yanık bırakılan mumun çevresindeki malzemeleri tutuşturması sonucunda yangın çıkmıştır. Çıkan yangın itfaiye görevlileri tarafından söndürülmüştür. Yangın sonucunda müştekilere ait işyerleri zarar görmüştür.” şeklinde açıklamalara yer verildiği, sevk maddelerinin ise TCK’nın 170/1-a, 53 ve 58 olarak gösterildiği, yapılan yargılama neticesi sanıkların “Kasten yangın çıkarma suçundan eylemlerine uyan TCK’nın 170/1-a ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının mahkememizce yapılan yargılaması neticesinde; sanıkların üzerine atılı suçu işlediği sabit bulunmadığından, sanıkların CMK 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan ayrı ayrı beratine” karar verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 Sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi ayrık hükümler bulunmakla birlikte, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.

CMK’nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça dair fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6/3-a maddesine göre de; “bir suç ile itham edilen herkesin kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek” hakkı bulunmaktadır. İsnadın sebebi yargılama konusu fiildir, mahiyeti ise hukuki vasıflandırılmasıdır. İsnat hem yargılamanın konusunu hem de sınırını teşkil etmektedir.

Anılan bu düzenlemeler uyarınca iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.

Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.

Bu bağlamda davasız yargılama olmaz ilkesinin bir anlam ifade edebilmesi için isnadın dava açan belgede açıkça ve etraflıca açıklanması ve mahkemenin de dava açan bu belgedeki fiil ve fail ile bağlı olması gerekir. Aksi takdirde davasız yargılama olmaz ilkesinin ihlal edilerek davaya konu yapılmayan bir fiil ve fail hakkında yargılama yapılıp karar verilmesi durumunda iddia edenle yargılayan aynı makamda birleşmiş olacağından yapılan yargılamanın adil bir yargılama olduğundan da söz edillemez.

Ceza Muhakemesi Kanunun 226. maddesiyle de; “sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.

Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.

Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafiye yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” hükmü getirilmiştir.

Ancak kanun koyucu bu düzenlemeyle; iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olmakla birlikte, o eylemin hukuksal niteliğinde değişiklik olmasını anılan ilkeye aykırı görmemiş, bu gibi hâllerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre hüküm kurulmasına imkan sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına dair nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin, suç eşyasının kabul edilmesi suçunu oluşturacağı görüşünde olan mahkeme, sanığa ek savunma hakkı vermek suretiyle suç eşyasının kabul edilmesi suçundan hüküm kurabilecektir. İddianamede anlatılan olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması halinde de gerekli görüldüğünde her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidebilecektir.

Öte yandan uyuşmazlığa konu suçlardan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu 5237 Sayılı TCK’nın 170. maddesinde;

“(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

a-) Yangın çıkaran,

b-) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,

c-) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,

Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Madde metninde, genel güvenliği kasten tehlikeye sokan fiiller, suç olarak tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasında, bu suçu oluşturan seçimlik hareketler, yangın çıkarmak; bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak; silâhla ateş etmek veya izinsiz patlayıcı madde kullanmak olarak sayılmış olup suç, somut tehlike suçu olarak düzenlenmiştir.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, bir soyut tehlike suçu tanımına yer verilmiştir. Bu hükümde, yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olmak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre bu fıkrada düzenlenen suçun oluşabilmesi için somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmemektedir.

Sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılık suçu ise TCK’nın 158. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde;

“Sigorta bedelini almak maksadıyla, işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Maddenin bu bölümüne dair gerekçesinde; “Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Keza sigorta edilen riskin türü de önemli değildir” açıklamalarına yer verilmiştir. Kanun koyucu hangi tür sigorta olursa olsun, ayrım yapmadan sigorta bedelinin alınması amacıyla dolandırıcılık yapılmasını nitelikli hal olarak kabul etmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için, sigorta şirketine hakkı olmayan bedeli almak için bir başvuru yapılmış olması ve hakkı olmayan bir sigorta bedelinin kısmen veya tamamen alınmış olması gerekir. Aksi halde sigorta bedelini almak için şirkete başvuruncaya kadar yapılan hareketler icrai hareket olmayıp, hazırlık hareketi niteliğinde olduğundan sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır.

Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;

İddianamede yargılama konusu fiilin “…olay günü şüpheliler işyerinin ardiye olarak kullanılan kısmına yanar halde bir mum bırakmışlar bu mumun etrafını da kolayca tutuşabilecek malzemelerle beslemişler ve daha sonra işyerinden ayrılmışlardır. Gecenin ilerleyen saatlerinde yanık bırakılan mumun çevresindeki malzemeleri tutuşturması sonucunda yangın çıkmıştır. Çıkan yangın itfaiye görevlileri tarafından söndürülmüştür. Yangın sonucunda müştekilere ait işyerleri zarar görmüştür. Toplanan deliller incelendiğinde; şüphelilerin kasten yangın çıkarma suçunu işledikleri tespit edilmiştir…” şeklinde anlatıldığı, suç adının kasten yangın çıkarma, sevk maddesinin de buna uygun biçimde 5237 Sayılı TCK’nun 170/1-a madde ve fıkrası olarak gösterildiği olayda; iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylem yangın çıkarmak suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması olup yerel mahkemece de bu suçtan hüküm kurulmuştur. Özel Daire bozma ilamında, iddianamede sanıkların sigorta bedelini almak maksadıyla kasten yangın çıkardıkları, bu eyleme dair delilleri takdir ve tartışmanın ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, iddianamede nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabilecek bir anlatıma yer verilmediği görülmektedir. Bu sebeple iddianamede nitelikli dolandırıcılık suçuna dair bir anlatım ve bu suçtan açılan bir dava bulunmadığından Özel Dairece genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kurulan hüküm esas yönünden incelenmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Genel Kurul Üyesi; “itirazın reddi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-) Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bozma kararının KALDIRILMASINA,

3-) Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.03.2016 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık bu suçun şüphelisi veya sanığı konumunda olan müvekkillerine özenle ve profesyonellikten taviz vermeden Eskişehir Ceza Avukatı olarak müdafilik hizmeti verdiği gibi bu suçun mağduru veya suçtan zarar göreni konumunda olan müvekkillerini de mahkemede Eskişehir Ceza Avukatı olarak özveriyle temsil etmekte ve haklarını savunmaktadır.

Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık saygıyla sunar.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!