Dolandırıcılık suçu Türk Ceza Kanununun ikinci kısım onuncu bölümünde malvarlığına karşı suçlar başlığı altında madde 157’devdüzenlenmiştir. Kanunda tanımının bulunduğu haliyle dolandırıcılık suçu: hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamaktır.
Dolandırıcılık suçunun hukuksal konusu mal varlığı ve irade özgürlüğüdür. Dolandırıcılık suçu diğer mal varlığına karşı işlenen suçlardan farklı olarak aldatma temeline dayalıdır. Buradaki aldatma ölçütü subjektif değil objektif bir esasa dayanır. Dolandırıcılık suçunu oluşturan eylemlerin objektif olarak aldatmaya elverişli olması yeterli ve gereklidir. Başka bir anlatımla dolandırıcılık suçunda; mağdur malın alınmasına rıza göstermektedir ancak bu rıza mağdurun iradesinin doğru şekilde oluşmasını etkileyecek hareket ve/veya davranışların sonucunda meydana gelmektedir.
Mağdurun iradesini etkilemeye yönelik davranışlar icrai bir hareketle gerçekleşebileceği gibi ihmali hareketlerle de gerçekleşebilir. İhmali hareketle dolandırıcılık suçunun gerçekleşebilmesi için, ihmali hareketin mağduru aldatması ve yine söz konusu ihmali hareketin yasadan, sözleşmeden ya da iyi niyet kurallarından kaynaklanan hukuksal bir yükümlülüğün ihlali şeklinde olması gerekir.
Madde Gerekçesi
Madde metninde dolandırıcılık suçu tanımlanmıştır. Dolandırıcılık, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır. Bu bakımdan dolandırıcılık suçu, kişilerin malvarlığına karşı işlenen bir suçtur. Söz konusu suç tanımı ile kişilerin sahip bulunduğu malvarlığı hakkının korunması amaçlanmıştır. Ayrıca, bu suçun işlenişi sırasında hileli davranışlar ile kişiler aldatılmaktadır. Aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyi niyet ve güven ihlâl edilmektedir. Bu suretle kişinin irade serbestisi etkilenmekte ve irade özgürlüğü ihlâl edilmektedir.
Çok hareketli suç görüntüsü taşıyan dolandırıcılık suçunun oluşumu açısından birden fazla fiilin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu hareketlerden birincisini hile oluşturmaktadır.
Hile, icraî bir davranışla gerçekleştirilebileceği gibi; karşı tarafın içine düştüğü hatadan, bir konuda yanlış bilgi sahibi olmasından yararlanarak da, yani ihmalî davranışla da, gerçekleştirilebilir. Ancak, bu durumda kişinin, hataya düşen karşı tarafı bilgilendirmek konusunda yükümlülüğünün olması gerekir. Hataya düşen kişi ile hukukî ilişkide bulunulan durumlarda, böyle bir yükümlülük vardır. Ayrıca, muhatabın belli bir husustaki hatası karşısında kişinin ihmalî davranışının, örneğin susmasının, bir beyan, açıklama değerini taşıması gerekir.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için, gerçekleştirilen hilenin etkisiyle, bu hileye maruz kalan kişinin veya bir üçüncü kişinin zararına olarak, fail veya bir başkası bir menfaat elde etmelidir.
Dolandırıcılık suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Burada söz konusu olan kast, dolandırıcılık suçunun maddî unsurlarının hepsinin fail tarafından bilinmesini ifade etmektedir. Bir başka ifadeyle, fail gerçekleştirdiği davranışların hile teşkil ettiğini, başka birini aldatıcı nitelikte olduğunu bilmelidir. Ayrıca, fail, bu hileli davranışlar sonucunda bunların etkisiyle, hileye maruz kalan kişinin veya başkasının malvarlığında bir eksilme meydana geldiğini, zarar gördüğünü ve buna karşılık, kendisinin veya sair bir kişinin malvarlığında bir artma meydana geldiğini bilmelidir. Bu itibarla, fail, mağdurun malvarlığındaki eksilmenin, mağdurun gördüğü zararın kendi hileli davranışları sonucunda meydana geldiğini bilmelidir; hile ile zarar arasındaki illiyet bağının varlığının bilincinde olmalıdır. Belirtilen hususlara ilişkin kast, doğrudan kast olabileceği gibi, olasıkastda olabilir.
Dolandırıcılık suçunun işlenmesi suretiyle elde edilen yararın miktarı çoğu zaman tam olarak belirlenememektedir. Bu gibi durumlar göz önünde bulundurularak, dolandırıcılık suçundan dolayı hapis cezasının yanı sıra ayrıca adlî para cezası öngörülmüştür.
Sonuç Ögeleri
Dolandırıcılık suçunun sonuç ögelerini üç başlık altında toplamak mümkündür.
Bunlar; aldanma, zarar ve yarar sağlamadır.
Aldanma: Dolandırıcılık suçu failin, mağdurun iradesinin doğru şekilde oluşmasını etkileyecek şekilde mağduru aldatması ile oluşmaktadır.
Zarar: Bu suçunun oluşabilmesi için failin, iradesinin doğru şekilde oluşmasını bir takım aldatmaya objektif olarak elverişli davranışlarla etkilediği kişinin veya üçüncü kişinin zarara uğraması gerekmektedir. Zira dolandırıcılık suçu bir zarar suçudur. Burada zarar ekonomik bir zarar olmalıdır.
Yarar sağlama: Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin veya bir başkasının suçu oluşturmaya elverişli eylemler neticesinde bir yarar sağlamış olması gerekmektedir. Bu suçun oluşabilmesi için sağlanan yararın haksız bir yarar olması şartı aranmamakla beraber suçun bir hukuksal ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi cezayı azaltan sebebi kapsamına girmektedir.
Dolandırıcılık Suçu Nitelikli Hali
Nitelikli Dolandırıcılık Türk Ceza Kanunu madde 158 de üç fıkra halinde sayılmış olup birinci fıkrası on iki bende ayrılmaktadır. Bu bentleri sıralayacak olursak:
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
Yine Türk Ceza Kanunu madde 158 ikinci fıkrasında: kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişinin fiilinin nitelikli dolandırıcılık hükmü kapsamına gireceği belirtilmiştir.
Türk Ceza Kanunu madde 158 üçüncü fıkrasında 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde ve suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek cezanın artırılacağından bahsedilmiştir.
Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2021/16966 Karar Numarası: 2024/7470 Karar Tarihi: 04.06.2024
DOLANDIRICILIK SUÇU
Özeti: Dava, dolandırıcılık suçuna ilişkindir. sanıklar … ve …’in, sanık …’ın isteği üzerine üçüncü kişilere ait hesap bilgileri ile banka kartlarını temin ettikleri, sanık …’in de kendi hesap ve banka kartlarını kullandığı, hesaplara yatan paraların bizzat sanıklar tarafından çekilerek belli bir pay karşılığında sanık …’a verildiği, sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rol ve katkılarının sanık …’ın fiillerini tamamladığı, böylece sanıkların fiiller üzerinde ortak hakimiyet kurdukları anlaşılmakla, sanıkların müşterek fail olarak cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, eylemlerinin yardım etme niteliğinde olduğundan bahisle Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini, sanık …’in, sanık …’i komşusu olduğu ve aynı iş yerinde çalıştıkları için tanıdığını, kendisine para geleceğini ancak kartının iptal olduğunu söyleyince güvendiği için hesap numarasını verdiğini ve hesabına gelen paradan pay almadığını savunması; sanık …’in sanık … dışında tanıdığı kişilerden de benzer bahanelerle hesap ve kart bilgilerini aldığının ve bu kişiler gibi sanık …’in de …’le tanışıklığından dolayı duydukları güvenle hesap ve kart bilgilerini paylaştığının anlaşılması karşısında, sanığın diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine hükmedilmesi,sanıklar hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun ilgili maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanıklar hakkında bozma öncesindeki adli para cezasından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi hukuka aykırı olmuştur.
SAYISI : 2018/199 E., 2019/22 K.
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde neticesinde tespit edilip sanık …’in duruşmalı inceleme talebinin, hükmolunan cezanın süresine göre koşulları bulunmadığından, 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı Kanun’un 318 inci maddesi uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Temyizin kapsamına göre; bozma üzerine yapılan yargılamada, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararı ile;
1.Sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 157 inci maddesinin birinci fıkrası, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 6 kez 2 yıl 6 ay hapis ve 10.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2.Sanıklar … ve … hakkında katılan …’e yönelik eylemleri nedeniyle, sanık … hakkında ise katılan …’a yönelik eylemi nedeniyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 157 inci maddesinin birinci fıkrası, 39, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 5.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
- Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanıklar … ve …’in müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerektiğine, sanık …’ın katılanlar … ve …’a yönelik eylemlerinin iki ayrı dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
- Sanık … müdafinin temyiz isteği; sübuta, uzlaştırma işlemlerinin usule uygun yapılmadığına, sanığın katılan …’a yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
3.Sanık …’in temyiz isteği; sübuta, katılan …’nin zararının bulunmadığına, katılanın fahiş talebi nedeniyle uzlaşmanın sağlanamadığına, lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
- Sanık …’in temyiz isteği; sübuta, fazla ceza verildiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
- Sanık …’ın temyiz isteği; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
- Sanıklardan İ.’ın kendisini, katılan ve şikayetçilere emniyet görevlisi veya Cumhuriyet savcısı olarak tanıtıp terör örgütüne hesaplarından para transferi yapıldığını, kendilerinin kurtarılması amacıyla bildirdiği hesap numaralarına para yatırmaları gerektiğini söyleyeceği yönünde oluşturduğu plan kapsamında, ilk etapta sanık … ile görüşerek olayı anlattığı, ondan aktif hesap numaralarını temin etmesini istediği ve yapacağı dolandırıcılık eylemleri ile ilgili olarak kendisine pay vereceğini belirttiği, …’in de …’e durumu anlattığı, … ve …’in dosyada bilgileri bulunan kişilere ait banka kartları ve hesap numaralarını temin ederek İ.’a verdikleri, İ.’ın da katılan ve şikayetçileri değişik tarihlerde arayıp kendisini polis ve Cumhuriyet savcısı olarak tanıtarak terör örgütünün para transferi yaptığı olayı kapatmak için vereceği hesap numaralarına para yatırmalarını talep ettiği, katılan ve şikayetçilerin de buna inanarak değişik tarihlerde verilen banka hesap numaralarına paraları yatırdıkları, yatırılan paraların …, … ve katılan … yönünden de sanık … tarafından çekilerek İ.’a verildiği, böylece sanıklar … ve …’in tüm katılanlar ve şikayetçiler yönünden sanık …’ın eylemlerine yardım ettikleri, sanık …’in de katılan … yönünden İ.’ın eylemine yardım ettiği, sanıklar … ve …’in katılan … dışındaki kişilerle uzlaştıkları, sanık …’ın katılan ve şikayetçilerle, sanık …’in ise Enver ile uzlaşamadığı kabul edilerek sanıkların Hukuki Süreç başlığında yazılı şekilde cezalandırılmalarına dair temyiz incelemesine konu hükümlerin kurulduğu anlaşılmıştır.
- Sanıkların tevil yollu savunmaları, katılan ve şikayetçilerin oluşa ve dosya kapsamına uygun beyanları, yakalama tutanakları, banka yazıları, dekontlar, sanıklara ait adli sicil kayıtları ve diğer delillerin dosya arasında olduğu tespit edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanıkların üzerine atılı dolandırıcılık suçunun, 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği ancak, sanıklar … ve …’in katılan … yönünden, sanık …’ın tüm katılanlar ve şikayetçiler yönünden, sanık …’in ise katılan … yönünden uzlaşmasının sağlanamadığı ve uzlaştırma işlemlerinin usulüne uygun yapıldığı belirlenerek yapılan incelemede;
A. Sanık … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
1.Dosya kapsamında toplanan delillere göre, suç tarihi de göz önüne alınarak eylemlerin dolandırıcılık suçunun temel şeklini oluşturduğu ve sanığın mahkûmiyetine ilişkin Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, sanığın katılanlar … ve …’a yönelik eylemlerinin tek bir dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, katılan …’a yönelik eyleminde de menfaatin sağlanması nedeniyle suçun tamamlanmış olduğu, uzlaştırma işlemlerinin de usulüne uygun yapıldığı anlaşılmakla, Cumhuriyet savcısının ve sanık … müdafiinin bu yönlere değinen temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
- Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların aşağıdaki husus dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Cumhuriyet savcısı ve sanık … müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir, ancak;
Sanık hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanık hakkında bozma öncesindeki adli para cezalarından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi, hukuka aykırı bulunmuş olup bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
B.Sanıklar …, … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
1.Ayrıntılarına Olay ve Olgular bölümünde yer verilen olayda; sanıklar … ve …’in, sanık …’ın isteği üzerine üçüncü kişilere ait hesap bilgileri ile banka kartlarını temin ettikleri, sanık …’in de kendi hesap ve banka kartlarını kullandığı, hesaplara yatan paraların bizzat sanıklar tarafından çekilerek belli bir pay karşılığında sanık …’a verildiği, sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rol ve katkılarının sanık …’ın fiillerini tamamladığı, böylece sanıkların fiiller üzerinde ortak hakimiyet kurdukları anlaşılmakla, sanıkların müşterek fail olarak cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, eylemlerinin yardım etme niteliğinde olduğundan bahisle 5237 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,
- Sanık …’in, sanık …’i komşusu olduğu ve aynı iş yerinde çalıştıkları için tanıdığını, kendisine para geleceğini ancak kartının iptal olduğunu söyleyince güvendiği için hesap numarasını verdiğini ve hesabına gelen paradan pay almadığını savunması; sanık …’in sanık … dışında tanıdığı kişilerden de benzer bahanelerle hesap ve kart bilgilerini aldığının ve bu kişiler gibi sanık …’in de …’le tanışıklığından dolayı duydukları güvenle hesap ve kart bilgilerini paylaştığının anlaşılması karşısında, sanığın diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine hükmedilmesi,
- Kabule göre de; sanıklar hakkında bozma öncesi verilen kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrasına aykırı olarak sanıklar hakkında bozma öncesindeki adli para cezasından fazla cezaya hükmedilerek kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Sanık … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararına yönelik Cumhuriyet savcısının ve sanık … müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği sanık … hakkındaki hüküm fıkrasının sonuna “Bozma öncesi aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sonuç ceza miktarı açısından sanık …’in kazanılmış hakkının dikkate alınması suretiyle sanık hakkında hükmedilen adli para cezalarının 2.000,00 TL üzerinden infazına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B.Sanıklar …, … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararına yönelik sanıkların temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.06.2024 tarihinde karar verildi.
Eskişehir Ağır Ceza Avukatı tabiri veya Eskişehir Ceza Avukatı tabiri halk arasında oluşturulmuş bir kalıptır. Avukatlık mesleğinde diğer bazı mesleklerde olduğu gibi alanlara ayrılma ve bu alanlarda branşlaşma gibi bir durum yoktur. Avukat Mahmut Rasul Uyanık dolandırıcılık suçu bakımından da şüpheli ve sanık müdafiliğinin yanı sıra mağdur vekili olarak da müvekkillerine destek ve hukuki koruma sağlamaktadır.