Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik) Sebebiyle Boşanma Davası

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşlerden ortak hayatı sürdürmelerinin kendilerinden beklenmeyecek derecede zorlaşmış olması demektir.

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış
olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası, Medeni Kanun m.166’da düzenlenmiştir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (şiddetli geçimsizlik) nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için şu üç şartın bir arada bulunması gerekir:

  1. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması gerekir.
  2. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ortak hayatı çekilmez hale getirmelidir.
  3. Davacının kusuru daha ağır ise, davalının boşanmaya itiraz etmemiş olması veya itirazın kabul görmemiş olması gerekir.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Davasında Kusur

  1. Kusursuz eş; diğer tarafın az da olsa kusurlu olduğunu ispatladığı takdirde, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, yani şiddetli geçimsizlik olduğu kabul edilerek boşanma kararı verilir. Kusursuz eş hakkında açılan boşanma davası ise reddedilir.
  2. Az kusurlu eş; diğer tarafın daha fazla kusurlu olduğunu ispatlarsa şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma kararı verilir.
  3. Daha fazla kusurlu eş; diğer eşin kendisinden az da olsa kusurlu olduğunu ispatlarsa ve diğer eş boşanmaya karşı çıkmazsa boşanma kararı verilir. Ancak, daha fazla kusurlu eşin açtığı boşanma davasının reddedilmesi, az kusurlu eş tarafından talep edildiğinde; yani az kusurlu eş boşanmak istemediğinde şu şartların da birarada gerçekleşmesi gerekir:
    • Boşanmak istemeyen az kusurlu eşin karşı çıkmasının, hakkın kötüye kullanılması (MK m.2) niteliğinde olduğunun ispatlanması gerekir.
    • Eş ve çocuklar açısından evliliğin sürdürülmesinin korunmaya değer olmadığının anlaşılması gerekir.
  4. Eşit kusur halinde tarafların boşanmasına karar verilir.
  5. Tamamen kusurlu eşin açtığı boşanma davası da reddedilir. Tamamen kusurlu eşin boşanma davasının reddedilmesinin nedeni, bir kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde etmesinin hukuka aykırı olmasıdır.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedenleri

I. Eşe Karşı Fiziksel Şiddet Uygulama: Bir eşin diğer eşe karşı fiziksel şiddet uygulaması, şiddetli geçimsizlik (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) nedeniyle genel boşanma nedenleri arasında en önemlisidir. El ile veya başkaca hangi şekilde olursa olsun darp, cebir, dayak, itekleme vs. her türlü fiziksel şiddet boşanma sebebidir. Ancak, fiziksel şiddet eyleminden sonra evliliğin devam etmesi, şiddet eyleminin diğer eş tarafından affedilmesi, en azından hoş görüldüğünü gösteren olguların bulunması halinde boşanma davası reddedilir.

II. Eşe Karşı Ekonomik ve Psikolojik Şiddet Uygulama: Eşlerin birbirlerine psikolojik baskı uygulayarak evliliği çekilmez hale getirmemesi; ekonomik güçlerini birbirine karşı kullanmamaları ve gelirleri evlilik birliği için harcamaları gerekir. Ekonomik gücün diğer eşe karşı bir baskı unsuru olarak kullanılması veya psikolojik şiddet uygulayarak diğer eşin ruhsal/duygusal açıdan yıpranmasına neden olunması halinde geçerli bir boşanma sebebinin doğduğu kabul edilir.

III. Aileye Karşı İlgisizlik: Eşlerin birbirlerine ve çocuklara karşı ilgisiz davranmaması, sosyal veya bireysel açıdan ihtiyaç duydukları zamanlarda birbirlerine destek olmları ve ilgilenmeleri ailevi bir yükümlülüktür. Ailevi görevlerini yerine getirmeyen eş, boşanma davasında kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilir.

IV. Alkol Bağımlılığı: İçki içme, alkol bağımlılığı seviyesine varmışsa, evlilik hayatının temelinden sarsıldığı kabul edilmektedir. Çünkü, bu halde içki içen taraf evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirememektedir.

V. Ailenin Evliliğe Müdahalesi: Taraflar kendi ailelerinin evliliğe müdahale etmesine izin vermemelidir. Ailesinin evliliğine müdahalesine sessiz kalan veya izin veren taraf boşanma davasında kusurlu kabul edilir.

VI. Eşe Hakaret Etme veya Ailesinin Hakaret Etmesine Sessiz Kalma: Eşlerin birbirine hakaret etmesi evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, şiddetli geçimsizlik olduğunun göstergesidir. Ayrıca, evlilik birliği içinde her iki taraf da diğer tarafın ailesinin eşine yönelik hakaretlerine karşı sessiz kalmamalıdır. Evlilik birliği, her iki tarafı da eşine karşı saygısız tutumlara karşı koyma yükümlülüğü altına sokmaktadır.

VII. Eşini Sevmediğini veya Boşanmak İstediğini Söylemek: Evlilik, sevgiye dayalı bir toplumsal ilişkidir. Eşlerden birinin diğer tarafı sevmediğini ifade etmesi, şiddetli geçimsizlik olduğunun, yani evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını gösterir. Üçüncü kişilere eşinden boşanmak istediğini veya evlilik birliği açısından kabul edilemeyecek sözler sarf etmek de boşanma nedenidir.

VIII. Agresif ve Saygısız Davranışlar: Evlilik birliği karşılıklı anlayış ve saygı gerektirir. Eşlerin agresif ve saygısız davranışları boşanma nedeni olarak kabul edilir.

IX. Eşe İftira Atma: Bir eşin diğer eşe gerçek dışı olgular isnat etmesi, yani iftira atması kusurlu bir hareket olup ortak hayat sürdürülemeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunu kabul etmek gerekir.

X. Bağımsız Konut Açmama: Erkek eş, ailevi yaşam için bağımsız konut aşma yükümlülüğü altındadır. Konutun evlilik birliğinin sürdürülebileceği asgari yaşam olanaklarına sahip bir konut olması yeterlidir.

XI. Aile Sırlarının Üçüncü Kişilere Anlatılması: Eşlerin evlilik içinde aile sırrı olarak kalması gereken konularda üçüncü kişilere bilgi vermemesi gerekir. Aile sırlarının üçüncü kişilere anlatılması, boşanma nedenidir.

XII. Cinsel İlişkiye Girememe veya Cinsel İktidarsızlık: Eşlerden birinin cinsel ilişkiden kaçınma, cinsel ilişkiye girme veya erkeğin cinsel iktidarsızlık sorunu varsa ve bu cinsel sorunlar karşılıklı anlayış çerçevesinde çözülemiyorsa, evlilik birliğinin cinsel sorun nedeniyle temelinden sarsıldığı kabul edilmektedir.

XIII. Kumar Oynama Alışkanlığı: Kumar oynamayı bir alışkanlık haline getirerek aile yükümlülüklerini ihmal eden eş, boşanma davasında kusurlu olarak kabul edilir.

XIV. Güven Sarsıcı ve Sadakat Yükümlüğüne Aykırı Davranışlar: Güven sarsıcı davranışlar ve sadakat yükümlülüğünün ihlali genel boşanma sebepleri arasında en sık rastlanan boşanma nedenlerinden biridir. Güven sarsıcı davranıştan kast edilen, eşlerin birbirlerine güven duygusunu zedeleyen her türlü davranıştır. Bir eşin diğer eşi aldatması halinde, özel bir boşanma nedenine dayanılarak aldatma nedeniyle boşanma davası açılmalıdır. Zina özel nedenine dayalı boşanma davası açılmadığı takdirde, aldatma olgusu güven sarsıcı davranış olarak genel bir boşanma nedenine de dönüştürülerek boşanma davası açılabilir. Yargıtay uygulaması, aşağıdaki davranışları sadakat yükümlülüğüne aykırı ve güven sarsıcı davranış olarak kabul etmektedir:
• Sürekli gece geç saatlere kadar dışarıda olma,
• Bir eşin kendisine ilgisi olan başka biriyle sosyal arkadaşlık çerçevesinde olsa vakit geçirmesi,
• Eşin gün içinde gittiği yerler konusunda yalan söylemesi,
• Bakire olmadığını gizleme,
• Eşinden habersiz bir şekilde başkalarına yüksek borç verme, kredi çekme veya taahhüt altına girme,
• Taşınmazları eşin bilgi ve rızası dışında devretme,

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığının Kabul Edildiği Kanuni Haller (MK 166/2-3)

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası, kusur esasına dayanan bir çekişmeli boşanma davası türüdür. Çekişmeli boşanma davasında, davacı taraf diğer tarafın az da olsa kusurlu olduğunu ispatlayamadığı takdirde boşanma davası reddedilir. 4721 sayılı Medeni Kanun, tarafların hiçbir kusuru olmasa bile aşağıdaki hallerde “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” nedeninin gerçekleştiğini kanuni düzenleme ile kabul etmiştir:

Anlaşmalı Boşanma Halinde Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Anlaşmalı boşanma davaları, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesine dayanır. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz (MK m.166/2).

Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (MK m.166/3).

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Davasının Sonuçları

  1. Kadının Kişisel Durumu
    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle çekişmeli boşanma davasında boşanma kararı verilmesi halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.
    Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim , kocasının soyadını taşımasına izin verir.
    Erkek eş, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
  2. Maddi ve Manevi Tazminat
    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle çekişmeli boşanma davasında mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
    Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
    Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası ile birlikte açılmamış ise, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.
  3. Çocukların Velayeti
    Yargıtay’a göre velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle çekişmeli boşanma davasında çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği çocuğun “üstün yararı” dikkate alınarak belirlenir. Velayet kendisinde olmayan eşin ise çocukla mahkemenin belirlediği belli periyotlarla kişisel ilişki kurmasına izin verilir.
    Mahkeme, belli yaşın üstündeki çocukların velayetini düzenlerken çocuğu dinlemeli ve velayet konusundaki görüşünü sormalıdır. Yargıtay uygulamasına göre çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya üstüdür. 8 yaş veya bu yaşın üzerinde olan çocukların görüşü alınmadan velayetin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir.
  4. Yoksulluk ve İştirak Nafakası
    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilmesiyle, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu nafakaya “yoksulluk nafakası” denilmektedir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
    İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eş aleyhine, ergin olmayan çocuk lehine herhangi bir talep olmaksızın da hakim tarafından hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Bu nafaka türündeki amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır. (Medeni Kanun m.182/2)
    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verildikten sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
    Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan tazminat ve nafaka gibi taleplere ilişkin dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
  5. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanmada Mal Paylaşımı
    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararından sonra, eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlere göre mallar tasfiye edilir. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar, Medeni Kanun’un belirlediği yasal mal paylaşımı rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiye edilir.
Eskişehir Boşanma Avukatı - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma
Eskişehir Boşanma Avukatı – Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma

Yüksek Mahkeme Kararları

Y.2.H.D. E. 1990/10764 K. 1991/2883 K.T. 18.02.1991

EŞLERDEN BİRİNDE SONRADAN OLUŞAN GÖZ HASTALIĞI

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASI

ÖZETİ: Davalı eşte ortaya çıkan göz hastalığı davalının herhangi bir iradi hareket ve eylemine dayalı bulunmadığı için eşlerin karşılıklı tutum ve ilişkilerinin sonucu ortaya çıkan birliğin temelinden sarsılması olgusunu doğuracağı kabul edilemez. Kaldı ki söz konusu göz hastalığının belirli koşullarının gerçekleşmesi halinde ileride doğacak açısından kalıtsal özellik taşıması daha açık bir ifade ile böyle bir ihtimalin varlığı dahi evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı biçiminde nitelendirilemez.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik 134/l.maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış bulunduğunun gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece bir boşanma nedeni kabul edilen göz hastalığı “MAKULA DEJENERASANSLI PİG MENTER RETİNOPATİ”davalının herhangi bir kusurlu davranışının sonucu oluşmadığı ve davalının herhangi bir iradi hareket ve eylemine dayalı bulunmadığı için eşlerin karşılıklı tutum ve ilişkilerinin sonucu ortaya çıkan birliğin temelinden sarsılması olgusunu doğuracağı kabul edilemez. Başka bir ifade ile davalı davranışları ile mahkemece kabul edilen temelden sarsılma olgusu arasında sebep bağı mevcut değildir. Bir an için davalının mevcut göz rahatsızlığının davalı açısından evlilik yükümlülüklerini yerine getirmede bazı engeller oluşturabileceği düşünülse dahi evlilik tasada ve kıvançta birlik isteğinden davacı yalnızca sağlıklı ve huzurlu günlerde değil eşinin hastalığında da onun duygularını paylaşmak ve gerektiğinde yardımcı olmak zorundadır. Diğer taraftan boşanma nedeni olarak kabul edilen söz konusu göz hastalığının belirli koşullarının gerçekleşmesi halinde ileride doğacak açısından kalıtsal özellik taşıması daha açık bir ifade ile böyle bir ihtimalin varlığı dahi evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı biçiminde nitelendirilemez. Böyle bir ihtimal olsa olsa eşleri çocuk sahibi olup olmama konusunda bazı karar ve önlemlere götürebilir. Yargıtayımızın bir çok kararında da açıkca dile getirildiği üzere “kısırlık”olgusu dahi tek başına bir boşanma nedeni değildir. Eşlerden birinin kendi iradesi dışında maruz kaldığı bir rahatsızlık sebebiyle ya hiç yada sağlıklı çocuklara sahip olamaması bir çeşit “semavi afet”tir. Eşlerin birlikte göğüslemeleri gereken böyle bir durumda sağlıklı eşin boşanmayı istemesi meşru, haklı, adil ve iyi niyetli bir düşünce olarak kabul edilemez. Bütün bü nedenlerle isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan hükmün gösterilen nedenle BOZULMASINA, 18.02.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Y.H.G.K. E. 2007/2-202 K. 2007/192 K.T. 04.04.2007

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

BOŞANMA DAVASI

ÖZETİ: Özellikle tarafların 1998 yılından bu yana ayrı yaşadıkları ve evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı anlaşılmış olup delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.03.2004 gün ve 2003/347 E.,2004/333 K. sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 14.09.2004 gün ve 2004/6483-9892 sayılı ilamı ile, (…4722 sayılı Kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-Medeni Kanunun 134/1-2.maddesi uyarınca;Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir.Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

2-Alacakla ilgili dava boşanmanın eki niteliğinde değildir.Bu konuda harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir dava yada karşı davada bulunmamaktadır.Bu istekle ilgili “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi yerine kesin hüküm oluşturacak şekilde red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı Coşkun Nemci Savaş vekili, tarafların 1996 yılında evlendiklerini müşterek çocukları bulunmadığını, aradan geçen zaman içinde geçimsizlikler meydana geldiğini, derin karakter ve ruh farklılıkları neticesinde aile birliğinin temelden sarsıldığını ileri sürerek şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Nevin Savaş, davacı ile aralarında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizlik olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiş, aksi halde 1.200.000.000 TL.tedbir nafakasına hükmedilmesini, davacıya araba alması için elden verdiği 5000 Doların iadesini, bedelsiz olarak vermiş olduğu dairenin iadesini ve 60.000.000.000 TL.manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.

Mahkemenin “Taraflar arasındaki geçimsizliğin yasada tanımlanan şiddetli geçimsizlik tanımına uyduğu, tarafların boşanmada karşılıklı kusurlarının bulunduğu, evlilik birliğinin devam ettirilmesinde hukuksal yarar olmadığı” gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, 9 numaralı daire üzerine konulan aile konutu şerhinin kaldırılmasına, 200.000.000 TL. tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, yoksulluk nafakası, manevi tazminat, gayrimenkulün iadesi ve 5000 USD’nin iadesine ilişkin talebin reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı noktasındadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dosya kapsamından tarafların 1998 yılından bu yana ayrı yaşadıkları ve evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı anlaşılmış olup delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 04.04.2007 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

Y.2.H.D. E. 2010/7242 K. 2011/8053 K.T. 10.05.2011

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

ÖZETİ: Toplanan delillerle ve telefon kayıtlarıyla davalı kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacı kocanın da, kendi ailesinin tarafların evliliğine müşterek konutun manevi bağımsızlığını ortadan kaldıracak şekilde müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşüldü.

Yapılan soruşturma, toplanan delillerle ve telefon kayıtlarıyla davalı kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacı kocanın da, kendi ailesinin tarafların evliliğine müşterek konutun manevi bağımsızlığını ortadan kaldıracak şekilde müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10.05.2011.

Y.H.G.K. E. 1998/2-699 K. 1998/703 K.T. 14.10.1998

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

BOŞANMA KARARI

ÖZETİ: Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hatayı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.

Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İskenderun 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.4.1997 gün ve 1996/1542-1997/319 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2.10.1997 gün ve 1997/8611- 9976 sayılı ilamı ile, (…Tanıklar davalının eşine karşı onur kırıcı sözler sarfettiğini ifade etmemişlerdir. Medeni Kanunun 134/1. ve 2.maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hatayı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden : Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.10.1998 gününde, oy birliği ile karar verildi.

Y.H.G.K. E. 1992/2-65 K. 1992/189 K.T. 18.03.1992

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

BOŞANMA

KUSUR

SADAKAT YÜKÜ

ÖZETİ: Boşanmayı isteyebilmek için tamamen ya da hiç kusursuz olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber boşanmaya karar verilebilmesi için davalının çok az dahi olsa belli bir kusurunun varlığı ve bunun ispatlanması kaçınılmazdır.

Taraflar arasında şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.6.1990 gün ve 1988/322- 1990/524 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 18.2.1991 gün ve 1990/12461 E. 1991/2803 K. Sayılı ilamı ile (… Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden : Davalı

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.

Dava Medeni Kanunun 3444 sayılı yasa ile değişik 134. maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir.

Bilindiği gibi genel boşanma nedeniyle ilgili Medeni Kanunun 134. maddesinin eski şeklinde (ifadesinde) şiddetli geçimsizliğe ilişkin boşanma davası ilke olarak doğrudan kusura dayanmıyor görünse de ikinci fıkrası ile dava hakkını kusuru olmayan ya da daha az olan tarafa tanımak suretiyle kusuru gizli bir unsur haline getirmiştir. Dava hakkına yönelik görünse de söz konusu 134. maddenin eski biçiminde kusura ilişkin hükmün böylesine katı bir tarzda uygulanması şikayetlerin odak noktasını teşkil etmişti (3444 sayılı kanun Medeni Kanunun 134. maddesini değiştirip kusur meselesinden doğan güçlüğü önemli ölçüde hafifletmiş, kusur yerine evlilik birliğinin onarılmaz bir biçimde sarsılmasına önem vermiş özetle kusurlu eşe de dava açma hakkı tanımıştır.

Ne var ki bu değişikliği tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçimde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimizin benimsemediği bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiç bir eylemi ve davranışı söz konusu olmadan evlilik birliğinin, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar sonrada birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Öyle ise, Medeni Kanunun 134. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen ya da hiç kusursuz olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber boşanmaya karar verilebilmesi için davalının çok az dahi olsa belli bir kusurunun varlığı ve bunun ispatlanması kaçınılmazdır.

Olayımızda ise vuku bulan vakıalara göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılmasının tamamen davacının başka bir kadınla birleşip birlikte yaşamaya başlaması ve davalı karısı ile evini ihmal etmesine varan tutum ve davranışlarından kaynaklandığı duraksanmayacak biçimde anlaşılmıştır. Davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Nitekim hukuk genel kurulunun 25.12.1991 gün 543/663 sayılı kararında da aynı görüşe yer verilmiştir. Bu durumda dosya içeriğine yasanın özüne ve sözüne uygun olan ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma ilamına uyulması gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 18.3.1992 gününde oy birliği ile karar verildi.

Eskişehir Avukat Mahmut Rasul Uyanık saygıyla sunar.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!