Ceza Hukukunda İtiraz Kanun Yolu Nedir?

İtiraz kanun yolu tüm yargıç kararlarına ve yasanın açıkça gösterdiği durumlarda mahkeme kararlarına karşı başvurulabilen bir olağan yasa yoludur.

Olağan yasa yolları şunlardır:

İtiraz olağan bir yasa yoludur. Zira kesinleşmemiş kararlara karşı başvurulabilen bir yasa yoludur.

İstinaf ve Temyiz Yasa Yolları ile Karşılaştırılması

İtiraz kanun yolu incelemesi, itiraz edilen kararın hem maddi hem de hukuksal yönden incelemesini kapsar. Yani itiraz yasa yolunda, istinaf yasa yolu ile aynı şekilde ancak temyiz yasa yolundan farklı olarak, hem hukuksal sorun hem de maddi sorun ele alınır. İtiraz yasa yolunda bir karara temel oluşturan kanıtlar ve maddi olgular ile bunu doğuran hukuksal durum birlikte değerlendirilir.

İtiraz merci dosya kapsamında yapılmış olan araştırmalarla bağlı olmayıp kendisi de araştırma yapabilmekle beraber, uygulamada genellikle itiraz mercinin bu araştırmayı yapmadığı ve bir an önce karar verme yoluna gittiği görülmektedir.

İtiraz Kanun Yolu Konusu Olabilecek Karar Türleri

İtiraz edilebilecek kararlar iki türlüdür:

  • Yargıçlık kararları: İtiraz kural olarak yargıç kararları için kabul edilmiş bir yasa yoludur. Yargıç kararlarına karşı itiraz kanun yolu başvurusu yapılabilmesi için yasada açık bir hüküm bulunmasına gerek yoktur. Tüm sulh ceza yargıçlığı makamı kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilmesi mümkündür.
  • Mahkeme kararları: Asıl olan, yargıç kararları için itiraz yasa yoluna başvurulmasıdır. Mahkeme kararlarına karşı itiraz yasa yoluna başvurulabilmesi için yasada bu yönde açık bir hüküm bulunması gerekir.

İtiraz Kanun Yolu Konusu Olabilecek Kararlar

Ceza Muhakemesi Yasası’na göre, itiraz yoluna başvurulabilen kararlar şunlardır:

  • Adli yargı içerisindeki mahkemeler tarafından verilen madde bakımından yetkisizlik (görevsizlik) kararları (CMK 5/2)
  • Yer bakımından yetkisizlik kararları (CMK 18/3)
  • Yargıcın reddi isteminin kabul edilmemesine ilişkin kararlar (CMK 28/1)
  • Yargıcın reddi isteminin geri çevrilmesi konusundaki kararlar (CMK 31/3)
  • Eski hale getirme isteminin reddine ilişkin kararlar (CMK 42/2)
  • Tanıklıktan ve yeminden nedensiz çekinmeden dolayı uygulanan disiplin hapsi kararları (CMK 60/4)
  • Gözlem altına alınma kararları (CMK 74/4)
  • Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması kararları (CMK 75)
  • Diğer kişilerin beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması kararları (CMK 76)
  • Tutuklamaya ilişkin kararlar (CMK 101/5)
  • Şüpheli veya sanığın tutukluluk durumunun devamına veya salıverilmesine ilişkin kararlar (CMK 104/2)
  • Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi, şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri üzerine, merciince istemin kabulüne, reddine veya adli kontrol uygulanmasına ilişkin kararlar (CMK 105)
  • Adli kontrole ilişkin kararlar (CMK 111/2)
  • Elkonulan eşyanın geri verilmesi isteminin reddine ilişkin kararlar (CMK 131)
  • Koruma tedbirleri nedeniyle ödenen tazminatların geri alınmasına ilişkin kararlar (CMK 143)
  • Müdafilikten veya vekillikten yasaklanma kararları (CMK 151/4)
  • Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararları (CMK 171/2)
  • İddianamenin iadesi kararları (CMK 174)
  • Durma kararları (CMK 223/8)
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları (CMK 231/12)
  • Zorlama amaçlı elkoyma ve teminat belgesine ilişkin kararlar (CMK 248/8)
  • Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü kararları (CMK 319/3)
  • Yargılamanın yenilenmesi isteminin esassız olmasından dolayı reddi veya kabulüne ilişkin kararlar (CMK 321/3)

Özel yasalarda da mahkeme kararlarına karşı itirazın mümkün kılındığı durumlar mevcuttur. Örneğin İİK m. 353 ve Kabahatler Kanunu m. 29/2 maddelerindeki düzenlemeler gibi.

İtiraz Kanun Yoluna Başvuru Süresi

İtiraz kanun yolu için öngörülen süre 7 gündür. Süre yasanın ayrıca hüküm koymadığı durumlarda ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren başlar (CMK 268/1).

Önemle tekrar belirtmek gerekir ki burada süre tebliğle değil öğrenme ile başlamaktadır.

İtiraz, kararına itiraz edilen mercinin önüne geldikten sonra 3 gün içerisinde itirazı incelemeye yetkili merciye itirazı gönderir (CMK 268/2).

İtirazı incelemekle görevli merciin itiraz hakkında ne kadar süre içerisinde karar vermesi gerektiği hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. “Mümkün olan en kısa sürede” itiraz mercii itirazı inceleyip kararını vermelidir (CMK 271/3).

İtiraz mercinin itiraz üzerine verdiği kararlar kural olarak kesindir (CMK 271/4). Bunun istisnası ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilecek olmasıdır.

İtiraz Kanun Yolu Usul

Sulh Ceza Hakimliği Kararlarına Karşı Yapılacak İtirazlar

Sulh ceza hakimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hakimliğinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen hakimliğe; son numaralı hakimlik için bir numaralı
hakimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine aittir.

Sulh Ceza Hakimliğinin Adli Kontrol ve Tutuklama Kararlarına Karşı Yapılacak İtirazlar

Sulh ceza hakimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hakimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hallerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hakimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hakimliği işleri, asliye ceza hakimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.

Asliye Ceza Mahkemesi Kararlarına Karşı Yapılacak İtirazlar

Asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.

Naip Hakim Kararlarına Karşı Yapılacak İtirazlar

Naip hakim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.

Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerinin Kararları ile Yargıtay Ceza Dairelerinin İlk Derece Mahkemesi Olarak Baktığı Davalarda İtiraz

Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.

İtiraz Kanun Yolu Etkisi

Kural olarak itiraz kanun yoluna gidilmesi, itiraza konu kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, geri bırakılmasına karar verebilir (CMK 269).

Fakat gözlem altına alma kararına karşı itiraz yoluna gidilmişse itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur (CMK 74/4).

Eskişehir Ceza Avukatı - İtiraz Kanun Yolu
Eskişehir Ceza Avukatı – İtiraz Kanun Yolu

Yüksek Mahkeme Kararları

Y.20.C.D. E. 2017/2977 K. 2017/6188 K.T. 20.11.2017

Özeti: İtiraz yolu açık olmak üzere ibaresi kullanılarak, “temyize” tabi hüküm yönünden, kanun yolunun yanlış gösterildiği, sanığa kanun yolu, başvuru süresi, mercii ve şekline ilişkin yasal unsurları içeren açıklamalı tebligat ile gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği, bu haliyle ilgili kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği anlaşıldığından, kesinleşmeyen söz konusu karara ilişkin infaz işlemleri ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlali üzerine verilen kararın hukukî değerden yoksun olduğu, dolayısı ile sanık müdafiinin temyiz isteminin, “hapis cezası ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına devam edilmesine ” ilişkin karara yönelik olduğu kabul edilmesi gerekir.

Mahkeme : Çocuk Mahkemesi

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Mersin 2. Çocuk Mahkemesi tarafından 28/09/2009 tarihinde sanığın yokluğunda ve müdafisinin yüzüne karşı verilen “hapis cezası ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına devam edilmesine” ilişkin kararda, Anayasa’nın 40/2, 1412 sayılı CMUK’nın hüküm tarihinde yürürlükte olan 310. maddesi ile CMK’nın 34/2, 231/2 ve 231/6. maddelerine aykırı olacak şekilde, “itiraz yolu açık olmak üzere” ibaresi kullanılarak, “temyize” tabi hüküm yönünden, kanun yolunun yanlış gösterildiği, sanığa kanun yolu, başvuru süresi, mercii ve şekline ilişkin yasal unsurları içeren açıklamalı tebligat ile gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği, bu haliyle ilgili kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği anlaşıldığından, kesinleşmeyen söz konusu karara ilişkin infaz işlemleri ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlali üzerine verilen 28/06/2010 tarih, 2010/47 esas ve 2010/350 karar sayılı kararın hukukî değerden yoksun olduğu, dolayısı ile sanık müdafiinin 21/07/2010 tarihli temyiz isteminin, 28/09/2009 tarihli “hapis cezası ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına devam edilmesine ” ilişkin karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde;

Suç tarihinde 15-18 yaş gurubunda bulunan sanık hakkında, mahkumiyet hükmünün verildiği 28.09.2009 tarihinden, temyiz isteğinin incelendiği tarihe kadar, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 66/2. maddelerinde öngörülen 5 yıl 4 aylık dava zaman aşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından; diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA; 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 20.11.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Y.19.C.D. E. 2015/16141 K. 2015/4561 K.T. 25.03.2013

İNFAZ HÂKİMİNİN KARARLARINA KARŞI ŞİKÂYETÇİ VEYA İLGİLİ CUMHURİYET SAVCISI TARAFINDAN TEBLİĞDEN İTİBAREN BİR HAFTA İÇİNDE CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE ACELE İTİRAZ YOLUNA GİDİLEBİLİR

İTİRAZ YERİNDE GÖRÜLÜRSE MERCİ AYNI ZAMANDA İTİRAZ KONUSU HAKKINDA DA KARAR VERİR

ÖZETİ: 5271 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesi “ (3) …..Disiplin cezalarının infazı; a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.” hükmü, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun İnfaz hâkimliklerinin görevleri başlıklı 4/3 maddesi ” Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.” hükmü ve İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar başlıklı 6/5 maddesi “İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.” hükmü ile itirazın ne şekilde karara bağlanacağını düzenleyen 5271 sayılı CMK.nun 271/2. maddesindeki “itiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir” biçimindeki hükmü karşısında, itiraz merciin verdiği kararın hukuka ve usule uygun olduğunun anlaşıldığı,

Açıklanan bu nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yerinde görülmeyen 1 ve 2 nolu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 17/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kasten öldürme suçundan dolayı Kırıkhan Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan Önder Ergin’in; alkol kullanmak eyleminden dolayı 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına dair aynı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı’nın 06/03/2014 tarihli ve 2014/78 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ilişkin Hatay İnfaz Hâkimliğinin 14/03/2014 tarihli ve 2014/536-573 E.K. sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne dair mercii Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/03/2014 tarihli ve 2014/383 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 22/01/2015 gün ve 5329 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/02/2015 gün ve KYB. 2015-33603 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre;

(1) 01/03/2014 tarihinde infaz kurumunda bulunan bazı hükümlülerin alkol kullandıkları duyumunun alınması üzerine idare tarafından yapılan soruşturma sonucunda, hükümlü Önder Ergin’in kan tahlili sonuçlarına göre alkol kullandığının tespit edilerek, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı olarak, hükümlünün bu eylemi ile kurumda bulunan diğer hükümlülere kötü örnek olduğu, kurumun güvenlik ve disiplininin sağlanması bakımından kanun, tüzük ve yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği düzenlemeleri kusurlu olarak ihlal ettiği anlaşıldığından, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Çözümlenmesi gereken meselenin hükümlünün eyleminin ve bunun müeyyidesinin ne olduğu noktasında toplandığı, hükümlüye disiplin cezası verilmesini gerektiren eylemin kuruma alkol sokmak ve kullanmak suretiyle Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı davranılması şeklinde tarif edildiği,

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79. maddesinde, “(1) Hükümlü, hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma ve bu amaçla düzenlenen infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde bulunmakla yükümlüdür. (2) Hükümlü, kurumun güvenlik ve iyileştirme programlarına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür. Her ne amaçla olursa olsun, bilerek kendi yaşamlarını ve bedensel bütünlüklerini tehlikeye düşürecek eylemlere girişmeleri, cezanın yerine getirilmesine katlanma yükümlülüğünün ihlâli sayılır.” şeklinde,

83/1-f maddesinde ise, “Hükümlüler alkollü içkiler içemez, uyuşturucu, uçucu ve uyarıcı maddeler kullanamaz.” biçiminde bir düzenleme yer aldığı, anılan maddelerde kuruma alkol sokmak veya diğer hükümlülere alkol temin etmenin yasak olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı,

Hükümlünün bu eylemi neticesinde, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Anılan maddeye bakıldığında, “Her türlü ateşli silah, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.” şeklinde tarif edilen eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde 11 günden 20 güne kadar hücreye koyma cezası verileceğinin hüküm altına alındığı,

Görüldüğü üzere hükümlünün eylemi ile verilen ceza arasında bir irtibat bulunmadığı, ancak hükümlünün eyleminin bir an için ceza infaz kurumuna kanunla yasaklanmış madde sokmak olarak düşünülmesi halinde ise, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 44/2-g maddesinde yer alan, “Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kuramlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.” hükmüme

aykırılık oluşturabileceği, bu durumda dahi kanunla yasaklanmış bir durum bulunması gerektiği, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un hiçbir maddesinde ceza infaz kurumuna alkol sokulmasının veya diğer hükümlülere alkol temin edilmesinin yasaklandığına dair bir hüküm bulunmadığı, yine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak” başlıklı 297/1. maddesinde yer alan, “İnfaz kurumuna veya tutukevine silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, ceza infaz kurumun alkol sokmanın yasaklanmadığı,

Hükümlünün eyleminin kıyas yoluyla diğer yasak hükümler içeren maddelere göre değerlendirilip bir ceza verilmesinin de mümkün bulunmadığı, keza 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 48/1. maddesinde yer alan, “37 ilâ 46 ncı Maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.” şeklindeki hükmün, Anayasa Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2013/28 esas, 2013/106 sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal gerekçesinde yer alan “… Kanun’da, tutuklu ve hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezaları 37 ilâ 46. Maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu kurallarda disiplinsizlik oluşturan her bir fiil ayrı ayrı tanımlanmış, bu fiillerin işlenmesi durumunda verilecek cezalar da yine ayrıntılı olarak gösterilmiştir. İtiraz konusu kuralda ise 37 ilâ 46. Maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan fiillerin, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı Maddelerdeki disiplin cezalan ile karşılanacağı öngörülmektedir… Anayasa’nın 38. Maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, …kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” denilerek “suçun kanuniliği”, üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek, “cezanın kanuniliği” ilkesi getirilmiştir. Anayasa’da öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca, hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir… İtiraz konusu kuralla, Kanun’un 37 ilâ 46. Maddelerinde yer almayan fiillerle ilgili olarak da disiplin cezasının uygulanabileceğinin öngörülmesi belirsizliğe neden olmaktadır. Zira, ceza infaz kuramlarında bulunan hükümlü ve tutuklular, hangi fiilleri işlerlerse haklarında disiplin cezası uygulanabileceği konusunda duraksamaya sevk edilmektedir. Bu şekilde bir belirsizliğin kabul edilmesi, ise hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz…” şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,

(2) Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kabul edilmesini müteakip, Ceza infaz Kurumu Müdürlüğünün kararının onaylanmasına da karar verilmiş ise de, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesinde sadece hücreye koyma disiplin cezası bakımından özel bir düzenleme yapılmış ve hücreye koyma cezasının infazına infaz hâkiminin onayı ile başlanacağının hüküm altına alınmış olması karşısında, itiraz merciinin sadece itiraz konusu hakkında bir karar vermesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca hücreye koyma cezasının onaylanmasına da karar vermesinde,

İsabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

I- 1 nolu bende yönelik yapılan incelemede;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 37. maddesindeki “ (1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” hükmü ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 maddesi ve 83/1-f maddesindeki “ f) Hükümlüler alkollü içkiler içemez, uyuşturucu, uçucu ve uyarıcı maddeler kullanamaz,” hükmü karşısında, ceza infaz kurumunda alkol kullanma eyleminden hükmolunacak disiplin cezasının hukuka ve usule uygun olacağının anlaşıldığı,

II- 2 nolu bende yönelik yapılan incelemede;

5271 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesi “ (3) …..Disiplin cezalarının infazı; a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.” hükmü, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun İnfaz hâkimliklerinin görevleri başlıklı 4/3 maddesi ” Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.” hükmü ve İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar başlıklı 6/5 maddesi “İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.” hükmü ile itirazın ne şekilde karara bağlanacağını düzenleyen 5271 sayılı CMK.nun 271/2. maddesindeki “itiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir” biçimindeki hükmü karşısında, itiraz merciin verdiği kararın hukuka ve usule uygun olduğunun anlaşıldığı,

Açıklanan bu nedenlerle, yargıtay cumhuriyet başsavcılığı’nın yerinde görülmeyen 1 ve 2 nolu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 17/09/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Eskişehir Avukat Mahmut Rasul UYANIK saygıyla sunar.

Avukat Mahmut Rasul UYANIK ile İletişime Geçin!